Allah yolunda cihad “Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar”[1] emriyle başladı. Muhammed aleyhisselâm güvendiği, ümit beslediği kimseleri tek tek İslam’a davet ediyordu. Sonra bir sabah Safâ tepesinden seslendi tüm Mekke halkına: “Ey insanlar! Şu dağın ardında size saldırmak isteyen bir düşman ordusu var, desem bana inanır mısınız?” diye sordu
Peygamberimizin Hayatı
Kimi Seversin?
Amr ile Halid, uzun yıllar hakka karşı yürüttükleri mücadeleden sonra birbirlerinden habersiz şekilde yaşadıkları iç sorgulama sonucunda hakkı teslim ve kabul etmiş; ve yine birbirlerinden habersiz şekilde Müslüman olmak üzere çıktıkları yolculukları Medine güzergâhında kesişmiş ve beraberce Medine’ye girmişlerdir.
Mustalikoğulları Savaşı'ndan Ders Alalım
Kanlı bir çatışma çıkmak üzereydi. Durumdan haberdar olan Hz. Peygamber, koşarak gelip iki topluluğun arasına girdi. Çok öfkeliydi. Şahitlerin ifadesine göre Hz. Peygamber'i o güne kadar hiç böyle öfkeli görmemişlerdi.
İslami Yapılanmada İlk İşler
Hz. Peygamber Medine’ye hicretinden hemen sonra Müslümanların hayatını ve burada verilecek tevhid mücadelesinin geleceğini yakından ilgilendiren bir dizi tedbir aldı. Önce muhacirler ile Ensar arasında kardeşlik anlaşması gerçekleştirdi.
Asr-ı Saadet'te Vakfiyeler ve Medine Çarşısı
O’nun (sas) hayatının tamamı; zaten insanlığa bir vakıftı. Bunun yanında ganimetlerden ve hediyelerden eline ne geçerse vakfettiğini görmekteyiz. Öyle ki, vefat ettiği zaman geriye sadece bu vakfettiği mallar kalmıştı. Fedek ve Hayber’den kendisine düşen payların bir kısmını ailesine, geriye kalan kısmını ise Müslümanlara vakfetmişti.
Hz. Peygamber’e Muhalif Kesimler/Güçler
Rasûlullah (a.s.), Medine’de yaşayan bütün kesimlerle barış ve karşılıklı güven ortamı içinde yaşama irâdesini gösterdi.[6] Bu irâdeye rağmen, Medine’deki müşrik Araplar ve Yahûdî gruplar İslâm toplumunu taciz etmeye devam ettiler.
Hz. Peygamber'in Yahudilerle Mücadelesi
Yahudiler yine aynı, kavga yine aynı, mücadele yine aynıdır. Aynı olmayan tek şey Efendimiz’in (sas) bu Nebevî mirasını doğru anlayıp, oradan doğru bir manada ilham alarak bugünün dünyasında mücadele edecek, Müslümanca düşünen ve Müslümanca yaşayan insanların azlığıdır.
Hz. Peygamber (a.s.) Devrinde Mescit ve Camiler
üce Allah, yeryüzünde bazı yerleri şereflendirmiş, ibadet mekânları kılmış ve oralarda yapılan ibadetlerin sevap ve mükâfatını arttırmıştır. Kullarına bir lütuf olarak ve necatlarını kolaylaştırmak için, peygamberleri vasıtasıyla bunu haber vermiştir.
Bir Diriliş Çağrısıdır Ezan
Bir memlekette çocuklar ezan sesleri ile büyüyorlarsa, bu çağrı devam ettiği müddetçe o toprağın çocuklarının tarihine, özüne ve ruh köklerine dönüşü mümkün demektir.
İslam Öncesi Arap Yarımadasında Sosyal Durum
Tarihçilerin çoğu Arap kabilelerini, İslâmiyetin doğuş dönemini dikkate alarak, önceki asırlarda yaşamış olup o sıralarda nesilleri kesilmiş olan kabileler ve o sırada mevcut kabileler olmak üzere iki ana gruba ayırarak incelemeyi tercih ederler. Bu taksime göre, “Arab-ı Bâide” olarak isimlendirilen birinci gruba dahil olanlar, İslâm öncesinde nesilleri tükenmiş veya diğer kabilelere karışarak isimleri