Kur’an ikliminde bir hayat, Allah’ın emir ve yasaklarına uyma konusunda hassas davranan mü’minlerce yaşanan bir hayattır. Bu hayata namzet olan kullar; öncelikle Kelamullah ile sürekli hemhal olan, gönüllerini, ellerini ve dillerini Allah’ın Kitabı’ndan mahrum bırakmayanlardır. Mü’minler için bir şifa ve bir rahmet kaynağı olarak gönderilen Kur’an’ı Kerim; okunursa, ayetler üzerinde düşünülürse ve yaşanırsa okuyana kendisini açacak ve bir toplum Kur’an’la kurduğu bu sağlam irtibat vesilesiyle yüceltilecektir.
Mü’min’in Kur’an’la ilişkisinin sadece Ramazan ayı gibi kutlu bir mevsimle sınırlı kalmaması, disiplin ve istikrar içerisinde sürekli kılınarak hayatın tüm zamanlarına taşınması gerekir. Bu da fert ve aile planında adı konulan bir çerçevede olabilir. Ramazan’da oluşan manevi iklim, Kur’an’ı diğer zamanlara taşımak için önemli bir fırsattır. Bu yazı, inanmış yürekleri; bireysel olarak her gün en az bir sayfa Kur’an-ı Kerim okumaya, aile bazında da haftada bir akşam evlerimizde Kur’an Sofrası (Maide-i Kur’an) dediğimiz bir aile meclisi oluşturmaya davet etmektedir.
Bu iki başlık, Peygamberimiz (s.a.s)’in hadis-i şeriflerinden ilham alınarak düşünüldü.
“Gönlünde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap bir ev gibidir.”
“Amellerin en faziletlisi az da olsa devamlı olanıdır.”
“Evlerinizi kabirlere çevirmeyin.”
Kur’an’dan her anlamıyla yüz çeviren, Kur’an’ı elinden, dilinden ve gönlünden uzaklaştıran bir fert; ruhunu, kimliğini, kişiliğini, vicdanî melekelerini yitiren bir tahribat ile yıkılmaya mahkûmdur. Böylesi fertlerden oluşan ailelerin yaşadığı evler ise hadis-i şerifin benzetmesiyle mezar evlerdir. Evleri kabre dönüşen bir yürek coğrafyasında, toplumsal olarak ne bağımsızlıktan söz edilebilir ne de insanca bir hayattan.
Gelin hep birlikte Kur’an’la buluşalım.
Her gece ya da her sabah, dilimizi, gönlümüzü ve hayatımızı onunla zînetlendirelim.
Rabbimiz bizden ne istemişse onu ferman bilelim, kayıtsız ve şartsız O’na teslim olalım.
Her birimiz, Kur’an talebesi olalım; öğrenelim, öğretelim, yaşayalım ve Kur’an’a muhtaç gönüllere ulaşmak için yürek seferberliğine koyulalım.
Haydi şimdi, sen de kendi Hira’na çekil ve Kur’an’la baş başa kal ve sanki sana yeni nazil oluyormuş gibi Kur’an oku!
Ve evlerimiz Dar’ul Erkam’ın evi gibi Kur’an mektebi olsun, olsun ki aile huzur bulsun, olsun ki çocuklar kimlik bulsun, olsun ki toplum Kur’an’la izzet bulsun.
Kur’an ikliminde yaşanacak yüz akı bir hayat yaşayabilmek amacıyla aklımızın ve gönlümüzün Rabbimizle irtibatının sağlam ve sürekli olması gerekiyor; işte bu amaçla diyoruz ki her gün mutlaka bir miktar Kur’an okumalıyız.
Yeni yorum ekle