Kafdağı Derneği, Kafkasya'daki Müslüman Kafkas halklarıyla Türkiye'deki Kafkas halkları arasında köprü vazifesi görüyor. Merkezi Türkiye'de faaliyet bölgesi Kafkasya'da olan dernek, 2008 yılından bu yana Rusya'ya bağlı özerk cumhuriyetler olan Kabardey-Balkarya, Adıgey, Karaçay-Çerkes, Osetya ve İnguşetya'da çalışmalarını sürdürüyor.
Bölgede İslam'ın seyri
Kafkas halkları, 8. yüzyılda Müslüman Arap orduları ile Hazar bölgesinde karşılaşarak İslamla tanıştı. Doğu Kafkasya 12. yüzyıla kadar İslamlaşmasını tamamladı. Ancak o dönemde çok kalıcı olamadı. 17 yüzyılın ortalarında Osmanlı tüccarlarının bölgeye gelmeleri neticesinde orta va batı Kafkasya İslam dini ile yeniden tanıştı. Rus Çarlığı döneminde özellikle Osetya'da Hıristiyanlaştırma politikaları izlense de 19. yüzyılın başlarında Kadiri ve Nakşibendi tarikatları bu bölgelerde etkili olmaya başladı. Bugün Abhazya, Kuzey ve Güney Osetya'nın önemli bir kısmı hariç Kafkasyalıların neredeyse tamamı Müslüman. Ancak Stalin döneminin dini yok etmeye yönelik baskıları, Sovyetler Birliği yönetiminin baskıcı ve asimile edici politikaları bölge halkının İslam'ı bilinçli bir şekilde yaşamasını oldukça zorlaştırdı.
Yeniden uyanış 90'lı yıllarda gönüllülerle başladı
Kafkasların yeniden İslam'a yönelişinin tarihi ise 1990'lı yıllara dayanıyor. İrşat çalışmaları için bölgeye giden Arapların yanı sıra gönüllü Türkler, birçok köyde Kuran okuyabilen tek kişinin bile bulunmadığı bölgede Kuran eğitimi çalışmaları düzenlemiş. Bugün 9 farklı özerk Kafkas Cumhuriyeti'nin beşinde dini eğitim ve insani yardım çalışmaları yürüten Kafdağı Derneği Başkanı Yusuf Taş, bölgede ciddi bir değişim olduğunu vurguluyor.
İslam'a ait 5 kelime
Bugüne dek 50'ye yakın Kafkasya yolculuğu yapan Yusuf Taş, bölgeye ilk olarak bir kurban organizasyonu için gitmiş. “Gördüğüm yerler 'güzelliği' ile beni etkilemedi açıkçası, ancak derin bir bağ hissettim" diyor. Buna rağmen oraya ilk gidişinin de, orada yürütülen faaliyetlerin de 'ümmet' şuuruyla yapıldığını vurguluyor ve şöyle devam ediyor; “Orada kalan akrabalarımı bulma girişiminde bile bulunmadım, dar bir çevrede kalmamak için".
Özellikle ilk gittiği yer olan Adıgey'de, insanların İslam'ı bir 'kimlik' olarak çok sıkı bir şekilde benimsemiş durumda olduğunu görmüş Yusuf Taş. “Bu, onları Ruslardan ayıran ana unsur haline gelmiş. İslam hakkında hiçbir bilgi sahibi olmasalar da, İslam'ı yaşamasalar da mesela 'selam vererek' Müslüman oldukları belirtiyorlar mutlaka" diyor. Bölgede yaşayan Müslümanların İslam ile ilgili olarak en iyi bildiği 5 şeyi ise şöyle sıralıyor; “Allah, Bismillah, Elhamdülillah, Amin ve Selamün Aleyküm…"
"Rus tarihini bilmeden olmaz"
“Gördüm ki, içki içmeye başlarken besmele çekip, bitirince elhamdülillah diyorlardı" sözleriyle bölgedeki durumu aktaran Taş, ilk seyahatinden sonra 1 yıl boyunca Rusya ile ilgili ne kadar kitap bulursa okumuş. Özellikle Rus tarihi konusunda uzmanlaşmış. Bunun sebebi olarak da, “O topraklar benim ana vatanım ama sonuçta Rusya'ya bağlı. Biz kendi tarihimizi okuyor, biliyoruz ama karşımızdaki toplumu tanımıyoruz. Kaldı ki Rusya'nın geçmişini bilmeden, onları anlamadan gelecekte nasıl adımlar atacağını kestirmeniz mümkün değil" açıklamasında bulunuyor. Kalıcı hizmetler yapabilmek için sürdürdüğü okumalarının sonucunda bir rapor hazırlamış avukat Yusuf Taş ve o topraklara ulaşmak için resmi kurumlara muhatap olabilecek, açık, şeffaf yeni bir yapıya ihtiyaç olduğu sonucuna varmış.
Bunun devamı olarak kendi çabalarıyla kurduğu dernek ile Kafkasya'da Ramazan İftarları ve Kurban organizasyonları düzenlemiş, ancak asıl amacı bölgeyi ve bölge insanının ihtiyaçlarını tespit etmek olmuş. “Bölgenin kendi kültürüne uygun hareket etmezseniz insanlar sizi kabullenmez" diyor. “Mesela Kafkas halkları hiçbir yardım organizasyonunda fotoğraf çekilmesini istemez. Eğer fotoğraf çekerseniz aldığı yardımı da geri verir."
Din İşleri Başkanlığıyla ortak açılan 20 Kuran kursu
2009 yılında Türkiye'den tanığı ve orada karşılaştığı bir arkadaşının aracılığıyla Kabardey Balkar Dini İdare Başkanlığı'na ulaşan Yusuf Taş, müftüyle kurban organizasyonlarını birlikte düzenlemeyi konuşmayı umarken onlardan gelen başka bir teklifle karşılaşmış. “Kuran kursları açmak istiyoruz" diyen müftü, kendilerinden destek isteyince Taş, arayıp da bulamadığı fırsatı yakalamış. Müftülük ile dernek arasında imzalanan ilk protokol sonucunda, Türkiye'deki hayırsever kurum ve kişilerin desteğiyle Kabardey Balkar'da Temel Dini Değerler ve Kur'an-ı Kerim eğitimi verilen 20 kurs açılmış.
Emekli imamlar Kayseri'den yola çıktı
Bölgeye ilk olarak Türkiye'de kimsenin tanımadığı ama Türkiyeli Çerkeslerin kurduğu bir dernek, 1995 yılında götürmüş İslami eğitimi. 'Kafkas Türk Vatan ve Kültür Derneği' isimli oluşum, Çerkeslerin yoğun olarak bulunduğu Kayseri Uzunyayla bölgesinden Çerkes asıllı, dil bilen emekli imamları oraya yönlendirerek Kuran eğitimlerine başlamış. İlk görevliler bölgeye gittiğinde Kabardey Balkar'da Stalin döneminin ardından yıkılmayan 2 tane cami kalmış. Bölgedeki durumu anlatan bir örnek olarak şu anlatılıyor. Evinde bir Kuran'ı Kerim parçası bulunduğu için 70 yaşında bir teyze 6 ay hapse atılmış 1980'li yıllarda. 1995 yılında ilk imamlar gittiğinde, teyzenin o parçayı atmadığını sakladığını görmüşler. Hocalara parçayı göstererek doğru okuyup okumadığını soruyormuş. Bölgedeki birçok köyde Kuran okumasını bilen tek bir kişi kalmamış.
Eğitimler 3 bin kişiye ulaştı
Maddi imkansızlıklardan ötürü bölgedeki çalışmalarını sürdüremeyen ilk dernek çekildikten sonra Kafdağı Derneği'nin çalışmaları başlamış bu kez bölgede. 3 bine yakın öğrenciye Din İşleri Başkanlığı ortak çalışmasıyla eğitim verilmiş. Karaçay Çerkes ve Adıgey gibi bölgelere de yayılan ve 32 kursa ulaşan bu hayırlı girişim, maddi imkansızlıklar nedeniyle şu anda sadece gönüllüler tarafından kısıtlı olarak yürütülebiliyor. Eğitim merkezlerinde haftada iki gün üç saat esasına göre İslam Üniversitesinden mezun olanlar tarafından temel olarak peygamberimizin hayatı, temek fıkıh bilgileri, güzel ahlak anlatılıyor ve tecvitli Kur'an-ı Kerim tecvitli öğretiliyordu.
Verilen İslami eğitimlerin bölgede etkili olduğu değişimleri ise şöyle aktarıyor Yusuf Taş, “Bölgede çok sık görülen alkol kullanımı artık marjinalleşti. Rusya Federasyonu içinde alkollü içki tüketiminin en az olduğu cumhuriyetler listesinde Karaçay-Çerkes birinci, Kuzey Osetya ikinci, Kabardey Ballkar üçüncü, Adigey Cumhuriyeti dördüncü oldu. Bölgede kılığına kıyafetine bakarak dindarlığı yakıştıramayacağınız pek çok kişi namazlarını düzenli kılıyor. Eskiden birçok köyde Kuran okumayı bilen bir kişi bile bulunmazken şimdi binlerce kişi Kuran-ı Kerim'i hem de tecvitli olarak okuyabiliyor."
Yetimhane koyunlarına kavuştu
Ayrıca çeşitli yetimhanelere yardım dağıtımları gerçekleştiren dernek, Kabardey Balkar Cumhuriyeti'nin başkenti Nalçik şehrinin Nartan köyünde bulunan ve yaklaşık 150 yetim çocuğun yaşadığı yetimhane için projeler geliştirerek periyodik yardımda bulunuyor. 'Yetimler Krizden Etkilenmesin' projesiyle yetimhanenin içinde yer alan ve içerisinde tavuk, koyun ve inek beslenebilen müştemilatına bir koyun sürüsü oluşturulması planlanıyor. 65 koyun, geçtiğimiz Temmuz ayında yetimhane yetkililerine teslim edildi. Ancak bölgede yardım bekleyen başka yetimhaneler de var. Taş, Kafkasya'nın yetimlerine dünyanın diğer bölgelerinden yardım ulaşmadığını, Rusya'nın ilgilenmediğini, özerk yönetimlerin ise imkanlarının sınırlı olduğunu vurguluyor.
Kaynak: Yeni Şafak
Yeni yorum ekle