İmam-ı Zehebî
(Ünlü Hadis, Rical ve Tarih Âlimi)
ŞEMSEDDÎN EBÛ ABDULLAH MUHAMMED b. AHMED b. OSMAN b. KAYMAZ EZ-ZEHEBÎ
Hayatı: Zehebî eleştirel düşünceye sahip ilk Müslüman bilginler arasında yer alır. Ünlü bir tarihçi ve hadis âlimidir. Zehebî, hicri 673 miladi 1274 yılının Rabiü'levvel ayında, Şam’da dünyaya gelmiştir ve aslen Diyarbakırlıdır. Ailesi bugün Silvan olarak bildiğimiz Meyyafarikin şehrinde oturmuş Türkmen bir ailedir. Büyük dedesi Kaymaz hicri 661’de, 109 yaşında iken Silvan’da vefat etmiştir. Babası Şihabüddin Ahmed Hicri 641 de Şam'da dünyaya gelmiş ve yine orada 697 yılında, genç yaşta vefat etmiştir. “Zehebî” lakabı babasına aittir. Sarraflıkla meşgul olduğu için “Zehebî” denilmiştir. Babası bu meslekte köle azad edecek kadar zenginleşmiştir. Kendisine önceleri “İbni’z-Zehebî” denilmiştir. Daha sonraları baba mesleğini devam ettirmesinden dolayı “ibn” kelimesi kaldırılıp sadece “Zehebî” diye anılmıştır.
Zehebî değişik görevler de yapmıştır. Dımaşk ovasındaki Kefrbatna köyünde 703-718/1303-1318 yıllarında hatiplik yaptı. Eserlerinin birçoğunu bu sırada yazdı. Dımaşk medreselerinden birinde müderris oldu. Beş yerde hadis müderrisliği yaptı. 742/1341 yılında el-Mizzî ölünce onun yerine Dârülhadis el-Eşrefiyye müderrisi olmak istediyse de, Hanbelîlere olan temayülü dolayısıyla, vakıf şartlarına uymadığı için bu göreve getirilmedi. Tâceddin es-Sübkî bu göreve tayin edildi. 743/1342 yılında gözleri görmez oldu. Buna rağmen ders vermeye ve eser yazmaya devam etti. 3 Zilhicce 748 Pazar (4 Şubat 1348) günü Şam'da 74 yaşında vefat etmiştir.
Yetiştiği Çevre: Zehebî ilim ile temerküz etmiş bir ailede dünya gelmiştir. Başta babası olmak üzere halası, dayısı, eniştesi âlim kişilerdir. Dönemin icazet sahibi âlimeIerinden öz halası ve aynı zamanda sütannesi olan Sittü'l Ehl bint. Osman’dan nakillerde bulunmuştur. Dayısı Ali b. Sincer b. Abdillah el-Mevsilî yine âlim bir zat olup kendisinden de okumuştur. Bir başka aile üyesi halası Fatıma'nın eşi Ahmed b. Abdi'l-Ganî de devrin hadis âlimlerinden olup “İbni Haristanî” diye tanınırdı.
Zehebî sahip olduğu maddî imkânları çocuklarının tahsiline kullanmıştır. Kızı, Emetü'l Aziz, büyük oğlu Ebû’d-Derdâ Abdullah ve küçük oğlu Şihabüddin Ebû Hureyre Abdurrahman da o devrin ileri gelen âlimleri olarak bilinirdi. Kızı, Emetü'l-Aziz’den torunu olan Abdü'l Kadir ise iyi bir âlim olup dedesi Zehebî’den bizzat “Tarihü'l İslam” kitabının rivayet icazetini almıştır.
Tahsili: Zehebî, tahsiline Dımaşk'ta başladı. İlk hocası babasıdır. Uzun bir tahsil hayatı geçirmiştir. Medrese hayatı daha çocuk yaşta başlamıştır. Babasından sonra ilk hocası Büsbüs lakabıyla bilinen Halepli Alâeddin Ali b. Muhammed’dir. Dört yıl bu zatın derslerine devam etmiştir. Yine Mes’ud b. Abdillah es-Salihî'ye gidip Kur'an’ı yirmi kadar hatimle ikmal ettiğini, bu hocanın küçük çocuklara çok merhametli davranıp gayet iyi ahlak verdiğini anlatır.
Kur’an ilimleri, hadis, fıkıh, tarih okudu. Daha sonra eğitimini tamamlamak için Ba’lebek, Hıms, Hama, Trablus, Maarrat el-Numan, Busra, Nablus, Remle, Kudüs, Tebük şehirlerini dolaştı. 695/1296 yılında Mısır'a gitti. Kahire ve İskenderiye'de çeşitli âlimlerden okudu. 698/1299 yılında, babasının vefatından sonra, hacca gitti. Mekke, Medine'de çeşitli âlimlerden okudu. 700/1300 yılı civarından itibaren hadis tarihi, nahiv, tarihle uğraştı.
Zehebî ilim yolcuğunda hız kesmeden devam etmiştir. Yaklaşık bin kırk hocadan ders okumuştur. Bunlar içerisinde devrin en önemli, kıraat, hadis ve tarih âlimleri yer almaktadır. Burada daha çok kıraat ilminde öne çıkan Cemalüddin Ebî İshak İbrahim b. Dâvûd el-Askalanî, Şeyh Mecdüddîn Ebî Bekr, Muvaffakuddin b. Mansur, Şeyh Ömer b. el-Kavvas’dır. Fakat kendisinin yetişmesinde etkisi daha fazla olan âlimler vardır ki, bunlar;
1- Cemalüddin Ebû'l-Haccac Yusuf b. Abdirrahman el-Mizzî (654-742). Bu zat İbni Kesir'in kayınpederidir.
2- Takıyyüddin Ebû'l Abbas Ahmed b. Abdü'l Halim İbni Teymiyye (661-728).
3- Alemüddin Ebû Muhammed Kasım b. Muhammed el-Birzalî (665-739).
4- İbn Dakîkul’îd (625-702) ’dir .
Hakkında Söylenenler: Talebelerinin en meşhurlarından biri olan Zerkeşî onu şöyle anlatıyor: “Tam zahidliği, başkalarını nefsine tercihi, hayra ilk koşan olması, geleceğe rağbet etmekle birlikte hayatını Peygamber’in hadisleri, uğruna feda etmesi ona başka haslet aratmaz.”
İbni Hacer el-Askalanî onun ilmine hep hayranlık duymuş ve "Zemzemi ne niyetle içersen o olur." hadisine dayanarak zemzemi içip kendisini Zehebî gibi bir ilim sahibi yapması için Allah'a dua etmiştir. O’nun hakkında kendisine sorulunca: “O öyle bir âlimdir ki, kıyamet günü Peygamberimizin yanına oturtulup kendisine hadi şu insanlara bak da hükmünü ver dense Zehebî oradakilerin yüzlerine bakarak kimin yalancı kimin sika olduğunu ayırabilirdi.” demiştir.
İlmî Kişiliği: Zehebî üç ilim dalında maruf ve otorite sayılan bir kişiliktir. Bunlar Kıraat, Hadis ve Tarih’tir. Kıraat ilminde daha öğrenci iken 691 yılında tecvid ilmine dair “el-Mukaddime” adlı eseri Muhammed b. Cevher’den nakille yazmıştır. Hadis ilmine on sekiz yaşlarında iken yönelmiş, bütün ömrünü, bütün vakitlerini hadise tahsis etmişti. O, hadisin bir kısım dallarında ilerleyip diğerlerini ihmal etmemiştir. Aksine hadisin her sahasında otorite olmuştur. Zehebi’nin en güçlü ve meşhur olduğu ilmî yönü ise tarihçiliğidir.
Tarihçiliği ve Metodu: Tarihçiliği kendinden önce yaşayan İbni İshak, Taberî, İbni Sa'd, Halife b. Hayyât, Vakidî, Mes’udî, Ebû Nüaym, Hatib, İbni Esîr ve Birzalî'den daha değişiktir. Zira bunlarda tarih kritiği Zehebî’ninki kadar ciddi kriterlere dayanmaz. Bunlar bu hususta Siyer ve tarih yazarlarının rivayetlerini esas aldıklarından bu konuda öncülük etmiş olan zevatın eserlerini tenkide bile tabi tutmadan almışlardır. Zehebî ise bütün ömrünü verdiği hadis metodolojisi ve Kur’an’ın tarih seyrini ve veriş prensiplerini tarih-i nakletmede esas almış böylece öncekilerin naklettiği pek çok habere bu kritikle yaklaşınca bunların çoğunun yalan ya da zayıf olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bunları “Tarihü'l-İsIam” adlı eserinde görmek mümkündür.
Bugün modern tarih yazarlarının hiç kullanmadığı hadis usulünü Zehebî tarihinde metot olarak alır. Geniş bir tefsir ve hadis bilgisi, müthiş bir zekâ birleşimi ile tarihi hadiseleri, kendinden önceki bilginlerin eserlerini incelerken son derece dikkatlidir.
Te’siri ve Talebeleri: İslam dünyasını sürekli olarak tesiri altında tutan ve kıyamete kadar da tutacak olan bazı âlimler ve ilim dalları vardır. Bu manada Zehebî için yaşadığı dönem ve İslamî ilimlerin inkişafı noktasında bulunduğu yer önemlidir. İslam âleminin geçirdiği badireler sonrası yeni bir yapılanma dönemi oluşmuştur. Bu dönemin başlamasında İmam Zehebî’nin hatırı sayılır bir katkısı olmuştur. Özellikle Kur’an, Hadis ve İslam Tarihçiliğindeki metot ve yaklaşımlar kendisini otorite yapmıştır. Kendisi, sonra gelen ilim yolcuları tarafından dikkate alınmıştır. Özellikle İslam Tarihindeki önemli olaylara rivayetlerdeki farklılıklardan dolayı metot olarak yaklaşımı calibi dikkattir. Konu için “Tarihü’l-İslam” adlı eserini Türkçeye tercüme eden Muzaffer Can’ın değerlendirmesi açıklık kazandırır:
“Bugün modern tarih yazarlarının hiç kullanmadığı hadis usulünü Zehebî Tarihinde metod olarak alır. Geniş bir tefsir ve hadis bilgisi, müthiş bir zekâ birleşimi ile tarihi hadiseleri, kendinden önceki bilginlerin eserlerini incelerken son derece dikkatlidir. Mesela İbni İshak tarafından nakledilen ve İbni Hişam tarafından da aynen kopya edilerek alınan Miraçla ilgili Hz. Aişe (r.a.) ile Muaviye (r.a.)'in "Miraç hadisesinin bedenle değil ruhla olduğu" nakillerini zayıflığı sebebiyle kitabına almaz. Oysa İbni Cerir-i Taberî dâhil, sonra gelenlerin hemen ekserisi bu haberi esas alırlar. Bu yüzden Miraç ile ilgili kitap ya da makale yazan herkes bu asılsız habere binaen bir sürü tartışmaya girip, "yok şöyle idi, yok böyle idi, şu kastedilmişti", diye bir sürü söz sarfına mecbur kalmıştır.”
Tesiri günümüze kadar devam eden Zehebî’nin bizzat rahle-i tedrisinde bulunanlar arasında Subkî, Birzalî, El Alaî, İbni Kesîr, İbni Receb, İbni Rafi' yer alır. Adı geçen bu âlimlerin her biri asırlarca İslam dünyasının en benam âlimi olma şerefine ermişlerdir.
Eserleri: Zehebî tarih ve hadis ilimlerinde İslâm tarihinde yetişen en ünlü âlimlerdendir. Bilhassa tarih ve biyografi sahalarında çok sayıda eser yazmıştır. Eserlerinin sayısı 235 civarındadır. Ancak bu eserlerinin içinde 148'i Tarih konularındadır. Bu, 148 tarih kitabından üçte bir kadarı tarih konusunda orijinal te'lif, üçte biri biyografi, üçte biri muhtasar ve seçmelerdir. Tarih konusundaki eserleri daha çok biyografi ağırlıklıdır.
Tarih ve Tabakâta Dair Olanlar:
1.Tarihü’l-İslam: 700/1300 yılına kadar gelen genel bir İslam Tarihidir. Tabakalara, tabakalar yıllara göre ayrılmıştır. Biyografi ağırlıktır. Her tabakanın sonunda vefeyâtı tafsilatlı olarak verir. 700-714/1300-1314 yılları arasında te'lif edilmiştir. Müellif, zamanımıza ulaşmayan bazı önemli kaynaklardan faydalanmış, zamanına ait olayları kaynak vermeden yazmıştır. 10 cilt halinde te'lif edilmiştir. Faydalandığı kaynakları verir. Kitabın tamamı zamanımıza gelmiştir. Bu nüshalara ait ciltlerden bazıları kendi hattıyla, bazıları talebesi el-Safedî'nin hattıyladır.
Kitabı neşretmek için önce Dımaşk'ta Mektebet el-Kudsî teşebbüs etmiş, 1947 yılına kadar ilk yedi cildini çıkarmıştır. İkinci defa Abdülhâdî Ebû Şükayra teşebbüs etmiş, 1973 yılında bu neşir de kesilmiştir. Hüsâmeddin el-Kudsi de eserin V. cildini 1954 yılında Kahire'de yayımlamıştır. Siyer ve meğazî kısımları Hüsâmeddin el-Kudsî ve M. Abdülhadi Şaîre tarafından 1974, 1975 yıllarında Kahire'de yayımlanmıştır. Nihayet, Ömer Abdüsselâm el-Tedmürî 1987 yılında Beyrut'ta Târih el-İslâm’ı baştan itibaren yayımlamaya başlamıştır. Tamamlanmak üzeredir. Zehebî bu eserine bir de 740/1339 yılına kadar gelen zeyl yazmıştır. Tarih el-İslam Türkçeye Muzaffer Can tarafından Tahkîk ve Ta’lik’i yapılarak (1991) tercüme edilmiş, Cantaş yayınları tarafından (1-6, 1994-İstanbul) neşredilmiştir. Eserin 1-2. ciltleri Siyer, 3-4. ciltlerde Megazi, 5-6. ciltlerde ise Hulefa-i Raşidin dönemi anlatılmaktadır.
2. Siyeru A’lâmü’n-Nübelâ: Büyük bir biyografi kitabıdır. Yirmişer yıllık tabakalara göre tertip edilmiştir. Eserin birinci ve ikinci ciltleri olan es-Sîret en-Nebeviyye ve Hülefa el-Râşidin devri tarihini yeniden kaleme almamış, bu konuda Târihü’l-İslâm'a başvurmalarını tavsiye etmiştir. Kitap son derece dikkat ve tahkikle kaleme alınmıştır. Zamanımıza ulaşmış, önce ilk üç cildi Salâhaddin el-Müneccid, İbrahim el-Ebyârî, Es'ad Talas taraflarından 1956-1957 yıllarında Kahire’de neşredilmiştir. Sonra, Beyrut'ta er-Risâle müessesesi işi yeniden ele almış, 1981-1983 yılları arasında Şu'ayb el Arnavud-Huseyn el-Esed'in tahkikleriyle 24 cilt halinde kitabın tamamını basmıştır. Son cilt indekslerden meydana gelir.
3. el-İber fi Haberi Men Ğaber: Târihü’l-İslâm’ın muhtasarıdır. 700/1300 yılına kadar gelir. Bu esere 740/1339 yılına kadar gelen bir de zeyl yazmıştır. Kitap zamanımıza gelmiş, Salâhaddin el-Müneccid-Fuad Seyyid taraflarından 1960-1966 yıllarında 5 cilt halinde Kuveyt’te; Ebû Hacar M. Zağbul tarafından zeyliyle beraber 1985, 1989 yıllarında Beyrut'ta yayınlanmıştır. Zeylini ise M. Reşad Abdüllatif 1970 yılında Kuveyt'te neşretmiştir.
4. Düvelü’l-İslâm: 731/1331 yılına kadar gelen bir İslâm devletleri tarihidir. Târihü’l-İslam’ın muhtasarı durumundadır. Zamanımıza gelmiş, Haydarabad'da 1364-1365yılları arasında basılmıştır. Daha sonra, Fehim Muhammed Şeltut 1972-1974 yılında Kahire'de tenkitli bir neşrini yapmıştır.
Hadis ve Kıraate Dair Olanlar:
1. Tezkiret el-Huffâz,
2. Tecrîdü Esma es-Sahabe,
3. ez-Zuafâ ve'l-Metrûkûn,
4. Tabakât el-Kurrâ,
5. Tezkiret el-Huffâz,
6. Mizan el-İtidâl fi Nakd el-Ricâl,
7. el-Müktenâfi Serd el-Künâ,
8. Kitab el-Müştebih fi Esmâ el-Ricâl,
9. Mu'cem eş-Şüyûh,
10. Tehzîb et-Tehzîb,
11. el-Kâşif fi Esma' er-Ricâl,
12. el-Muhtasar el-Muhtâc İleyh min Târih İbn el-Dübeysî.
Müellifin bunlar dışında birçok eseri günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlar çeşitli ilim dallarına ait tabakât eserleridir.
1-Ahbâr el-Nahviyyîn,
2-el-İ'lâm bi Vefeyât el-A'lâm,
3-Ehl el-mi'e fe sâ'ıden,
4-Zikru men İştehera bi Künyetihî min el-A'lâm,
5-Ma'rifet et-Tâbiîn, el-Muğnî fi'l-Zuafâ ve'l-Metrûkîn