Sahabe

Sabredin Yâsir Ailesi! Mükafatınız Cennettir

Bu, asırlara yenilmeyen ve kıyamete kadar devam edecek bir hikâye. Yâsir Ailesi, adları çocuklara isim olmuş, direnişleri çağlara damgasını vurmuş bir aile. Köle bir kadın, himaye ile Mekke’ye yerleşmiş bir eş ve yüreği özgür bir oğul.

Hz Peygamber(sas)’in Yanında Olanlar

Vahiy gelmiş ve Hz. Peygamber, örtüsüne bürünmüştü. Olayın dehşetinden biraz sıyrıldığında yanında Hz. Hatice’yi buldu. Hz. Hatice merakla anlatacaklarını bekliyordu. İman etmek için adeta sabırsızlanıyordu.

Addas’ın İmanı

Addas, beddua eşiğine gelmiş beldede imana açılan bir pencereydi. Addas, ümitlerin tükendiği çorak topraklara düşen ilk yağmur tanesiydi.

Hakk ve Bâtılı Ayıran Ölçü: Fârûkıyyet

Fârûkiyyete sahip olmak, bize yaşam ve sürekliliğin hakkın, geri çekilmek ve yokolup gitmenin ise bâtılın karakteri olduğunu gösterecektir. Hz. Ömer (r.a) bu vasfın nümûnesi olarak bizlere göstermiştir ki ilk bakışta batıl sapasağlam ve güçlü gözükse de aslında fârûkıyyet ile karşılaşınca çabucak sönüverir.

İkinin İkincisi Ümmetin Birincisi

O, İslâm mesajını çağlara taşıyan öncüler kervanının en önünde, Rasûl-i Ekrem’in(s.a.s) hemen yanı başında yürüyendi. En hayırlı ümmetin en hayırlı ferdiydi. Hz. Ebû Bekir(r.a), mıknatısın metalleri çekmesi ya da süngerin sıvıları...

Sümeyra binti Kays radıyallahu anhâ

Gözlerinden akan yaşlar, sevinç gözyaşlarına dönüştü. Sevgili Peygamberimizin (sas) yanına gelerek gönlündeki derin muhabbet ve hasreti dile getirdi: “Sen sağ olduktan sonra hiçbir musibetin önemi yoktur!”

“Ben Ebû Bekir’in İyiliklerinden Yalnızca Biriyim”

Ebû Bekir vefat etti. İnsanlar Bilal-i Habeşî’ye sordular. “Sen mi daha üstünsün yoksa Ebû Bekir mi?” Bilal önce çok şaşırdı sonra o muhteşem cevabı verdi: “Ben Ebû Bekir’in iyiliklerinden yalnızca birisiyim.”

“Allâhu Ehad”

Bathâ Vadisi’nde zayıf bir köle aç susuz bırakılmış, demir bir zırhın içine konulmuş, zırh çölün şiddetli sıcağında kor ateşe dönmüştü. Vicdanlar kurumuş, bir damla su verilmiyor, Bilâl’in vücudu âdeta kavruluyordu. Yediği dayağın şiddetinden bayılıyor, ayıldığında ise “Allah bir!” diye haykırıyordu.

Kor Ateşlerin Üstünde

Müslüman olmadan önce Hz. Ömer müminlere karşı oldukça sert ve acımasızdı. Hz. Lübeyne’yi yoruluncaya kadar döver, bıraktığı zaman ise “Seni acıdığım için değil yorulduğum için bıraktım, dinlendikten sonra tekrar döveceğim.” derdi.

Ashâb-ı Kirâm

Nasıl her peygamberin ayrı bir özelliği, güzelliği ve üstünlüğü var da bütün bu güzellikler bir araya gelmiş ve Muhammed aleyhisselâm’da toplanmışsa, ümmetlerin de bütün üstün vasıfları ve faziletleri Ashâb-ı Kirâm’da vücut bulmuştur. Sözler, onların hakkını verip de layıkıyla övemez...
RSS - Sahabe beslemesine abone olun.