“Sığınırım ben karanlığı delip sabahı ortaya çıkaran Rabbe!” (113 Felak 1).
Yemin olsun güneşe ve onun aydınlığına (91 Şems 1), fecr’e (89 Fecr 1), kuşluk vaktine (93 Duha 1), akşamın alacakaranlığına (84 İnşikak 16), örten (92 Leyl 1), sırtını dönen (81 Tekvir 17) ve gitmekte olan geceye (89 Leyl4). Ve yemin olsun asra. (103 Asr 1).
Kur’an-ı Kerim’de zamanı ifade için kullanılan kelimeleri araştırdığımızda karşımıza şu kavramlar çıkar: Asr (103 Asr 1), vakit (15 Hicr 37-38),hîn (2 Bakara 36), yevm (7 Araf 54), saat (7 Araf 34), ecel (7 Araf 34),müddet (9 Tevbe 4), dehr (45 Câsiye 24), güneş ve ay (36 Yâsin 38-39), gece ve gündüz (28 Kasas 71-72), sabah (81 Tekvir 18)…
Canlı, nefes alıp veren bir zaman tarafından kuşatılıyoruz:“Nefes aldığı zaman sabaha yemin olsun ki…”(81 Tekvir 18) Bazen ensemizde hissediyoruz rüzgârını, bazen yüzümüze vuruyor tatlı meltemi. Öyle anlar oluyor ki uyuyuveriyor zaman; ayakkabılarımızı çıkarıp sessizce geziniyoruz. Bazen de neşesi kuşatıveriyor bizi; coşuyoruz.
Aynı zamanda insanın ilk imtihanıdır zaman. Şeytan, insanı sonsuzluk vaadiyle yasak meyveye yönlendirmiş ve böylelikle cennetten indirilmesine neden olmuştur. (20 Taha 120). Ve Allah da şeytana bilinen vakte (kıyamet) kadar mühlet vermiştir. (38 Sâd 78-81).
“Görmez misin ki, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor?” (22 Hac 18)
Güneş ve ay, Allah’ın ayeti olarak (41 Fussilet 37), kendini yaratana, terbiye edene teslim. Ve bu hâliyle bizim emrimize verilmiş. (14 İbrahim 33). Peki niçin? Secde ettiği Rabbini bizlere hatırlatması için: “Ey insanlar! Siz de gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın olan saatlerinde namaz kılın. (11 Hud 114) Sabah-akşam Rabbinizi tesbih edin. (3 Al-i İmran 41) Seher vakitlerinde istiğfar edin. (3 Âl-i İmran 17) Çünkü göklerde ve yerde; günün sonunda ve öğleye erdiğinizde hamd O’na mahsustur. (30 Rum 18) Eğer sizi yaratana itaat etmezseniz, siz de hüsrana uğrayanlardan olursunuz.” (103 Asr 2)
“Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O’dur. Allah bunları, ancak bir hikmete binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme ayetlerini açıklamaktadır.”(10 Yunus 5)
Vaktin hesabını bilmek… Kendi muhasebemizi yapmak için: “Nasıl ki güneş ve ay belli bir hesap ile akmakta ise (55 Rahman 5) siz de hesapsız, rastgele yaşayamazsınız.” Allah Teâlâ, Fussilet Sûresi 37. ayet-i kerimede “Güneşe ve aya tapmayın!” uyarısı ile kullarına, zamanlarını kendi istekleri doğrultusunda değil, Allah’ın emirlerine itaat ederek geçirmelerini emretmektedir. Çünkü zamanın tayini için yaratılmış olan güneş ve ayı zikrederek, zamana dikkatleri çekiyor. (Allah doğrusunu bilir.)
Ve… Ve Kıyamet Saati yaklaşarak gelmekte.(40 Mü’min 59-61). Yani zaman, Kıyamet Saati’ne doğru akmakta. (35 Fatır 13). Ki o vakit gelince ne bir saat ertelenebilir ne de öne alınabilir. (16 Nahl 61, 7 Araf 34, 10 Yunus 49). O gün insana kazandığı tastamam ödenir ve kimseye haksızlık yapılmaz. (3 Âl-i İmran 161)
Kıyamet saatinde, kendisiyle vaktin hesabının yapıldığı güneş ve ay dürülür, yol gösterici olan yıldızlar dökülür.( 77 Mürselât 8, 82 İnfitar 2). Zamanla kayıtlı olan varlıkların da, artık dünya hayatlarının sonu gelmiştir. “Zaman”ın sona erdiği o gün, suçlulara dünyadaki hayatları “bir saat”miş gibi gelir. (46 Ahkâf 35, 20 Taha 102-104, 23 Mü’minun 112-114): “Kendinizi o kadar kaptırdınız ki zevk ü sefa içerisinde, vaktin hesabını yapmadığınız için nasıl geçtiğini anlayamadınız.” Allah’ın indinde ise bir gün 1000 yıl (32 Secde 5, 22 Hac 47) hatta 50000 yıl (70 Mearic 4) gibidir: “Sizin 50000 yılınız O’na bir andır.”
Tüm bunlar, bize zamanın izafi olduğunu gösterir. Çok kısa sürede uzun soluklu rüyaların görüldüğü uyku ise bize zamanın izafiliğini yaşatır. Allah, uyku ile âdeta ölmeyeni bir tür ölüme sokar. (39 Zümer 42). Zamana hükmeden sadece O olduğu için, isterse kimileri için zamanı durdurur ya da zamanda yolculuk yaptırır: Ashab-ı Kehf (18 Kehf 11,18) ve yüz yıl ölü bırakıp dirilttiği kişi (2 Bakara 259) gibi.
Zaman bizatihi kendisi değerli değildir. Onun değeri o vakitte yapılan ile doğru orantılıdır. Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olması, Kur’an-ı Kerim’in o ayda inzal olmasındandır. (97 Kadir 1-5).
Rabbim bazen de belli zaman dilimlerini imtihan için kullanır. İsrailoğullarına belli yasakların konulduğu “Cumartesi” günü (2 Bakara 65, 4 Nisa 47) ve savaşın haram olduğu “Haram Aylar” (9 Tevbe 36) gibi.
Hayatta bazı anlar kaçırıldığında ise telafisi yoktur. Allah zamanın önemini kavramamız için Arafat’ta vakfeye dikkatleri çekiyor. (2 Bakara 198) Tek sermayemiz olan zamanı, iyi değerlendiremezsek iflasa sürüklenebiliriz.
Altın vakit: Cuma vakti. Allah, mü’minlerin bir araya toplandıkları Cuma vaktinin, dünya nimetlerinden daha değerli olduğunu göstermek için bu vakitte alışverişin terk edilmesi gerektiğini buyuruyor. (62 Cuma 9)
Zamanın akması ve gece gündüzün değişmesinde korunan bir topluluk için nice ibretler vardır. (10 Yunus 6) Allah, rahmetinin sonucu geceyi istirahata elverişli, gündüzü de geçimin sağlanması için aydınlık yapmıştır. (10 Yunus 67, 6 En’am 96)
Düşünün bir:
“Eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka size ışık getirecek tanrı kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz? Söyleyin bakalım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah’tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz? “ (28 Kasas 71-78)
“O halde boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (94 İnşirah 7-8)
Yorumlar
Zaman
Nezahat tarafından Pt, 07/01/2019 - 12:57 tarihinde gönderildiYeni yorum ekle