Meymune binti Haris’e Sesleniş
Ezvâc-ı Tahirattan MEYMUNE bint HARİS (ra) ’e SESLENİŞ
Hani bir rüyanın peşinden gidilmişti.
Yıllar sonra hasret bitecek
Mekke’ye girilip “umre” yapılacaktı.
Lakin Kureyş’in inadı sönmemiş
Aralarındaki ateş henüz küllenmemişti…
Osman b. Affan’ın öldürüldüğü
haberi gelmişti hani.
Ashab galeyana gelmiş ve
Rıdvan ağacı altında
ölümüne biat etmişlerdi
Yüreklerini ellerine,
Ellerini Allah’a vermişlerdi.
Hudeybiye onlara şahit
‘Muhammed’ yazıp ,
‘Rasûlullah’ı silememişlerdi.
Antlaşmayı imzalayıp
yenilgi gibi gözüken
‘yakın fetih’ elde etmişlerdi.
Gönülleri buruk, biraz da kızgın,
saçlarını kestirmişlerdi.
Üstelik Mekke’ye de girememişlerdi.
Bir yıl sonra ancak gelebileceklerdi…
…
Bir yıl doldu.
Ashab, arzusu kanatlanmış olarak
Kâbe yollarına revan oldu.
Silahlar beklesin Batn-ı Ye’cec’de.
Savaşmaya değil, misafirliğe geldik
Allah’ın evine.
Biz zaten vuruşmamızı da sulhumuzu da
O’nun için yaptık.
O’nun için öldük. O’nun için ayakta kaldık.
Mekke bu sefer men edemedi.
Silahsız, ihramlı ve
umreden başka hiçbir niyeti olmayan
bu insanları geri çeviremedi.
Dağlara çekildiler. Korkup kaçtılar.
Allah’ın emrinin onları kuşatamayacağını sandılar.
…
Yiğitler, davranın! Beytullah’la buluşma vakti.
Çalımlı olsun tavafınız, adımlar dipdiri.
Koşun! Sa’yiniz gayretli olsun.
Sizi zayıf sanan hasetçi,
zindelik ve kuvvetinizden yerinde dursun.
Koşun! Allah’ın yardımına koşun.
Belki zemzem çıkar.
Bu kısacık umre günleri
Size fethin kapılarını aralar.
Amcası Abbas, Rasûl-i Ekrem’e refakat etmede.
Mekke’de olan biteni bir bir haber vermede.
Neden sonra sıra gelir de
bir yol bulur, başlar Meymune’den bahsetmeye…
Hani hanımı Ümmü’l-Fadl’ın kız kardeşidir.
Kız kardeşlerinden biri işte Esma, Cafer’in eşidir.
Bir diğeri Zeynep bint Hüzeyme,
malum, Hane-i Rasûl’de vefat etmiştir.
Annesi Hind kadar asil damatlara sahip
bir kadın yoktur dünyada…
Her kızı, girdiği yuvayı bahtiyar kılmada.
Bir damadımız da sen olsan…
Meymune bint Haris’i nikâhlayıp
akrabalığımızı daha da yakınlaştırsan.
Tebessümle uygun görüldüğü bildirilir.
Kuş gibi uçulup Meymune’ye haber verilir.
O, bağlardan azade, İslam’a sevdalı
Gönlü Allah’a açık dünyaya kapalı.
Muştu ona deve üzerindeyken ulaşır.
Meymune sevinçle kendini adar,
“Deve de üzerindeki de Rasûlullah’ındır.”
Mekke daraldı… Çember daraldı…
Üç günlük süre zaten kısaydı.
Ey Kureyş, ey Mekke halkı!
Yemeğe buyurun. Sizden bir hanımla düğünümüz var.
Üç günlük dünyada nedir aramızdaki bu duvar?
İstemediler. Yakınlaşmaktan çekindiler.
Yaklaşanı sezip hakikati gizlediler.
Çok uzak değil, Serif’te düğün için duruldu.
Meymune’nin kabri olacak mekânda, yuvası kuruldu.
O, Validelerimiz arasına katıldı
Şeref tâcına “Ezvâc-ı Tahirattan” yazıldı.
İbn Abbas’ın teyzesi,
Borç para ile köle azad edermişsin.
Bu kadar borç niye, diyenlere
Bu işlere girişenlerin iyi niyetle
Borçlarını Allah öder, dermişsin.
…
Şeb-i Arus…
Bir hac dönüşü. İhramını çıkarmışken yeni.
Ölüm Meleği gelmişti hani.
Yuvanın kurulduğu yer, ahirete açılan kapı oldu.
Kendini tümüyle hibe edişin,
Sonraki nesillere ibret oldu.
Son hanım idin. Yok senden ötesi.
İsminiz, nesebiniz hele iffetiniz besbelli.
O’na dil uzatanlar bilsinler ki dilleri kirli.
Kalplerindeki niyet, katmerli.
Mekânınız cennet olsun. Salât, selam
O’nun yüce âl ve ashabına olsun.
O’nunla şereflendiniz, O’nunla şereflendi kâinât.
Üzerinize olsun tahıyyât, tayyıbât ve salevât.