Yaklaştıkça artan heyecan, daha başka bir güzellik kazanan telbiye sesleri… Ve Beytullah’ı ilk görüş…
İnsan bu karşılaşmaya gerçekten ruhen ve bedenen mümkün olduğunca hazırlıklı olmalı, kendisini yüce duygularla dolu dolu hissetmelidir. O şu anda uzak diyarlarda yaşayan insanların aşkını, şevkini duyduğu ancak fazlaca karşılaşmadığı bir anı yakalamıştır. Bu an, zor ele geçen bir andır… Gönüldeki değeri de ona göre takdir edilmeli, bu ana ona göre hazırlanmalıdır.
Kâbe’nin yeri, dünya kurulduğu anda, Beytullah’ın inşası için hazır temel… Bu yer, o günden beri farklı olan nokta…
Kâbe… Hz. İbrahim’den hatıra. Yeryüzünde kurulan ilk mabed. Semada meleklerin tavaf ettiği Beyt-i Ma’mur’un iz düşümü. Semaya doğru devam ettiği gibi, arzın derinliklerine doğru da devam eden mukaddeslik…
Çevresinde İslam nurunun doğduğu, acı-tatlı nice hatıralarının yaşandığı yer. İsmail (as) ve İbrahim (as)’in duasını, susuzluktan kıvranışını; Hacer’in çaresizliğini, çırpınışını, teslimiyetlerini hatırlatan yer…
Baba – oğlun emr-i ilahiyi yerine getirerek inşa ettiği beyt. Mü’min gönüllerin kilitlendiği nokta… Bilallerin ezanlarının çınladığı; Allah Rasûlü’nün (sas), Abdullah ibn Mesudların (ra) Kur’an okuyuş seslerinin dalgalandığı yer…
Fetih günü coşkulu tavafın, veda haccındaki unutulmaz güzelliklerin yaşandığı yer… Binlerce yıl nice âlimlerin, âriflerin, zâhidlerin, mücahidlerin, Allah sevgisiyle dolu nice mü’min gönüllerin çevresinde pervane oldukları Kâbe… Anlatılmakla bitmeyecek, satırlara sığmayacak yer… Ve sen onun önündesin…
Bizi Yaratana, bu Beyt’in sahibine;
“Yüzünü artık Mescid-i Haram’a çevir. Beytullah’ı kıble edin. Siz, nerede olursanız olun yüzlerinizi O’na çevirin.” (Bakara 2/144) buyurarak onu mü’minlerin kıblegâhı kılan âlemlerin Rabbine dua ediyoruz. Bu dualara ne kadar ihtiyacımız var…
Kendimize, ailemize, anne ve babamıza, yakınlarımıza, sevdiklerimize, üzerimizde hakkı olanlara ve ümmet-i Muhammed’e. İslam âlemine dua… Eller karıncalanıncaya, gönülde ne varsa Mevlâ’ya arz edilinceye, sema rahmetle yarılıncaya, gözyaşları zapt edilemez hale gelinceye kadar dua…
İslam âlemi, ümmet-i Muhammed’in serpildiği coğrafya, bu dualara, Mevlâ’ya yönelme şuuruna ne kadar muhtaç…
Ümmet şuurunun gelişmesi için, mü’min gönüllerin birbirini sevmesi, ülfetle kaynaşması için, ilim, irfan ve İslam şuuruyla yoğrulması, cehaletten ve binbir çeşnisi çıkan bütün dalâlet türlerinden sıyrılması için, yıllar yılı peşinden sürüklendiği boş, aldatıcı serapların, batıl tezgâhların iç yüzünü görmesi, kendisini ve ailesini kurtarması için, ona karanlık gelecekler hazırlayanların ağlarına düşmemesi için,
Allah ismi anılınca gönlünün sevgiyle ürpereceği, haşyetle dolacağı olgunluğa ermesi için,
Allah’ın emirlerini hayata geçirerek imanına iman katacak seviyeye gelmesi için, taşlaşan, vurdumduymaz hale gelen kalplerin yumuşaması için, imanı içten gelen bir sevgiyle sevmek, küfürden, dalâletten, çirkeften, bütün batıl yollardan nefret ederek uzaklaşmak için, hak ile batılı ayırdedecek derin basiret için dua ediniz… Dualar ediniz…
İslam âlemindeki bu yangınların sönmesi, kardeşin kardeşi kırmaması, zalimlerin safında yer alıp mazluma vurulmaması, İslam âlemindeki kanayan yaralara bigâne kalınmaması için, yaraları saracak, görünmeyenleri gösterecek, söylenmeyenleri söyleyecek, saklı tezgâhları ortaya çıkaracak, Ümmet-i Muhammed’e yol gösterecek bir ilim-irfan, fikir ve zikir ekibinin ortaya çıkması için dua ediniz…
Bosna gafletinin ve katliamının bir daha yaşanmaması, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta akan kanın Müslümanlar lehine durması için, yurdumuzda ve birçok İslam ülkesinde oynanan oyunlara meydan verilmemesi, Filistin’de devam eden zulmün İslam lehine son bulması için, orada yaşananları, Yahudi zulmünü boş gözlerle seyreden milletlerin aklını, izanını başına toplaması için dua ediniz.
Rabbimiz,“Zulmedenlere en küçük meyil bile göstermeyin…” (Hud, 11/113) buyurarak bizi zalimden tarafa gösterilecek en küçük bir meyilden bile sakındırırken, zulme katılmaya çağıran bütün anlayışların yok olması için dua ediniz. Allah Rasûlü’nün (sas) bir duası var. O, Rabb’ine şöyle yalvarıyor:
“Allahım! Zalimi zalimle boğuştur. Onları birbirine düşür. Bizleri de bu boğuşmadan salim ve ganimet elde etmiş olarak çıkar.”
Bu dua ile dua ediniz. İslam âleminin idaresinin zalimlerin, Allah’tan korkmayanların, merhamet duygusu olmayanların, ahiret muhasebesini hesaba katmayanların eline geçmemesi, elinde kalmaması için dua ediniz. Allah şiarı tanımayanların, Allah’a kulluk şuuruna ermeyenlerin, İblis uğruna işgüzarlık sergileyenlerin, Allah’ın hükmünü yeryüzünden silmeye çalışanların, buna zemin hazırlama gayreti içinde olanların, bize asırlar boyu izzet ve şeref veren, güzel ahlak ve ulvi düşüncelerle donatan dîn-i mübînin nurunu söndürmeye çalışanların ıslahı için, ıslah olacak yapı ve şahsiyette değillerse, -kalpleri hakka mühürlüyse- kahrı için dua ediniz.
Bütün bunları, bunlar gibi diğer eksik ve hatalarımızı, gafletlerimizi hatta içimizde filizlenen ihanetleri de düşünerek dua ediniz, şuur tazeleyiniz.
Gözyaşıyla yıkanacak çok kirimiz, ağlanacak çok halimiz var; göz pınarlarını açınız. Bu makamda, hakkın safında bütünüyle yer almak, Allah yolundan asla kopmamak, Rabbimizin huzuruna bu ahde sadık kalarak çıkmak için azmediniz, ahdediniz…
Beytullah’ı görürken, onun çevresinde Mevlâ’ya yönelirken, Arafat’ta vakfe anının ulvî duygularını yaşarken, hep bu şuurla el açıp dualar ediniz.
Add new comment