Add new comment

En Güzel Örneğimiz Peygamber Efendimiz (sas)

Emine KAYA - 

 

Allah’ın en sevgili kulu, son peygamberi, önderimiz Hz. Muhammed (sas) bir saadet güneşi olarak doğdu. Kurumuş toprakların su ile yeşerip hayat bulması gibi Peygamberimiz(sas)’in gelişiyle insanlık yeniden hayat buldu. Peygamber Efendimiz’in hayatı her konuda örnek alacağımız şekilde yaşanmıştır. Biz aciz kullar O’nun ahlâkının nuruyla aydınlandık. Peygamberimiz’in ahlâkına ne zaman ulaşırız, Allah’ın sevdiği ve nimet verdiği kullardan oluruz.

 

Rasûlullah (sas) dünyaya gözünü kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır. O her zaman muhtaçlara yardım eder, zayıfları korur, insanlara tatlı sözle, güler yüzle muamelede bulunur, tevazu ve hoşgörüsünü kimseden esirgemezdi. Güneş nasıl ki Allah’a inananın da inanmayanın da üzerine doğarsa Peygamberimiz(sas)’in dünyayı kapsayan şefkati de küçük-büyük, genç-ihtiyar, Müslüman-gayri müslim herkese aynı şekilde yayılırdı.

 

Peygamber Efendimiz (sas) âlemlere rahmettir. O’nun ahlâkı Kuran ahlâkıydı. Yani her işi Allah Teâlâ’nın rızasına uygundu. O’nun kalplere yerleştirdiği iman ışığı sayesinde kalplerden yanlış inançlar silindi. Cehaletin yerine ilim, zulmün yerine hak ve adalet, kin ve düşmanlığın yerine insan sevgisi, acımasızlığın yerine şefkat ve merhamet geldi.

 

Hz. Muhammed (sas) ahlâkını Kuran’dan almış bütün iyilikleri kendisinde toplamıştır. Hz. Aişe’ye Peygamber Efendimiz(sas)’in ahlâkının nasıl olduğu sorulduğunda o şu cevabı vermiştir: “…O’NUN AHLÂKI KUR’AN İDİ.”[1]

 

Resûlullah’ın (sas) ahlâkının Kur’an olması demek, Kur’an’ın uygun gördüğünü uygun görmesi, Kur’an’ın beğenmediği bir işi, bir hareket tarzını beğenmemesi demektir. Bir şeye kızıyorsa, o şeyi Kur’an çirkin gördüğü için kızması, bir kimseyi seviyorsa, onun tutumunu Kur’an tasvip ettiği için sevmesi demektir. Kur’an’ın helâl saydığını helâl, haram saydığını haram sayması ve öylece uygulaması demektir.

 

O(sas)’nu Yüce Allah yetiştirdi ve insanlara en güzel örnek, insanların kurtarıcısı ve önderi olsun diye özel olarak terbiye etti. Bu konuda Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi güzel yaptı.”[2]

 

Rasûlullah(sas)’ın yanında her karakterden insan bulunurdu. Bu insanlarla tek tek ilgilenip, eksik ve hatalarını düzeltmek için onları uyarmış, temizliklerinden imanlarına kadar onları her konuda eğitmeye çalışmıştır. Onun bu şefkat, sevgi dolu, anlayışlı ve sevimli tavrı birçok insanın kalbinin dine ısınmasına ve O(sas)’na büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmalarına vesile olmuştur. Allah Peygamber Efendimiz(sas)’in çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavrını Kur’an’da şöyle bildirmektedir: “Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılıp giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile.”[3]

 

Müslüman olarak bizim görevimiz, Peygamberimiz(sas)’in ahlâk ve fazilet dolu hayatını iyice öğrenmek ve onun ahlâk davranışlarını örnek olarak yaşamaktır. Allah Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz(sas)’in örnek dolu ahlâkı için şöyle buyurmuştur: “Andolsun ki, Allah’ın elçisinde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmaya inanan ve Allah’ı çok anan kimseler için en güzel bir örnek vardır.”[4]

 

İnsana ait yaşamın her anı ve her safhası için O’nun asil hayatı ve güzel ahlâkında olması gereken, olgunluk ve kemâle işaret eden bir örneklik vardır. “Muhammedi Risalet” adlı eserinde Seyyid Süleyman en-Nedvi bu hususu şu güzel cümleleri ile ifade eder:

 

“…eğer zengin ve varlıklı bir insan isen, Rasûlullah’ın Hicaz’la Şam arasında eşya taşıdığı ve Bahreyn’in hazinelerine sahip olduğu zamanı hatırla! Ve sen de O’nun gibi hareket et.

 

Eğer fakir ve yoksul isen Rasul-i Ekrem’in Ebu Talib mahallesinde mahsur kaldığı, vatanını ve bütün mülkünü terk ederek Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zamanı düşün.

 

Eğer hükümdar isen O’nun Arapların idaresini ele geçirdiği, her tarafa hâkim olduğu, ileri gelenlerin, şan ve şeref sahiplerinin O’na itaat ettiği zamanı hatırla.

 

Eğer zayıf ve kimsesiz isen Rasûlullah’ın Mekke’de yaşadıklarını hatırla! O’nda senin için güzel bir örnek vardır…

 

Eğer fatih ve muzaffer bir hükümdar isen Bedir’de, Huneyn ve Mekke’de düşmana galip geldiği günlere bakarak Peygamber Efendimizin hayatından ibret al.

 

Eğer mağlup olmuşsan Uhud harbinde Rasûlullah(sas)’ın şehid ve ağır yaralı ashabı arasındaki halini düşün. Eğer öğretmen isen mescidin sofasında ashabına nasıl öğretmenlik yaptığını hatırla!

 

Eğer öğrenci isen Cebrail’in huzurunda nasıl diz çöküp hidayet istediğini düşün. Eğer nasihat eden bir vaiz, emin bir mürşit isen Mescid-i Nebevi’de bir kütük üzerinde vaaz eden Rasûlullah(sas)’a kulak ver.   

 

Eğer hiçbir yardımcın olmadığı halde hakkı ayakta tutmak, iyiliği haykırmak istiyorsan Mekke’deki zayıf haline rağmen Peygamber Efendimizin hakkı açıkça ilan ettiği zamanı hatırla.

 

Eğer düşmanını yenersen, Rasûlullah(sas)’ın Mekke’yi fethettiği günü hatırla. Hakem ya da hâkim isen, İslam güneşi doğmadan önce, Kureyş reisleri birbirine girmek üzereyken Rasûlullah(sas)’ın Hacer-i Esved’i yerine koymak için verdiği hükme bir göz at. Sonra gözünü çevir ve bir daha bak: Rasûlullah’ın Medine mescidinin avlusunda insanlar arasında adaletle hüküm verdiği zamanı düşün…

 

Hülasa her ne olursan ol, ne işle uğraşırsan uğraş yaşadığın müddetçe, günün her saatinde Rasûlullah’ın hayatında senin için güzel bir hidayet, hayat karanlıklarını aydınlatan güzel bir misal vardır. Böylece işlerin düzelir, sıkıntıların sona erer… O’nun hayatı bütün insanlık için hayatın her safhasında örnekti. O’nun hayatı aydınlanmak isteyenler için bir nur, hidayete ermek isteyenler için bir kandil, doğru yolu bulmak isteyenler için de bir rehberdi.”

 

İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın yolunu gösteren Peygamber(sas)’in öğrettiği ahlâk ilkelerini önce kendisi uygulayarak bütün insanlık için en güzel örnek olmuştur. Ne mutlu onun gösterdiği aydınlık yoldan gidenlere. Ne mutlu onun yaşayışını ve ahlâki davranışlarını örnek alanlara…

 


 


[1]- Müslim, Müsâfirîn 139. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 2

[2]- Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 12

[3]- Âl-i İmran Suresi 159. ayet

[4]- Ahzab Suresi 21. ayet

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.