Necran yakınlarındaki Keh Hubbân’da doğdu. Asıl adı Abhele veya Ayhele’dir. Siyah tenli olduğu için “Esved” lakabıyla anılır. Câhiliye devri kâhinlerinin âdetine uyarak yüzüne peçe taktığı veya sık sık sarhoş olduğu için “Zülhımâr”, yahut onun tâlimatı doğrultusunda bazı hareketleri yerine getiren şartlandırılmış eşeğinden dolayı “Zülhimâr” (ذو الحمار) lakabıyla da tanınır. Ayrıca ona peygamberlik iddiası sebebiyle “kezzâb” sıfatı da verilmiştir. Müseylime kendisine Rahmânü’l-Yemâme dediği gibi Esved de Rahmânü’l-Yemen sıfatını uygun bulmuştu. Vedâ haccı dönüşünde Resûlullah’ın hastalandığını haber alınca özellikle mensubu bulunduğu Yemen’deki Ans ve Mezhic kabilelerinin desteğini sağlayarak peygamberlik iddiası ile ortaya çıktı. Esasen bazı mensupları Medine’ye gelerek müslüman oldularsa da Benî Ans arasında İslâmiyet güçlü bir şekilde yayılmış değildi. Necran yöresinden topladığı 600-700 atlıdan oluşan kuvvetleriyle San‘a üzerine yürüyen Esved kendisine karşı koyan Şehr b. Bâzân’ı öldürerek bölgeye hâkim oldu. Şehr’in babası olan Sâsânîler’in San‘a valisi Bâzân, İslâmiyet’i benimseyince Hz. Peygamber tarafından görevden alınmamış, mensubu olduğu Ebnâ* da onu takip ederek İslâm’a girmişti. Bâzân’ın ölümünden sonra Yemen çeşitli idarî bölgelere ayrıldığından Şehr b. Bâzân bu bölgelerden birinde yöneticilik yapmaktaydı. Esved, yöreyi Ebnâ’nın nüfuzundan kurtarma gibi bir hedef göstererek yabancı düşmanlığını körüklemek suretiyle diğer yerli halkı da kendi etrafında toplamaya çalıştı. Ancak İslâm devletinin bölgedeki valileriyle yaptığı yazışmalarda topladıkları vergileri bırakarak topraklarını terketmelerini istediğine dair rivayetlerden davasının Arap milliyetçiliği boyutlarına ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Bölgedeki birçok Arap kabilesinin de kendisini desteklememiş olması bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Hz. Peygamber’in Ebnâ arasından seçtiği valilerden Fîrûz ed-Deylemî ve Dâzeveyh el-Fârisî gibi şahısları kendisine itaat şartıyla görevleri başında bırakması, bu yabancı unsurları bölgeden çıkarmak yerine en azından kısa vadede hâkimiyeti altına almayı hedeflediğini düşündürmektedir. Aslında ilk silâhlı kuvvetlerinin kumandanlarından Kays b. Mekşûh mensubu bulunduğu Murâd kabilesinin reisliğini, Amr b. Ma‘dîkerib ise bölgenin idaresini kaptırdıkları İslâm valisi Ferve b. Müseyk’i çekemedikleri için taraf değiştirerek Esved’e katılmışlardı. Bu da Esved’in kabile içi, kabileler arası çekişmeleri ve bölgedeki Arap-Ebnâ nüfuz çatışmasını kullandığını göstermektedir. Bu dengelerin her an aleyhine dönebileceğini bildiği için de hareketine din davası süsü vermeye çalışmıştır. Bu arada bazı müslümanlara işkence etmeye başlamıştır.