Add new comment

Nereden Geldik, Nereye Gideceğiz

                                        

    Biz cennetten geldik, inşallah tekrar cennete gideceğiz. Çünkü cennet bizim ata yurdumuzdur.

    Maceramızı bilirsiniz:

  Atamız Hz. Âdem ile annemiz Hz. Havvâ bir zamanlar cennette idiler. Biz de o vakitler Âdem aleyhisselâmın bedeninde idik.

    Kur’ân-ı Kerîm’den öğrendiğimize göre, Allah Teâlâ (celle celâlüh), kıyâmete kadar gelecek bütün insanları  yani bizleri zerreler halinde Âdem aleyhisselâmın vücudundan çıkardı ve bize:

    “Söyleyin bakalım: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sordu. Biz de:

    “Evet, Rabbimizsin“ dedik.[1]

    Cenâb-ı Hakk’ın Rabbimiz olduğunu tâ o zaman kabul ettik.

    İşte Allah Teâlâ ile yaptığımız bu konuşmaya “elest bezmi” veya “ruhlar âlemi” denir.

    Halkımız ise, Rabbimiz ile yaptığımız bu sözleşmeye “Kâlû belâ” der.

    Elhamdülillâh biz, kâlû belâ’dan beri Müslümanız.

    Dünyaya Nasıl Geldik?

    Âdem atamız ile Havvâ anamız cennette nimetler içinde yaşıyorlardı. İşte Allah Teâlâ o günlerde onlara bir ağacı gösterdi ve “Buna yaklaşmayın!” diye buyurdu.

    Fakat bizim ezelî düşmanımız olan şeytan, atamız ile anamızı kandırdı, Yüce Rabbimiz’in yasakladığı ağacı onlara gösterip:

    “Şu ağaçtan yerseniz hiç ölmezsiniz” dedi.[2]

    Onlar da yalan diye bir şey bilmedikleri için, hep cennette kalma ümidiyle o ağaçtan yediler. Böylece ilâhî yasağı çiğnediler. Allah Teâlâ da onlara ceza verdi. İkisini de yeryüzüne indirdi ve bir zamana kadar orada yaşamalarını istedi.

     Bizde böylece yeryüzüne inmiş olduk.

    Biz Dünyaya Niçin Geldik?

    Şimdi kendimize soralım: Biz yeryüzüne niçin indirildik?

    Bunun başlıca iki sebebi var:

   Biri şudur: Rabbimiz, ruhlar âleminde Kendisine verdiğimiz sözde durup durmadığımızı bize göstermek istedi ve bunun için bizi dünyaya gönderdi.

   Diğeri ve daha önemlisi ise şudur: Rabbimiz, bizi tıpkı Âdem atamız ve Havvâ anamız gibi imtihanı kazanmak ve tekrar ata yurdumuz olan cennete dönmek için dünyaya gönderdi.

  Elhamdülillâh biz, Müslümanlar olarak, bu gurbet diyarında niçin bulunduğumuzu biliyoruz. Öyleyse, burada bulunduğumuz sürece, Rabbimiz’in bizden istediği şekilde yaşamalıyız. Böylece imtihanımızı başarıyla vermeliyiz. Ve tekrar asıl yurdumuz olan cennete dönmeliyiz.

    Şimdi kendimize soralım: Allah Teâlâ bizi dünyaya gönderdi de başı boş mu bıraktı? Haydi ne hâliniz varsa görün mü dedi?

   Hayır. Çok şükür ki, öyle demedi. Bizi dünyaya gönderdiği günden beri başı boş bırakmadı. Bize, dünyaya niçin geldiğimizi öğretsinler ve burada nasıl yaşayacağımızı belletsinler diye rehberler gönderdi ve bu rehberlere de “peygamber” adını verdi. Böylece Rabbimiz bize büyük bir iyilik yaptı.[3]

    İlk insan olan Hz. Âdem, aynı zamanda o devrin peygamberiydi.

    Âdem atamız,  çocuklarına ve torunlarına rehberlik etti. Onlara Allah Teâlâ’yı  anlattı, cenneti anlattı. Allah’a nasıl kulluk edeceklerini ve tekrar cennete nasıl döneceklerini öğretti.

    Son Peygamber

    Zaman zamanı kovaladı. İnsan nesli çoğaldı. Herkes yeryüzüne dağıldı. Allah Teâlâ da her topluluğa bir peygamber gönderdi. O peygamberler de kendi ümmetlerine, tıpkı Hz. Âdem gibi, nereden geldiklerini ve nereye gideceklerini öğrettiler. Allah’a nasıl ibadet edeceklerini bellettiler. Dünyada mutlu bir şekilde yaşamanın yollarını gösterdiler.

   Yüce Rabbimiz, dünyaya son bir peygamber daha gönderdi. Bu peygamberin adı, Muhammed Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem idi.

    Allah Teâlâ onu çok sevdi ve kendisini “âlemlere rahmet olarak gönderdiğini” bildirdi.[4]

    Bizi de ona ümmet yaptı elhamdülillâh.

    Muhammed aleyhisselâma bütün benliğimizle inanmamızı ve onun ardınca gitmemizi emretti.[5]

    Artık ondan sonra bir daha peygamber göndermeyeceğini haber verdi.[6]

   O günden, dünyanın sonuna kadar gelecek bütün insanların ona inanmasını ve onun  istediği şekilde yaşamasını emretti.

 



[1] A'raf 7/172

[2] Tahâ 20/120

[3] Âl-i İmrân 3/164

[4] Enbiyâ 21/107

[5] A'raf 7/158

[6] Ahzâb 33/40

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.