İkra’!
Mâ ene bi kâri.
Yer gök vahye şahit. Melek, aslî sûrette. Kalem, Kelâm’ı beklemede. Neyi yazacak?
Soran belli. Sorulan belli. Soru büküyor beli.
“Oku!” dedi. “Okuma bilmem.” dedi. Cibril, neyi oku dedi?
…
Ufuklara mı bakmalı? Bulutta toplanan suya. Baharı süsleyen ağaca. Ateşin savurduğu dumana. Onu söndüren toprağa. Hasret gideren yıldızlara. Ayın eğri dalına. Süt veren koyuna. Geyiği parçalayıp yavrusuna yediren aslana. Dağlarda ev edinen arıya. Secdeye giden güneşe. Su içen deveye. Yere döşenen çimene…
…
Kâbe’ye yaklaşmalı. Kulak vermeli ilk eve. İbrahim’in sesine. Hâcer’in nefesine. İsmail’in neşesine. Safa-Merve nişanesine. Hacının “lebbeyk” deyişine. Şeytanın devrilişine. Arafat mahşerine. Hacer’in esvedine. Şavtın yedisine. Dünya-ahiret hasenesine. Hiçbir yere sığmayanın, gönle gizlenişine.
…
Nefse çevirmeli bakışları. “Sadr”dan “kalb”e, “fuâd”dan “lübb”e yol olmalı. Süveydâyı kanırtmalı. Rûh’a yol vermeli. Rabbe teslim etmeli. Ben bilmem neyi bilmediğimi. Bilirim bildirdiğini. Bir tek şeyi bildim: Kendimi. Aczimi, çaresizliğimi. Kapıdaki köleliğimi. Yol göstermezsen şaşarım. Elimden tutmazsan, sırattan kayarım. Hidayet edersen, çağlar aşarım.
…
Kalem, heyecanlandı. Titredi, toparlandı. Son sözü yazacaktı. O Kelâm insanlığa Furkan. Hüküm, Hikmet, Beyan. Hakk’ı arayana, en sağlam Burhan. Nur’dur o. Hem Hakîm hem Kerîm. Âleme rahmet sadra Şifa. Rabb’den kullarına Hüdâ. Çok okunacak Kitap’tır o. Kalpleri dindiren Zikir’dir o.
Öyleyse oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku…
Kaleme ve satır satır yazdıklarına and olsun ki; sen, Rabbinin nimetiyle, mecnun değilsin.
Ve muhakkak ki Sen, pek yüce bir ahlâk üzeresin.
Add new comment