Ebû’l-Fazl İyâz b. Mûsâ b. İyâz el-Yahsubî (ö. 544/1149) Mâlikî kadısı; hadis, fıkıh ve dil âlimi.
Hayatı: “Ebû’l-Fadl” lakabıyla meşhur olan Kâdi İyâz[1], 476 yılında Sebte’de (Ceuta) dünyaya geldi. Memleketi Sebte önemli bir ilim merkezi idi. Dedesi Yahsub b. Mâlik, İmam Mâlik’in atalarından Zû Asbah el-Hâris’in kardeşidir. 9 Cemâziyelâhir 544′te (14 Ekim 1149) Merakeş’te vefat etti[2] ve Bâbüîlân’a defnedildi.[3]
Tahsili: Kâdî İyâz çeşitli âlimlerden temel dinî eserler okudu. Bunun yanında dönemin ünlü âlimlerinden muhaddis Ebû Ali Hüseyin b. Muhammed el-Ceyyanî el-Gassanî ( 498/ll05); Filozof İbn Rüşd’ün dedesi olan Kâdî Ebû’l-Velid Muhammed b. Ahmed İbn Rüşd (520/1 126); Kâdî Ebû Ali Hüseyin b. Muhammed es-Sedefî (514/1 120); tefsir, hadis ve fıkıh konularında kıymetli eserleri olan İbnü’lArabî (543/1148), Ebû Bekir Muhammed b. Davud İbn Atiyye gibi önemli şahsiyetlerden ilim tahsil etti. Ayrıca hocalarına tahsis ettiği el-Gunye adlı eserinde yüz kadar âlimden ders aldığı kaydı vardır.[4]
Görevleri: İlimde belirli bir seviyeye gelen Kâdi İyâz, 38 yaşındayken Sebte Kadılığı görevine tayin edildi.[5] Sebte’ye çeşitli alanlarda hizmet ederek şehrin gelişmesini sağladı. Daha sonra Gırnata kadılığına tayin edildi. Tekrar Sebte kadılığına döndü. Ancak çeşitli dönemlerde kadılık görevlerinden alındı ve sürgüne gönderildi. Marekeşte ikamete mecbur tutuldu. Burada bulunduğu sırada hastalanarak hayatını kaybetti.[6]
Talebeleri: Başta oğlu Dâniye (Denia) Kadısı Ebû Abdullah Muhammed olmak üzere Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed el-Aşîrî, İbnü’l-Kusayr Abdurrahman b. Ahmed el-Girnâtî, İbn Hayr, İbn Beşküvâl, İbn Zerkün Muhammed b. Saîd el-Ensârî, İbn Mada ve İbn Melcûm Abdurrahman b. Îsâ el-Ezdî onun talebeleri arasında yer almıştır.[7]
İlmî Kişiliği: Ömer Nasuhi Bilmen “Pek parlak bir fikre, bir fakahate malik bir zat” olarak kendisini tanımlıyor. Ayrıca “hadis, usul, fıkıh ilimlerinde arabiyyatta imam idi”[8]der. Bid’at ve hurafeden uzak inancı, zâhidâne yaşayışı, İslâmî konulardaki tavizsiz tutumu ve talebelerine karşı mütevazı kişiliğiyle tanınan Kâdî İyâz zekâsı, etkileyici konuşması, hazır cevaplığı yanında Mağrib hattını güzel yazması gibi özellikleriyle de anılmaktadır.[9]
Hakkında Söylenenler: Hocası Ebû Abdullah Muhammed b. Ali et-Tağlibî, onun ölümüyle Mağrib’de yerini tutacak birini bırakmadan gittiğini belirtmiş, Zehebî de döneminde Sebte’de Kâdî İyâz’dan daha çok eser veren bir âlimin bulunmadığını ifade etmiştir.[10]
Siyerciliği: Kâdî İyaz’ın siyerciliğini Şifa-i Şerif’in İslam dünyasında ve Müslümanların dinî hayatında işgal ettiği etkide görmek gerekir. Yazıldığı tarihten itibaren günümüze kadar hem devlet ricalî hem de ilim ehli tarafından baş tacı edilmesinin sebebini kendisinin Hz. Peygamber’e karşı sonsuz sevgisinde ve ihlâsında aramak gerekir. Herhalde Kadî İyaz, bu hâli ile salt bir siyercilik yapmamıştır. Gerçek peygamber sevgisini, itaati ve kitabın yazılış amacında belirtilen hususiyetleri ele alarak siyerciliğe farklı bir yaklaşımda bulunmuştur. “Bazıları Kâdî İyaz’dan; Rasûlullah’ın (s.a.s) değerini, O’na karşı beslenmesi gereken tazim duygularının neler olduğunu, bu büyük görevi yerine getirmeyen veya O’na dil uzatanların dini hükmünün ne olacağını… belirten bir eser yazmasını ısrarla isterler. Ardı arkası kesilmeyen bu istekler karşısında, çok zor bir iş olmasına rağmen böyle bir kitap telifine karar verir ve buna başlar. Bu konuda yazılmış önceki eserlerden de istifade ederek bu kıymetli eseri ortaya çıkarır.”[11]
Eserleri: Kâdî İyaz’ın Muhtelif ilimlere dair musannefatı (telifatı) vardır. “Kitabüşşifa bita’rifi hukuki’lmustafa” adındaki mübarek eseri meşhurdur.[12]
1. eş-Şifâ bi-(fi) Ta’rîfi Hukûki (fi Şerefi)’l-Mustafa:[13] Dört bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde Hz. Peygamber’e gerekli saygının gösterilebilmesi için onun maddî ve manevî güzellikleri, Allah katındaki üstün yeri ve mucizeleri ele alınmakta; ikinci bölümde ona inanıp itaat etmenin, onu bütün gönlüyle sevmenin, kendisine salâtü selâm getirmenin gereği vurgulanmaktadır. Kitabın asıl konusunun üçüncü bölümde ele alındığını, ilk iki bölümün buna giriş niteliği taşıdığını söyleyen müellif, burada Rasûl-i Ekrem’de bulunabilecek ve kesinlikle bulunmayacak hususları, Allah Teâlâ’nın onu günahlardan ve kötülüklerden koruduğu gerçeğini ve insan olması itibariyle yaptığı şeyleri anlatmaktadır. Dördüncü bölümde Rasûlullah’a dil uzatanlara uygulanacak hükümler incelenmektedir. Her konuya âyetlerle ve müfessirlerin bu âyetlerle ilgili açıklamalarıyla başlanmakta, ardından gelen hadislerde ilk hadis senediyle, diğerleri senedsiz olarak verilmekte ve zaman zaman âlimlerin meseleye dair görüşleri nakledilmektedir.
İslâm Dünyasındaki Yeri: eş-Şifâ yazıldığı tarihten itibaren İslâm dünyasında büyük ilgi görmüş; üzerinde şerh, haşiye, ihtisar ve tercüme şeklinde pek çok çalışma yapılmış; medreselerde öğrencilere, camilerde halka okutulmuştur. Özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde düşman tehlikesine ve hastalıklara karşı okunması gelenek hâlini almış, Muhammed b. Ca’fer el-Kettânî’nin belirttiğine göre amansız hastalıklardan ve âfetlerden korunmak için evlerde eş-Şifâ bulundurulmuştur. Bu âdetin diğer İslâm ülkelerinde de mevcut olup meselâ Sultan Abdülhamid’in sürgünde bulunduğu günlerde Çanakkale savaşlarında zafer kazanılması için eş-Şifâokuduğu kaydedilmektedir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki pek çok belgede kaydedildiği üzere Osmanlı ülkesinde Şifâ-i Şerif adıyla bilinen esere hem devlet hem halk tarafından büyük ilgi gösterilmiş, Şifâhan(Şifâ-i Şerif mukarriri) adıyla müderrisler tayin edilmiş, ayrıca devletin ve vakıfların desteğiyle “asâkir-i şâhâne’nin ve donanma-yı hümâyun”un selâmeti için Ravza-i Mutahhara başta olmak üzere Bâb-ı Seraskerî, Bâb-ı Fetva, Fâtih Camii, Kastamonu Nasrullah Paşa Camii, Tarsus Nur Camii gibi pek çok camide Şifâ-i Şerifokunup hatimler yapılmıştır.[14]
Şerhleri: eş-Şifâ üzerine yazılan pek çok şerhten günümüze ulaşanların bir kısmı şunlardır: 1. Abdullah b. Ahmed et-Ticânî, el-Vefâ fî Şerhi bi-Beyâni Fevâidi’ş-Şifâ; 2. Tâceddin el-Yemenî, el-İktifâ fî Şerhi Elfâzi’ş-Şifâ; 3. İbn Merzûk el-Hatîb, Şerhu’ş-Şifâ; 4. Sıbt İbnü’l-Acemî, el-Muktefâ (el-İktifa) fi (şerhi /zabtı) Elfâzi’ş-Şifâ li’l-Kâdî İyâz; 5. Nûreddin Ali b. Muhammed b. Akbars, Fethu’s-Safâ li-Şerhi Mekânı Elfâzi’ş-Şifâ; 6. Ebrekân diye anılan Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan b. Mahlûf er-Râşidî et-Tilimsânî, Gunyetü (Buğyetü) Ehli’s-Safâ fi Şerhi’ş-Şifâ; 7. Şümünnî, Müzîlü’l-Hafâ an (alâ) Elfâzi’ş-Şifâ. (eş-Şifâ’nın oldukça muhtasar bir haşiyesidir.); 8. Abdullah b. Ahmed b. Saîd ez-Zemmûrî, Îzâhu’l-Lebs ve’l-Hafâ an Elfâzi’ş-Şifâ; 9. Ebû Abdullah Muhammed b. Ali el-Hasenî et-Tilimsânî, el-Menhelü’l-Asfâ fi Şerhi mâ Temessü’l-Hâcetü ileyhi min Elfâzi’ş-Şifâ; 10. Şemseddin Muhammed b. Muhammed ed-Delecî el-Osmânî, el-Istıfâ li-Beyâni Me’âni’ş-Şifâ; 11. Ali el-Kârî, Şerhu’ş-Şifâ fi Huküki’l-Mustafâ (Refu’l-hafâ an Zâti’ş-Şifâ); 12. Ömer b. Abdülvehhâb el-Urzî el-Halebî, Fethu’l-Ğaffâr bimâ Ekremallâhu bihî Nebiyyehü’l-Muhtâr; 13. Şehâbeddin el-Hafâcî, Nesîmü’r-Riyâz fi Şerhi Şifâi’l-Kâdî İyâz; 14. Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed el-Fâsî el-Hureyşî, Fethu’l-Feyyâz fî Şerhi’ş-Şifâ li’l-Kâdî İyâz. 15.İdvî, el-Mededü’l-Feyyâz bi-Nûri’ş-Şifâ li’l-Kâdî İyâz; 16. Ebû İshak İbrahim b. Muhammed et-Tâdilî, Şerhu’ş-Şifa[15]
Türkçe Tercümeleri: 1. Hanîf İbrahim Efendi, Hulâsatü’l-Vefâ fî Şerhi’ş-Şifâ; 2. Bursalı Abdurrahman Darîr, Tercüme-i Şifâ-i Şerîf; 3. Şeyhülislâm Ebû İshakzâde İshak Efendi, el-İstişfâ fî Tercemeti’ş-Şifâ; 4. Müderris Seyyid Muhammed Lübbî, Tercemetü’ş-Şifâ fî Şemaili Sahibi’l-Istıfâ; 5. Tâlib Hocazâde İshak Necib Karsî, Tercüme-i Şifâ-i Şerîf; 6. Köprülülü Ali Rıza Doksenyedi, Açıklamalı Şifâi Şerîf Tercemesi (Eskişehir, İstanbul 1946-1949); 6. Naim Erdoğan, Hüseyin S. Erdoğan, Şifa-i Şerif Şerhi, İstanbul 1977; 7. Suat Cebeci, Şifa-i Şerif Şerhi, Ankara 1992; 8. M.Yaşar Kandemir, Şifa-i Şerif Şerhi, İstanbul 2012; 9. Halil İbrahim Sunar, Şifa-i Şerif Şerhi, İstanbul 2012 10. Ayrıca bu kıymetli eseri, Âişe Abdurrahman (Aisha Abdarrahman) Bewley, eş-Şifâ’yı Muhammad Messenger of Allah (Ash-Shifa of Qadi ‘lyad) adıyla İngilizceye tercüme etmiştir (Grenada, Spain 1991). Bu eserlerin yanında birçok muhtasarı da bulunmaktadır.
2. Meşâriku’l-Envâr alâ Sıhâhi’l-Âsâr: Buhârî ve Müslim’in el-Câmui’s-Sahih’leri ile Mâlik’in el-Muvatta’sında geçen garîb kelimeleri açıklamak ve hatalı yazılan kelimeleri düzeltmek maksadıyla alfabetik olarak düzenlenen eser, Kâdî İyâz’ın hadis ilmindeki otoritesinin bir göstergesi sayılabilir.
3. el-İlmâ’ ilâ Marifeti Usûli’r-Rivâye ve Takyîdi’s-Semâ: İbnü’s-Salâh’ın kaynakları arasında yer alan eser, Seyyid Ahmed Sakr tarafından yayımlanmıştır.
4. İkmâlü’l-Mu’lim bi-Fevâ’d (fî şerhi Sahîh)i Müslim: Mâzerî’nin, Sahîhi-i Müslim’in ilk şerhi olanel-Mu’lîm adlı eserindeki bazı eksikliklerin tamamlanması ve bazı hataların düzeltilmesi amacıyla ona zeyil mahiyetinde yazılan bir eserdir.
5. Buğyetü’r-Râ’id fîmâ fî (limâ Tazammenehû) Hadîsi Ümmi Zer mine’l-Fevâ’id: Ümmü Zer hadisinde geçen garîb kelimeleri açıklamak amacıyla kaleme alınan eser, İbn Hacer el-Askalânî’ye göre bu konuda yazılanların en genişi ve en derli toplu olanıdır.
6. el-Ğunye: Fihristü Şüyûhi’l-Kadî İyâz: Kâdî İyâz’ın hocalarından 100 kadarının biyografisinin yer aldığı eser, Muhammed b. Abdülkerîm (Tunus 1979) ve Mahir Züheyr Cerrar (Beyrut 1402/ 1982) tarafından neşredilmiştir.[16]
[1] Akif Köten, Kâdî İyaz, Hayatı, Eserleri ve eş-Şifa’sının Özellikleri, Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, s.269-278, sayı 7, c. 7, 1998.
[2] Seydişehrî Mahmud Esad, Tarihi Dini İslam-Medhal, s.14.
[3] M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 24, s.116.
[4] Bkz. el-Makkari, el-Makkarî, Şihabuddin Ahmed b. Muhammed, Ezhâru’r-Riyad fî Ahbâri Kâdî İyâd, III, 59; İbn Hallikan, Vefeyatu’l-A’yan (Beyrut 1397/1977), III, 485.
[5] Akif Köten, a.g.e, s.269-278, sayı 7, c. 7, 1998.
[6] M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 24, s.116.
[7] M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 24, s.116.
[8] Ömer Nasuhi Bilmen, “Hukûki İslâmiyye ve Istılahatı Fıkhiyye” Kamusu, c. 1, s. 422.
[9] M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 24, s.116.
[10] M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 24, s.116.
[11] Akif Köten, a.g.e, s.269-278, sayı 7, c. 7, 1998.
[12] Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e, c. 1, s. 422.
[13] Bu kıymetli eser ve Kâdî İyaz üzerine yurtiçi ve yurtdışında yapılmış akademik çalışmalar vardır. Bkz. M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 39, s.134. Bunlardan bazıları da şunlardır: Murat Gökalp, Kâdî İyâz ve Şifâ Adlı Eserinde Peygamber Tasavvuru, Doktora tezi Ankara ÜSBE, 2005; Murat Gökalp, Şifa-i Şerif Literatürü, İstem Dergisi Yıl.7, Sayı.14-2009 s.353-370; Akif Köten, Kâdî İyaz, Hayatı, Eserleri ve eş-Şifa’sının Özellikleri, Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 7, sayı 7-1998, s.269-278; Recep Dikici, Kadî İyaz’ın Hz. Peygamber’i Medhettiği Kasidesi, Diyanet İlmi Dergi, Temmuz-Ağustos-Eylül 1992, c.28, Sayı 3; Kadî İyaz, Kur’an-ı Kerim’in İcazı (Terc. Bekir Topaloğlu), İslam Düşüncesi Üzerine Makaleler, Editör: Sönmez Kutlu, Ankara 2011, s.417-438.
[14] Şifa-i Şerif okumaları ve dersleri uzun zamandan beri ve hâlihazırda olmak üzere değişik camilerde devam etmektedir. Günümüz âlimlerinden M. Emin Saraç Hocamız uzun yıllardır Fatih Camii’nde; elan ise M.Yaşar Kandemir Hocamız Eyüp Sultan Camii’nde şifa derslerini Pazar günleri devam ettirmektedir. Ayrıca çeşitli camilerde de okumaların yapıldığı bilinmektedir.
[15] M.Yaşar Kandemir, DİA, c. 39, s.135-137.
[16] Kâdî İyaz ve eserleri hakkında Bkz. M. Yaşar Kandemir, DİA, c. 24-39.
Yorumlar
Bilgi alma
Kübra Yaşar tarafından Sa, 05/26/2015 - 11:55 tarihinde gönderildiYeni yorum ekle