Tebük Gazvesi

Tebük, Medine-Şam ticaret yolu üzerinde bulunan bir mevkiidir. Tebük Gazvesi, hicretin 9. Yılının Recep ayında bir Perşembe günü (Ekim 630) yapılmıştır. Müslümanlar bu savaşta su, binit ve yiyecek hususunda çok büyük sıkıntılar çektiğinden  Kur’an-ı Kerim’de bu zaman için “sâatü’l-usre” (güçlük zamanı) ifadesi kullanılmıştır. Tebük’e katılan askerler için de Ceyşu’l-Usre denilmiştir.

Suriye’den Medine’ye ticaret için gelen Nabatîler, Hz. Peygamber’e, Rumların Müslümanlara saldırmak için büyük bir hazırlık yaptıklarını, himayeleri altındaki Lahm, Cüzâm, Gassân gibi Hıristiyan Arap kabilelerini de yanlarına aldıklarını ve öncü birliklerinin Belkâ’ya kadar geldiğini haber verdi. Bunun üzerine Rasûlullah Tebük Gazvesi’nin hazırlıklarına başladı. Taberânî’de yer alan rivayete göre Rum ordusu 40 bin savaşçıdan oluşuyordu. Mevsim yazdı, havlar çok sıcaktı ve önemli derece bir kıtlık yaşanıyordu. Ayrıca hurmaların da tam olgunlaşma dönemiydi. Hz. Peygamber önceki savaş hazırlıklarında nereye gideceklerini son ana kadar gizli tutmuştu. Ancak bu defa ağır bir mevsim geçirdikleri için Müslümanlara, yolculuğun nereye yapılacağını, zorluğunu ve düşman ordusunun gücünü önceden açıkladı ve hazırlıkların ona göre yapılmasını söyledi.

Böyle bir zamanda savaşmak istemeyen münafıklar savaş emrinin verilmesinden sonra propagandalara başladılar ve sıcaklığı bahane ederek savaşa engel olmak istediler.  Savaşa katılacağı takdirde fitne çıkarıp Müslümanlara engel olabilecek 80 kadar münafığa bahaneleri dolayısıyla izin verildi. Savaşa katılmamak için Rasûlullah’tan izin isteyen bedevi Müslümanlar da oldu fakat Hz. Peygamber bunlara izin vermedi. Savaşa karşı isteksizlik içinde bulunan Müslümanlar indirilen ayet-i kerimeyle uyarıldı (Tevbe 9/38-40). Bu uyarıdan hemen sonra ashab hazırlıklarını hızlandırdı.

Hz. Peygamber 30 bin kişilik bir ordu ile savaşa çıktı. Ancak Ka’b b. Mâlik, Ebû Hayseme, Hilal b. Ümeyye gibi bazı sahabiler orduya katılmadı. Ebû Hayseme Müslümanlar çıktıktan 2 gün sonra ordu Tebük’e varmadan Rasûlullah’a yetişti.

Büyük sancağı Hz. Ebû Bekir’e teslim eden Allah Rasûlü, her kabilenin bayrak almasını emretti. Açlık, yetersiz binek ve şiddetli fırtına ile geçen yolculuktan sonra Tebük’e varıldı. Burada karargah kuran Hz. Peygamber, ordunun güveliğini sağlama görevini Abbad b. Bişr’e verdi. Burada 10-15 günlük bir bekleyişten sonra Bizans’ın Müslümanlara karşı savaş hazırlığında olduğu haberinin asılsız olduğu anlaşıldı.

Cizye ayeti (Tevbe 9/29)  bu sefer sırasında indi ve ilk defa yine bu seferde uygulandı. Benî Cüzâm reislerinden bazıları Resûlullah’la görüşüp müslüman oldu.

Oldukça zor şartlar altında Bizans’a karşı 30.000 kişilik bir ordunun harekete geçirilmesi Medine’nin askeri ve siyasi gücünü ortaya koyar. Ayrıca Tebük Gazvesi, Müslümanların sınırlarını korumadaki kararlığını gösterir.

Sefer boyunca öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları cem edilerek kılındı. Gazve dönüşü münafıklar Hz. Peygamber’e gelerek kendisi için bir mescid yaptıklarını söylediler. Münafıkların bu mescidi (Dırar mescidi) yaptırmadaki asıl niyetlerinin bozgunculuk yapmak ve Müslümanların arasına nifak sokmak olduğunu bildiren ayetler inince (Tevbe 9/94-98) Allah Rasûlü mescidi yıktırdı.  Elli gün süren Tebük Seferi Hz. Peygamber’in son gazvesidir.

Nefislerine uyarak sefere katılmayan üç sahabi Hz. Peygamber’e gelerek gerçeği anlattılar. Hz. Peygamber bu sahabilere toplumdan tecrit edilme cezası verdi.  Müslümanlarla konuşmaları yasak olan bu sahabiler, elli gün boyunca Allah’a yalvarıp tevbe ettikten sonra affedildiklerine dair ayet-i kerimeler (Tevbe 9/118-119) indi.