İyiliği Sadece İyilere Yapmaz Bir Şey İstendi mi Asla 'Yok' Demezdi

Cabir b. Abdillah radıyallahu anh anlatıyor:

"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den bir şey istenilsin de o, "yok" desin, bu aslâ vâki ve vârid değildir."[1]

Enes b. Mâlik radıyallahu anh ise şunları söylüyor:

 "Resûlullah'dan bir şey istendi mi, varsa verir, yoksa sükût eder (yok demez)di."[2]

Hatta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizzat kendisi muhtaç olsa bile, istenmesi halinde yine de verirdi. Sehl b. Sa'd radıyallahu anh anlatıyor:

Bir kadın dokuduğu kumaşı Resûlullah'a getirdi ve: 

Bunu size giydirmek için kendi ellerimle dokudum, dedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kumaşı aldı, ona ihtiyacı vardı. İzâr olarak giydi ve yanımıza geldi. Ashâbdan biri:

Ne güzel kumaş, bana verseniz? dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Olur, buyurdu. Biraz oturduktan sonra evine gitti, o kumaşı dürüp adama gönderdi. Ashâb o adama:

İyi yapmadın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buna ihtiyacı olduğundan giymişti. Hz. Peygamberin kendisinden isteyenleri boş çevirmediğini bildiğin halde o kumaşı istedin, diye kızdılar O da:

Ben onu giymek için değil, kendime kefen yapmak için istedim, dedi.[3] (râvi Sehl, o kumaşın bu kişinin kefeni olduğunu belirtmiştir.)

 Hz. Peygamber istenmesi halinde yanındaki mal bitinceye kadar verirdi. Ebû Said Sa'd b. Mâlik b. Sinan el-Hudrî, "Ensârdan bir grup insan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den mal istediler; O da verdi. Tekrar istediler; yine verdi. Nihâyet yanındaki mal bitti. Elinde olan her şeyi verdikten sonra:

- Yanımda mal olsaydı sizden esirgemezdim. Dilenmekten sakınmak isteyenleri Allah, dilenmekten kurtarır. Halktan müstağni olmak isteyenleri Allah zengin eder," buyurdu.[4]

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ikram ve ihsânda "iyi, temiz müslüman" aramazdı. Yani iyiliği sadece iyilere yapmaya kalkmazdı.

Amr b Tağlib anlatıyor:

Resûlullah'a ganimet malı getirildi. Bunları dağıttı; kimine verdi, kimine vermedi. Kendilerine bir şey vermediklerinin hoşnutsuzluklarını belirten sözlerini duyunca şöyle buyurdu:

- Ben bazılarına veriyor, bazılarını bırakıyorum; fakat vermediğim kimse verdiğimden bence daha sevgilidir. Bazılarının kalplerinde sabırsızlık gördüğüm için veriyorum, bir kısımlarını da Allah'ın kalplerine koyduğu kanaate havale ediyorum. Amr b. Tağlib de bunlardandır, buyurdu.

Amr b. Tağlib der ki; “Vallahi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, hakkımda sarfettiği bu söz, benim için kıymetli mallara sahip olmaktan daha sevinç vericidir."[5]

Sa'd b. Ebî Vakkâs radıyallahu anh, kendisinin hazır bulunduğu bir mecliste Resûlullah'ın bazı insanlara ikramda bulunduğunu, ancak içlerinden en çok beğendiği birine hiçbir şey vermediğini görünce, "Ya Resûlullah, falanı niçin bıraktın? Vallahi ben onu mü'min biliyorum" dediğini, "müslim biliyorum (de)" cevabını aldığını, bu soru-cevabın aralarında üç kez tekrar edildiğini en sonunda Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin:

"Ey Sa’d, -Başkasını daha çok sevdiğim halde- bazen bir başkasına yüz üstü cehenneme atılmasın diye bir şeyler veririm"[6]  buyurduğunu haber vermiştir.

Demektir ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her zaman iyiliği iyi olana değil, daha kötü olma ihtimali olanlara da yapar ve onların iyileşmelerini sağlamaya çalışırdı. Bu yolla müellefe-i kulûb denilen kalbleri İslâm'a ısındırılmış kişilerin bulunduğu tarihi bir gerçektir. Çünkü "İnsan, ihsân (iyilik)ın kölesidir." Unutulmamalıdır ki, herkesin yapabileceği bir iyilik bulunduğu gibi, herkese yapılabilecek bir iyilik de daima vardır.

 



[1] Buhârî, Edeb 39;, Müslim, Fezâil 56

[2] Hâkim, Müstedrek, II, 142

[3] Buhârî, Cenâiz 28, Büyu’ 31, Libâs 18, Edeb 39

[4] Buhârî, Rikak 20, Zekât 18,50; Müslim, Zekât 24; Tirmizî, Birr 76

[5] Buhârî, Cum’a 29

[6] Buhârî, İmân 19; Müslim, İmân 237

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.