Olmak ya da Olmamak

İnsan varoluşsal sahada yani zaman içindeki yaşantısı boyunca bir değerler sistemi içinde yaşamak zorundadır. Bu ya insan yapısı olan, sırf insani değerler sistemidir: Kapitalizm, komünizm, oligarşi, tiranlık ...  ya da aynı zamanda insanüstü olan ilahi değerler sistemidir: İslam.

İnsanlığın bilinen tarihine bakıldığında onun hayatını kuşatan değerler sisteminin vahyi terminoloji ile söyleyecek olursak iman-küfür, tevhid-şirk, takva-fücur, hak-batıl, İslam-cahiliyye karşıtlığında şekillendiğini görürüz.

Hak ile batılın bitmek bilmez kavgası insanlık tarihinin vazgeçilmez bir olgusu olarak günümüze kadar gelmiş, vahye muhatap olan bizleri de bir yol ayrımında tercihle baş başa bırakmıştır. Tercihini haktan yana yapanlar olarak şu hususu hiçbir zaman göz ardı edemeyiz: İman ettik demekle bu iş bitmiyor.

İman, varoluşun duyumsanışını, beşeriyet içerisinde insan-ı kâmil olma serüvenine başlamayı ifade etmektedir. Yani insan, iman sayesinde hak-batıl ayrımının farkına varmakta, bu tefrikten sonra tercih ile bir yol edinmekte ve tercih ettiği yolda bu süreci yaşamaya başlamaktadır.

Allah'tan geldiğine ve O'na döneceğine inanan kimseler için, varoluşu şekillendiren, hayatı anlamlandıran ve yaşama hükmeden değerler sistemi, Allah'ın insanlığa mesajı olan Kur'an-ı Kerim'de ve onu insanlığa tebliğ eden Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinde ifadesini bulmaktadır.

İslami öğretinin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim’e göre insan, iman ya da küfür arasında tercihini yaptıktan sonra şayet imanı seçmişse ona sorumluluklar yüklenmekte, yapması ve yapmaması gerekenlerle muhatap kılınmaktadır.

Biz bu yazımızda olmak ya da olmamak başlığı altında Allah'ın inananlara yüklediği mükellefiyetlere değinerek, ne olmalıyız, ne yapmalıyız ki Allah bizden razı olsun sorusuna cevap arayacağız. 

 

OLMAK 

Mü'minlerden olmak (Yûnus, 10/104)

Müslümanlardan olmak (Yûnus, 10/72)

Müslümanlardan ve Kur'an okuyanlardan olmak (Neml, 27/ 91-92)

Ensârullah olmak (Saf, 61/14)

Rabbânîler olmak (Âl-i İmrân,3/79)

Secde edenlerden olmak (Hicr 15/98)

Şükredenlerden olmak (A'râf, 7/144; Zümer,39/66)

Sadıklarla beraber olmak (Tevbe, 9/119)

Allah'a teslim olanların (Müslümanların) öncüsü olmak (En'âm, 6/14; Zümer, 39/12)

Allah için hakkı ayakta tutan ve adaletle şahitlik eden kimseler olmak (Mâide, 5/8)

İnsanlar üzerine şahitler olmak (Bakara,2/143; Hac, 22/78)

Hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten sakındıranlardan olmak (Âl-i İmrân, 3/104)

Kendi şahsı, ana-babası ve akrabaları aleyhinde de olsa Allah rızası için hakikate şahitlik yapan ve adaleti titizlikle gözetenlerden olmak (Nisâ, 4/135)

 

OLMAMAK

Ümitsizliğe düşenlerden olmamak (Hicr, 14/55)

Kâfirlere arka çıkanlardan olmamak (Kasas, 28/86)

Mücrimlere arka çıkanlardan olmamak (Kasas, 28/17)

Cahillerden olmamak (En'âm, 6/35)

Gafillerden olmamak (A'râf, 7/105)

Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan olmamak (Yûnus, 10/95)

Kâfirlerle beraber olmamak (Hûd, 11/42)

Hainlerden taraf olmamak (Nisâ, 4/105)

Hz. Musa'ya eziyet edenler gibi olmamak (Ahzâb, 33/69)

Ölçüde ve tartıda eksiltenlerden olmamak ( Şuarâ, 26/181)

Balık sahibi (Hz. Yûnus) gibi (aceleci) olmamak (Kalem, 68/48)

Daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmamak (Hadîd, 57/16)

Dinleyip kulak asmadıkları halde işittik diyenler gibi olmamak (Enfâl, 8/21)

Vahyin gerçekliğini inkâr edenlerin (kâfirlerin) öncüsü olmamak (Bakara, 2/41)

Vahyin hakikati ve Allah'tan geldiği konusunda şüpheye düşenlerden olmamak (Bakara, 2/147; En'âm, 6/114; Yûnus, 10/94)

Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düsenler gibi olmamak (Âl-i İmrân, 3/105)

Kâfirler gibi ve bir de savaşa gidip şehid olan kimseler için "eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi." diyenler gibi olmamak (Âl-i İmrân, 3/156)

Allah'tan başkasına ilahlık yakıştıranlardan (müşriklerden) olmamak (En'âm, 6/14; Yûnus, 10/105; Kasas, 28/87; Rûm, 30/31)

Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve insanları Allah yolundan alıkoymak için harekete geçenler gibi olmamak (Enfâl, 8/47)

Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmamak (Haşr, 59/19)

 

Not: Bu çalışma Arapçadaki oluşu ifade eden (kâne) fiilinin Kur'an-ı Kerim’deki emir ve nehiy kipleri nazar-ı dikkate alınarak hazırlanmıştır. Tahmin edileceği üzere Kur'an-ı Kerim'de kişiye nasıl olması/olmaması gerektiğini bildiren ayetler yukarıdakilerle sınırlı değildir.

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.