Kübra BEYAZKILINÇ –
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resulünde en güzel örnekler vardır.”
Hz. Peygamber’in, Peygamberlik dışındaki insani yönünün en çok dikkat çekici örneklerini çocuklarla olan ilişkilerinde bulabilmekteyiz.
Çocuk istismarının hat safhaya ulaştığı bu günde en güzel Hz. Muhammed çocuklara nasıl davranırdı, akla gelen önemli bir sorudur.
O sıradan bir insandan öte, adeta “çocukla çocuklaşabilen” bunu başarabilen ve diğer insanlara da bunu tavsiye eden müstesna bir şahsiyettir. Nitekim buna örnek olarak Mahmut b. Rebi’ isimli sahabi, kendisi beş yaşlarındayken Hz. Peygamberin bir kovadan su alarak yüzlerine püskürttüğü ve bunu da diğer çocuklara da yaptığını anlatmaktadır.
Çocukları büyük insanlar yerine koyarak onlara latifede bulunurdu. Bu davranışın çocuğa değer vermek anlamında önemli olduğunu ve onun sosyalleşmesine katkıda bulunacağını söyleyebiliriz. Konuyla ilgili olarak bir hatıra nakledelim. Hz. Enes anlatıyor: “Kardeşimin küçük bir serçesi vardı, Hz. Peygamber bize geldiğinde kardeşimle ilgilenir ve hatırını sorardı. O kardeşime latife ederek şöyle hitap ediyordu; ‘ Ya Eba Umeyr! Ma fealen Nugayr?’ Ey Umeyr’in babası. Küçük serçen ne yapıyor? Hz. Peygamberin, Hz. Enes’in kardeşine “Ey Umeyr’in babası” diye hitap etmesi onunla hem şakalaşıp hem de büyük adam yerine koyması şeklinde anlayabiliriz.
Hz. Peygamberin gerek ifade buyurdukları hadislerde, gerekse mübarek hayatlarındaki hatıralar çocuğu bir birey olarak kabul ettiğini fakat çocukların çocuk olduklarının da unutulmaması gerektiğini göstermektedir.
Hz. Peygamberin gözümün nuru dediği namaz esnasında Hz. Hasan ve Hüseyin’in sırtına bindiklerini onlar düşmesin diye eliyle tutması, onun çocuklar söz konusu olduğunda son derece hoşgörülü olduğunun bir göstergesidir. Bırakın çocuklara zarar vermeyi onları incitecek bir söz dahi asla söylememiştir. Hz. Peygamber’e annesi tarafından hizmetkâr olarak verilen Hz. Enes b. Malik şöyle anlatıyor: “ Hz. Peygambere on yıl hizmet ettim. Aslında yaptığım işler pek yerli yerinde olmuyordu. Buna rağmen, Hz. Peygamber bir defacık olsun bana vurmadı ve surat asmadı. Beni azarlamadı ve ayıplamadı. Hatta öf bile demedi. Hoşuna gitmeyen bir şey için ‘Niçin böyle yaptın?’ diye beni sorguya çekmedi. Herhangi bir hatalı davranışım için hanımlardan biri ‘Keşke şöyle yapsaydın’ diyecek olsa, ‘Bırakın çocuğu. O ancak Allahın dilediğini yapmıştır’ deyip beni korudu. Çünkü O, çocuklara karşı insanların en şefkatlisiydi. Hayatımda Peygamberimizden daha güzel bir koku koklamadım. Onun elinden daha yumuşak bir ipeğe, bir kumaşa dokunmadım. O, insanların ahlak bakımından en güzeliydi. Bir gün beni bir işe yollamıştı. Önce –çocukluk işte- ‘Gitmem’ diye itiraz ettim. Ancak içimden de peygamberimizin gönderdiği yere gitmek geliyordu. Yola çıktım, sokakta oynayan çocuklara rastladım onların yanında oyalanıp kalmışım. Birden ensemde bir el hissettim. Dönüp baktım birde ne göreyim, karşımda Peygamberimiz, gülümsüyor. Bana: ‘Enesciğim! Sana söylediğim yere gittin mi?’ diye sordu. Bende ‘Pekala, derhal gidiyorum ya Rasulallah’ diyerek bana söylenen yere gittim.
Hz. Peygamber çocuklara ayakkabıları düzeltmek, abdest için su ve leğen taşıtmak, misafirlere içecek dağıtmak, mektup taşımak gibi görevler vererek onların toplum içine katılmalarını sağlamıştır. Fakat bu görevler dışında bir çocuğun gücünün üstünde bir görev yüklemediğini ve bu görevleri de yerine getirmediğinde onları asla dövmediğini asla azarlamadığını Hz. Enes’in ifadelerinden anlamaktayız.
Sonuç olarak Rahman ve Rahim olan Allah’ın yeryüzündeki en merhametli kulu Hz. Muhammed (sav) gerek kız olsun gerek erkek olsun çocuklara değer vermiştir. Onlarla şakalaşmış, oynamış bunun yanı sıra görevler vermiştir. Bu görevleri yapmadıklarında onları asla dövmemiş asla kızmamıştır.
Ailesini, çocuklarını korumak zorunda kalan ve bu sebeple öldürülen insanların şehit olduğunu söylemiş, bu sözleriyle bütün insanlığa çocukları korumanın önemini, onlara zulmetmemek gerektiğini vurgulamıştır.
Yeni yorum ekle