O’nu Gören Gözleri Görmek İsterdim
Hani diyor ya şair: “Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım*.”
O kadar cesur değilim.
O’na bakmaya güç yetiremeyeceğim için O’nu gören gözleri görmek isterdim.
Önce Halime’nin Nur Çocuğu kucağına aldığında değişen bakışlarını
Sonra Âmine’nin Ebvâ’da ayrılışını…
Abdulmuttalib’in Mekke sokaklarında, kaybettiği torununu deliler gibi arayışını
Ebû Tâlib’in hanımı Fâtıma bint Esed’in lokmayı önce O’nun ağzına uzatışını
…
Hacer-i Esved’i hırkanın üzerine koyan elleri… Ve sonra tek kelimeyle Hatice’yi
Hira’dan koşarak inişini… Namaz kılanları gözleyen Ali’yiYavrularının damağına hurma verişini… Allah’tan gayrı ne varsa lanetleyişini
Sevgili Zeyd’i, sadık dost Ebû Bekir ve ‘ehad’den başka kelime bilmeyen Bilal’i
Sevr’i ve izleri silmek için koyunları alıp gelen Âmir b. Füheyre’yi
Sarığını sancak yapan Büreyde’yi, yolcuları nefesini tutup da gözleyenleri
…
Deve diz çöktüğünde sevincinden şaşıran Ebû Eyyub el-Ensârî’yi
Enes’i elinden tutup getiren Ümmü Süleym’i
Âişe’yi, Rukiyye’yi, Ümmü Gülsüm’ü, Fâtıma’yı hele Zeyneb’i
Ashâb-ı Bedr’i ve Medine çocuklarına okuma yazma öğreten esirleri
Ardından “kunut” okunan şehit muallimleri
İçkiye tevbe edip kapları döken namaz düşkünlerini
Hudeybiye’de ayağında zinciriyle koşup gelen Ebû Cendel’i
Afrâ ve Sümeyrâ Hatun’u. Bir de düşmanla çarpışan Nesibe’yi
Yapayalnız gönlüne ferahlık verilen Safiyye’yi…
Hangi yıldızı saysam…
“Vallahi seni seviyorum.” dediği zaman Muaz b. Cebel’i
“Hayber’in fethine mi, onun gelişine mi sevinsek?” dediği Cafer’i
Hassan b. Sabit’in sözden kılıcını, Ka’b b. Malik’in elli gün yalvarışını,
“Belki selam verir.” diye yana yakıla mescid yolunu adımlayışını
Bakî mezarlığındakiler bile Senin selamına muhatap.
Biz, sonraki garipler, özlemekten yorulduk, düştük bîtap.
Bir tek an var, iyi ki görmemişiz, dediğim.
Dayanamazdım, kalırdı elimde yüreğim.
Âişe hıçkırınca,
Ömer kılıcı sıyırınca,
Ebû Bekir’in yaşlı gözleri
ve Allah’ın ayeti yetişti imdada.
Kim ki Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki…
“Muhammed ancak bir peygamberdir.”**
Son cümle ölümü tadacak her nefse tatlı bir hatıra:
“Merhaba ey Refik-i Âlâ.”
———
*Nurullah Genç
**3/Ali İmran 144.