SORU:
Kabir nimet ve azabıyla ilgili âyetleri kendi görüşlerine göre yorumlayan; bu konudaki birçok hadisi de ya görmezden gelen veya uydurma kabul eden bazı kimseler, insanların mahşerde hesaba çekilmelerinden önce kabirde nimete erdirilmelerinin veya azaba uğratılmalarının Allah’ın adaletine ters olacağını iddia ediyorlar (!) Bu konudaki hakikât nedir?
CEVAP:
Bu iddiayı ortaya atanlar iddialarına taraftar bulmak için insanların alışkanlıklarını ve genel kabullerini istismar etmekten çekinmiyorlar. Anlaşıldığına göre onlar her şeyi bilen ve dilediğini yapan Yüce Rabbimizin kıyametten sonra kullarını hesaba çekmesini dünyadaki mahkemeler gibi düşünüyorlar. Dünyadaki mahkemelerde zanlıların suçlu olup olmadığı başta belli değildir ve mahkemeler bunu tespit etmek için yapılır. Hâlbuki Hâkimler Hâkimi’nin mahkemesinde zaten her şey bilinmektedir ve hesaba çekilmenin hikmeti, Yüce Allah’ın mutlak adaletinin bütün kullarca görülmesi ve suçluların mazeretlerinin ortadan kalkmasıdır. Kurân-ı Kerim’de, “Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin bütün gizliliklerini bilir. Allah, sizin bütün yaptıklarınızı da görmektedir” buyrulmuş[1] ayrıca insanların bütün yapıp ettiklerinin eksiksiz olarak kaydedildiği belirtilmiştir.[2]
Bu sebeple mahşerde hesaba çekilmeden önce insanların kabirde nimete kavuşturulup azapla cezalandırılmaları Yüce Allah’ın adaletine aykırı değildir. Rabbimizden kabirde ve mahşer gününde bizlere rahmetiyle muamele etmesini dileriz. Sırf hadislerde geçtiği için kabir nimet ve azabını, hesaptan önce nimet ve azap olmaz diyerek reddedenler, Kur’ân’da geçen, meleklerin bazı kimselere daha ölüm anında yüzlerine ve sırtlarına vurarak azap etmelerini[3] acaba nasıl açıklayacaklardır?
Yeni yorum ekle