Kızı Müslüman olarak ölen bir babanın sevinci

Kızının ölümünden müteessir olmayan bir babayla tanıştık çünkü kızı Müslüman olarak ölmüştü. Haşim Akın yazdı.Geçen günlerde bir vefat haberi aldık. Başka bir şehirde bulunan bir kız okulumuzun müdiresi aniden vefat etmişti. Biz de hafta sonu taziye ziyaretine gitmeye karar verdik. Yolun uzunluğu yormadı bizi.

Asıl bundan sonra öğreneceklerimiz hem hüznü, hem de sevinci getirdi. Doğrusu Afrika’da yaşanan bu hazin öykü, bana çok tanıdık geldi. Benzer acıları, ikilemleri bizim diyarda da yaşayan o kadar Müslüman var ki…

Vefat eden hanım kardeşimiz, köyün imamının kızı. Çocukluğu bir köyde geçer. Ama okusun, adam olsun, vatana millete hizmet etsin diye eğitim aldırılır. Okuma süreci, sizin tahminlerinizden daha acıdır. Zira buralarda tek hâkim eğitim Fransız usulüdür. Yani bu rejimin okuluna evladınızı emanet etmek bir kayıp, vermeden kıyıda kalmak ayrı bir yıkım…

Gerçi ben, Afrika’da zorla kaçırılmış, sonra da okutularak memleketine gönderilmiş acı hikâyeleri çok duydum. Bu kardeşi babası mı gönderdi, zorla mı gitti bu ayrıntıyı bilemiyoruz. Ama her halükarda yanan, bizim yüreğimiz oluyor.

İslâm’la yeniden ve yenilenerek buluşur

İmamın manken kızı” diye bir roman vardı. Okuyanınız olmuştur. Okul bitince, hayat da ona göre tasarlanır. Kızımız öğretmen olur. Yaşamı, şartları ve çevresi buna göre şekil alır. Yani eğitmişler, öğütmüşler ve eğmişlerdir. Sonra Hristiyan bir erkekle evlenir. Bir kızları doğar. Kızın adını da Hristiyan olsun diye koyarlar. Size garip gelse de bölgede Müslüman kızların Hristiyan erkeklerle evliliği hiç de az değil.

Sonra İpala Kolejinde işe başlar. Burada iyi bir Müslüman, örnek ve önder olarak çalışanlara anne gibi yaklaşan Hace Ümmü Gülsüm hanımla tanışır. Böylece hayatı, yeni bir anlam ve yön kazanır. İslam’la yeniden ve yenilenerek buluşur. Yaşlı baba için, kızı yeniden doğar. Kendi yapamadığını başkaları yapmıştır. Böylece, kızını yeniden bulur. İstediği olmuştur ya, kimin getirdiği o kadar da önemli değil.

Eşi de tavizsiz bir Hristiyan’dır. Yaklaşık altı yıl önce ayrılırlar. Adam, kızını annesinden kaçırır ve ona göstermez. Derken, geçen hafta Azrail (AS) kapıyı çalar. Yaşlı bir baba ve akıl hastası bir anneden önce ahirete yollanır.

Çünkü kızı Müslüman olarak ölmüştü

Asıl bizi vuran kısım bundan sonra başlar. Zira kızının vefatına neredeyse sevinen bir baba gördük. “Bu çocuk çok zeki, okusun!” denilen, sonra da sahip çıkılamayan Müslüman evlatların ortak derdi vardı önümüzde… Bu hazin sona engel olamayan bir babanın, çaresiz kalmışlığına yanışını ve dönüşe duyduğu özlemi gördük. Kızının tekrar Müslüman oluşu ve bu hal üzere göçmesi, onu o kadar mutlu etmişti ki… Bir ölüm ancak bu kadar mutlu eder insanı… Neredeyse kızının ölümüne oynayacak bir babayla tanıştık. Çünkü kızı Müslüman olarak ölmüştü. “Sizinle akşama kadar konuşabilir, size akşama kadar teşekkür eder ve yaptıklarınızın güzelliğini anlatabilirim. Lakin bunlara gerek yok.” demiş ve dualarını sıralamıştı. Her taziyede gelenlere teşekkür edilir. Ama bu amcanınki daha bir farklıydı. Zira binlerce kilometre uzaktan gelen misafirleri vardı. Bu misafirler, sadece kızı Müslüman diye gelmişlerdi. O da kaybettiği devesini bulan çöldeki garibandan daha çok sevindi.

Yıllar önce yaşadığı acı, kızının bir hafta önceki ölümünden çok daha ağırdı onun için. Daha çok para kazansın, büyük adam olsun, arkadaşlarının yanında mahcup olmasın diye gönderilenler… Anne babaların yarışına kurban gidenler… O kadar çok ki bu sebepler… Böylece kampüslere verilmiş ve eğilmiş, öğütülmüş, sonra da anne babanın değerlerine ve dünyasına sırt dönmüş evlatlar… Bunlar sadece Afrika’da yaşanmıyor ki...

İmam bir babanın kabul olmuş duasıydı bu sonu mutlu biten film. Ama çocukluğunda kimi hırslar için kaybedilmiş evlatların geri dönüşü her zaman bu kadar rahat olamayacaktır.

Haşim Akın

Kaynak:dünyabizim

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.