İbn Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem halkın en cömerdiydi. Onun en cömert olduğu zaman da Ramazan'dı. Cebrâil ile buluştukları aydı. Cebrâil aleyhisselâm her gece Resûlullah'a gelir, kendisiyle Kur'ân-ı Kerîm'i müzâkere ve mukabele ederdi. İşte bundan dolayı da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hayır yapmakta, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı."[1]
İbn Abbâs'ın bu gözlemi, Ramazanda her zamankinden daha çok Kur'ân okumanın, fazilet sahibi kişileri daha çok ziyâret etmenin müstehab (sevablı ve uygun bir davranış) olduğunu göstermektedir.
Beyhakî'nin İbn Abbâs'dan, İbn Sa'd'ın Hz. Âişe'den naklen kaydettiklerine göre Hz. Peygamber Ramazan gelince, -varsa- esirleri salıverir ve herhangi bir şey isteyene de istediğini verirdi.[2] Aynı şekilde Selmân radıyallahu anh'ın haber verdiğine göre de Hz. Peygamber, "Emri altındakilerin yükünü hafifleten, kolaylık gösterenleri Allah bağışlar ve Cehennemden âzâd eder,"[3] diye köle, câriye, hizmetçi, işçi, memur vs. personele Ramazan gelince ibâdet yapabilmeleri için -imkân ölçüsünde-kolaylık gösterilmesini yetkililere tavsiye ederdi.
Bilinen bir gerçektir ki, mevsiminde veya zamanında yapılan işin, iyiliğin ve ibâdetin değeri büyüktür. Değerimizi büyütmek için kavuştuğumuz fırsatları akıllıca değerlendirmekte hem gayretli hem de birbirimize yardımcı olmak görevimizdir. Çünkü “ed-Dâllu ale'l-hayr ke fâilih =İyiliğe sebep olan, onu yapan gibidir."[4]
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Ramazan gelince her çeşit ibâdeti her zamankinden daha fazla yapmaya gayret ettiği, halkın deyimiyle "ibâdete soyunduğu”, zikri, Kur'ân okumayı, hayr hasenât yapmayı artırdığı bilhassa Ramazan'ın son on gününde i'tikaf yaptığı muhtelif sahâbilerin gözlemlerinde yer alan konulardır.[5]
Onun sevgili eşi, mü'minlerin muhterem annesi Hz. Âişe şunları anlatmaktadır: "Ramazan'ın son on günü olunca aile içi ilişkilerini keser, ibâdete yönelir, geceleri (çoğu saatlerini) ibâdetle geçirir ve hanımlarını da ibâdet etmeleri için uyandırırdı."[6]
Enes b. Mâlik radıyallahu anh de:
"Resûlullah'ı, gecenin bir kısmında namaz kılar görmek istersen görürdün, uyur görmek istersen bu isteğin de boşa çıkmazdı, uyurken de görürdün!"[7] buyurmak suretiyle Hz. Âişe'nin, "geceleri ibâdetle geçirirdi" sözünün "gecenin büyük kısmını ibâdetle geçirirdi” demek olduğunu böylece bize bildirmekte, Hz. Peygamber'in bütün hareketlerindeki itidal ve tabiiliği bu konuda da ortaya koymaktadır.
O halde aşırılığa kaçmadan ve tembelliğe kapılmadan normal şekilde, her zamankinden daha fazla, dikkatlice ve gücümüz yettiğince ibâdet ve iyilikler yapmak suretiyle hayatı değerlendirmeye bakmak, Peygamber Efendimizi izlemek demektir.
Yeni yorum ekle