1. Sen, ancak Kur’ân’a uyan ve görmediği halde Rahmân’dan korkan kimseyi uyabilirsin. İşte böylelerini, bağışlama ile ve ardı arkası kesilmeyecek, pek değerli bir mükâfâtla müjdele.
Umursamadığımız bir hareket, önemsemediğimiz bir tavır, çok da düşünüp taşınmadan söylediğimiz bir söz bizim cennetimiz de cehennemimiz de olabilir. Bu gerçeği Allah Resûlü’nün pek çok hadisinde görmek mümkün.
"Bizim pek yapamadığımız bir şeyi yapıyordu Ömer Hoca: Hz. Peygamber’i (sav), sahabe-i güzîni o kadar güzel, o kadar sarsıcı, o kadar canlı anlatıyordu ki, sözleri, insanı yüreğinden yakalıyor, yıkıyor, yakıyor, arındırıp kendine getiriyordu. Rahmet elçisini, ashabını anlatmıyordu, yaşıyordu. İliklerine kadar hem de!
İmanın davranışlarımız üzerindeki tezahürlerini sadece iki kavramla özetlemek gerekirse, bunlar sabır ve şükürdür. Şu halde şükretmemiz gereken yerde yerlerde şükreden, sabır göstermemiz gereken durumlarda da sabreden bir kul olmaya gayret göstermeliyiz.
İşte –asla kapanmayan- rahmet kapısının önüne geldim. Beni de o kapıdan içeri al! Beni de şu şekilde tarif ettiğin kulların arasına al:
“Ey huzura kavuşan nefis! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. Gir seçkin kullarımın arasına ve gir cennetime!” (Fecr, 27-30)
Konstantınıyye’nin sokaklarında atı üstünde yol alırken askerlerine ve kendisine yönelen gıpta dolu bakışlar ve Ayasofya’nın önünde atından inip içeriye yönelmesi üzerine acaba bir çılgınlık yapar mı diye korku ve merak karışımı duygularla zangır zangır titreyen Bizans’ın uluları karşısında genç hakan acaba ne hissetmiştir?
Peygamber Efendimiz (as)'in: "Ey Bilal! İslam'da işlediğin ve en ziyade ümit beslediğin ameli bana söyle. Çünkü ben bu gece (rüyamda) cennette önümde senin ayak seslerini işittim. "[2] sözleriyle henüz hayattayken cennetle müjdelenen Bilâl-i Habeşî ne bahtiyar bir kimsedir.
Türkiye'de son 30 yılda gazetecilik ve yayıncılık alanındaki faaliyetleri ile yerli düşüncenin gelişimine çok önemli katkılarda bulunan Akif Emre, 23 Mayıs 2017 sabahı 60 yaşında vefat etti. Gündeminde her daim İslam coğrafyası olan Akif Emre'nin ani vedası, sadece Türkiye değil Lahor'dan Üsküp'e, Bakü'den Gırnata'ya, Kudüs'ten Saraybosna'ya, Kabil'den İslamabad'a kadar kendisini tanıyanları derin bir üzüntüye gark etti.
Bu bayram, muhasebe zamanı. Bütün bir hayatın muhasebesini yapıp yeni bir hayata niyetlenme zamanı. Ardına kadar açık bir şekilde karşımızda duran tövbe kapsından girme zamanı. Bu bayram, eksikliğini hissettiğimiz her şeyin şükürsüzlüğüne tövbe, elimizdeki her nimete şükretme zamanı.