Saliha KIZILKAYA –
“Şüphesiz ki insanlar için ilk kurulan ev, Mekke’deki mübarek ve âlemler için hidayet vesilesi olan Kâbe’dir.”[1]
Yıllar sonra putperestliğin baş göstermesiyle Kâbe ve çevresine putlar dikildi. İbrahim (as) dinini takip eden hanîfler haricindeki insanlar, Kâbe’yi her ne kadar putlara nispet etmeseler de putları Allah (cc) ile aralarında vasıta görerek onlara hediye sunup kurban kesiyorlardı.Kâbe-i Muazzama insanlığın dünyada hayat bulduğu ilk dönemlerde, bugün Mekke şehrinde bulunduğu yere inşa edilmiş fakat zamanla izleri silinmişti. İbrahim (as) ve oğlu İsmâil (as) kendilerine buyrulan emre uyarak Kâbe’yi yeniden eski temelleri üzerine dikmişlerdi. Taşları birbiri üzerine yığarak harçsız diktikleri binada, biri şimdiki kapının yerinde diğeri karşısında olmak üzere iki açık kapı yeri bırakmışlar, binanın çatısını örtmemişler ve tavafa başlama noktasını belirginleştirmek üzere doğu köşesine Haceru’l-Esved’i yerleştirmişlerdi. Ardından İbrahim (as) Kâbe’nin yüksek duvarlarını örmek için istifade ettiği taşın üzerine çıkmış ve insanları Allah’ın evini ziyarete davet etmişti. O günden itibaren Kâbe, İbrahim (as)’in insanlara öğrettiği şekilde tevhid esaslarına uygun olarak ziyaret edildi ve dünyanın fasılasız ziyaret edilen yegâne yeri oldu.
Kâbe Amâlikalılar, Cürhümlüler ve nihayetinde Efendimiz (sas)’in kabilesi Kureyşliler tarafından (605 yılında) üç kez inşa edilmiştir. Kureyşlilerin inşaatı sırasında Peygamberimiz (sas), Haceru’-l-Esved’in, kabileler arasında çıkması muhtemel bir tartışmayı önleyecek biçimde yerine yerleştirilmesine önayak olmuştur. Bu yapıda, duvarlar bir sıra taştan sonra ahşap bir hatıl koymak suretiyle yükseltilmiş, çatı hurma dallarıyla örtülmüş ve dama suların birikmesine mani olmak üzere oluk yerleştirilmiştir. Hz. Muhammed (sas)’in Mekke’yi fethinden sonra Kâbe, putlardan arındırılmış ve tekrar eski çehresine kavuşturulmuştur.
Kâbe’yi örtme geleneğinin, ne zaman başladığı kesin bilinmemektedir. Bu konudaki rivayetler, Peygamberimiz (sas)’den asırlar öncesinde başladığına yöneliktir. O zamandan bu zamana çeşitli formlarda hazırlanan ve Yemen, Mısır gibi muhtelif memleketlerden getirilen Kâbe örtüleri 1962’den bu yana Mekke’de hazırlanır ve senede bir defa Arafat vakfesinin yapıldığı gün değiştirilir.684 yılında hâtimi de içine dâhil etmek suretiyle Abdullah bin Zübeyr Kâbe’yi yeniden inşa etmiş; Haccâc bin Yusuf da 692 yılında Kâbe duvarlarını eski temellerine çekerek bazı tadilatlarda bulunmuştur. Kâbe’nin yapısı XVI. asra dek herhangi bir değişikliğe uğramamıştır. Ancak görülen lüzum üzere Kâbe, Osmanlı Sultanı I. Ahmed tarafından 1612 yılında onarıldıktan sonra şiddetli sel ve fırtınaya maruz kalmış, 1631’de Sultan IV. Murad tarafından son kez inşa edilmiştir. 1997’de Suudi Hükümeti tarafından kapsamlı bir tamirat gerçekleştirilmiştir.
[1] Âl-i İmrân, 3/96.
Add new comment