İnsan, Rabbimizin en güzel fıtratta yarattığı, akıl, idrak ve irade bahşettiği mükerrem varlıktır. Yaratan, hem bedenini hem de çevresini sayısız nimetlerle donattığı bu varlığı hayatın içine başıboş bırakmamıştır.
Bizlere yaratılış güzelliği ve sayısız nimet bahşedilmiştir. Bizden istenen, bizi yaratanı ve sonsuz nimetlerle donatanı tanımak, hayatı onun huzuruna çıkıp hesabını verecek şekilde ve şuurda yaşamaktır.
İbrahim’e İshak ve Yakub’un müjdelenmesi onun Rabbine olan itaatinin meyvesiydi. İlerlemiş yaşlarına rağmen İshak’ın müjdelenmesi onları sevindirmiş asla üzmemiştir.
Elif’i görünce hep yüce dinimiz İslam’ın çok önem verdiği temel ahlaki prensiplerden dürüstlük gelir aklıma. Konu dürüstlük olunca elif
Elif gibi olmak; düzgün ve dürüst olmak, mümin için çok önemli ifadeler.
Bir kitap düşünelim ki o kitabı inzal eden Yüce Allah, bu kitabı tüm insanlara bir “ikram” olarak sunarken, indirdiği ilk âyetlerde kendisini “Ekrem” sıfatıyla tanıtsın. Yine bu kitap “kerim bir elçi” olarak vasfedilen Cebrail vasıtasıyla “mekârim-i ahlâk”ı tamamlamak üzere gönderildiğini söyleyen “Resûl-i Ekrem”e indirilsin. Bu kitabın kendisi de en meşhur kullanımıyla “Kur’ân-ı Kerim” diye isimlendirilsin ve “mükerrem” kılınan insanoğluna ezeli bir hitap şeklinde, bir hidayet rehberi olsun.
“Ahsenül Kasas” (en güzel hikâye) şeklinde ifade edilen Yusuf (a.s)’un kıssası, ayrıntılı olarak Yusuf Suresi’nde anlatılır. Bu kıssa, ilahî takdirin gerçekleşmesini engelleyecek hiçbir gücün olmadığını göstermek için indirilmiş gibidir.