Lâ Taknetû…
Sen hayata küsmüşsen
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Dar bir kabre düşmüşsen
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Berzaha mı girdi yolun
Kırılmış kanadın kolun
Gelir başına her kulun
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Çınlasın kulakta bu ses
Söz dinle vaveylâyı kes
Ümid var ol al bir nefes
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Bakma başındaki taşa
Ölmezlerle binler yaşa
Rahmete var koşa koşa
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Dayanılmaz bu işlere
Bilmeyip daldın düşlere
Çiğnensen sivri dişlere
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Ümid ağacı meyveli
Akiller ondan yemeli
“Daha da var mı?” demeli
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Ümid bahçesini sula
Kalbinde varsa pusula
Ümide koş yap bir sıla
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Ye’si koymayın kapıya
İmza atmasın tapuya
Temel olmasın yapıya
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Dünya sana tuzak olsa
Neyin var elinden alsa
Sırtında bir kefen kalsa
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Ahmet miyim, İhsan mıyım?
Mefhumu yok bir san mıyım?
Her kemalden noksan mıyım?
Lâ Taknetû… Lâ Taknetû…
Hayat ölümün zarfıdır
İnsi kitabın harfidir
Sır olanın tarifidir
Açıkça “min rahmetillah”
*Zümer 39/53.*