Peygamber’in günlük hayatına gösterdikleri bu hassasiyet ve bilgileri rivayet etmeleri, sahâbîlerin, neleri sünnet olarak algıladıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Bu tutum, Kur'ân'ın “örnek insan” olarak takdim ettiği Hz. Peygamber’in hayatının ayrıma tâbi tutulmadan, her yönüyle tam bir bütünlük içinde sünnet olarak benimsenmesi ve uygulanması bakımından ehemmiyetlidir.
Sahabiler
Medine Öncülerinden Hz. Es’ad bin Zürâre (r.anh)
Hz. Es’ad bin Zürâre (ra), hicretten sonra ilk vefat eden, cenaze namazı Rasûlüllah tarafından ilk kıldırılan ve Ensâr’dan Baki’ mezarlığına ilk defnedilen Sahâbe oldu.
Rum Diyarının İlk Müslümanı: Suheyb-i Rûmî radıyallahu anh
O, Rasûl-i Ekrem'in hayatı boyunca hep yanındaydı. Cihad meydanlarında onun sancağı altındaydı. Efendimiz namaz için saf bağlayıp Rabbine yöneldiğinde Suheyb arkasındaydı. İlim meclislerinde önündeydi. Gözleri gözlerinde, kalbi söylediklerindeydi.
Abdullah b. Ebû Bekir - Yaşı Küçük Ama Yaptığı İş Büyük
Hz. Peygamber, Abdullah’a istihbârât görevi gibi önemli bir görevi verirken, kimsenin onu önemsemeyeceğini ve izlemeyeceğini düşünmüştü. Hz. Âişe’nin ifadesiyle cesur, akıllı ve becerikli bir genç olan Abdullah, üç gün boyunca her akşam evlerinde hazırlanan yiyeceği alıp mağaraya götürür ve Mekke’de olup bitenleri Hz. Peygamber’e ve babasına aktarırdı.
Hicretin Medîne Ayağının Mihmandârı Ebû Eyyub el-Ensârî
Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evi iki katlı idi ve üst katını Efendimiz için hazırlamıştı. Ancak Rasûlullah (s.a.s) alt katı yukarıya tercih etti. Ebû Eyyûb da onun isteğine uydu. Akşam olunca herkes odasına çekildi. Üst kata çıkan Ebû Eyyûb ile hanımı rahat değillerdi. İçlerinde bir huzursuzluk vardı. Allah Rasûlü alt katta iken kendilerinin üst katta kalmaları hoşlarına gitmiyordu.
Hz. Ebû Zer ve Mücadelesi - II
“Ebû Zer, İsa b. Meryem gibidir. İsa b. Meryem’in tevazuuna bakmak isteyen Ebû Zer'e baksın. Zühdü ve ibadeti İsa b. Meryem'e en çok benzeyen Ebû Zer'dir. Ebû Zer yeryüzünde İsa b. Meryem’in zühdüyle yürür.”
Hz. Abdullah b. Cahş radıyallahu anh
Bir defasında Efendimiz aleyhisselâm Abdullah’a dünyada en çok ne istediğini sormuştu da Abdullah şu cevabı vermişti:
Benim dünyada en büyük hedefim Allah ve Rasûlünün sevgisini kazanmaktır. Gözümde başka bir şey yoktur.
Ebû Zer el-Gıfârî radıyallahu anh - 1
Ufukta birinin belirdiğini ve hızla kendilerine doğru geldiğini gören sahabe; “Ya Rasûlallah, bir gelen var.” dediler. Rasûl-i Ekrem (s.a.s)'in mübarek ağzından “Keşke Ebû Zer olsa!” sözleri döküldü. Gelen, gerçekten Ebû Zer'di.
Abdullah b. Mes’ûd - Kur'ân'ın Tercümanı
İbn Mes’ûd, Rasûl-i Ekrem’in vefatından sonra geride bıraktığı en büyük Kur'ân âlimiydi. Abdullah ibn Abbas onun Kur’an’ın en büyük tercümanı olduğunu söylüyordu. Efendimiz aleyhisselam: “Kuran’ı şu dört kişiden öğreniniz.” buyurmuş ve en başta İbn Mes’ûd’un adını zikretmişti.
Ebû Süfyân b. Hâris el- Hâşimî - Peygamberimizin Süt Kardeşi
Ebû Süfyân, akrabaları içinde Allah Rasûlüne en çok benzeyen dört kişiden biriydi.[4] Çocukluğunu, gençliğini ve olgunluk yıllarını Efendimiz ile birlikte yaşamış, kardeşi Muhammed aleyhisselâmı arkadaşı, dostu ve can yoldaşı edinmişti.