Ey mihr-i lâ-yezâlin mehtâb-ı müstenîri
Ey yok olmayan sevginin parlak mehtabı!
Envâr-ı kibriyâya sensin yegâne mazhar.
Allah’ın nurlarına nail olan yegâne kişi sensin.
Zâtınla zât-ı akdes olmuşdu zarf u mazruf
Kalp ve ruh senin sayende en kutsal cevher oldu.
Dillerde ism-i pâkin Allah ile beraber
Mübarek ismin Allah ile beraber tüm dillerdedir.
Sensin nebî-i ümmî ârif kemâl-i Hakkı
Hakk’ın kemaline vakıf ümmî bir nebisin sen.
Ârif kemâl-i zâtın yalnız Hudâ-yı enver
Ârif ve kemâl zatın pek nurlu bir hidayet rehberidir.
Mir'ât-i Hakk-nümâsın tevhîd ile mücellâ
Hakk’ı gösteren tevhîd ile cilalı bir aynasın
Kim anda hüsn-i mutlak nûrunla cilve eyler
Ki sınırsız güzelliğe sahip olan Allah, senin nurunla onda görünür.
Uşşâk-ı zârı varken bî-hâd o Kibriyânın
Aşkından perişan olan sınırsız âşığı varken Mevlâ’nın
Ma'şûk-ı münferidsin Mevlâye ey Peygamber
Mevlâ yalnız sana âşık ey Peygamber!
Asr-ı sa'âdetinde gelmek nasîb olaydı
Saadet asrında gelmek nasip olsaydı
Görmüş olurdu billâh, Allah'ı görmeyenler
Yemin olsun ki Allah’ı görmeyenler sende O’nu görmüş gibi olurdu.
Hakk'ın yanında mehtâb sönmüş çerâğa benzer
Yüce Allah’ın yanında ay, sönmüş bir kandile benzer.
Leylâ misâli hûbân pâyinde zıll-i kemter
Leyla misali güzeller ayağında değersiz birer gölgedir.
Ey yâr, kâ'inâta şâmil füyûz-ı sevdâ
Ey sevgili, kâinatı kaplayan bereketli bir sevda
Aşkınla müncelîdir bizzât İlâh-ı ekber
Yüce Allah senin aşkın sayesinde zatıyla görünür.
Bin yıl çalışsa âbid, ma'bûduna erişmez
Çokça ibadet eden kimseler bin yıl uğraşsalar da ibadet edilene erişemezler.
Vuslat-serâ-yı Hakk'a aşkın yegâne rehber
Aşkın, Hakk’a kavuşmak için yegâne rehberdir.
Encümle mâh gökde bir levha-i muallâ
Yıldız ile ay gökte yüce bir manzaradır.
Kim haccetü'l-vedâ'ı ihtâr ederdi manzar
Çünkü görünüşleri veda haccını hatırlatır.
Nâm-ı bülendin ey yâr menkûş-ı arş-ı izzet
Yüce ismin ki yâr şerefli arşa Allah katına nakşedilmiştir.
Âyât-ı Zül-celâl'in çepçevre hâle küster
Allah’ın ayetleri zamana çepeçevre yayılmıştır.
Münkirlerin yüzünde nâr-ı cahîm alev-rîz
İnkâr edenlerin yüzünde cehennem ateşi alevlenir.
Vechinde mü'minînin tâbende nûr-ı akmer
Mü’minlerin yüzünde ise ay gibi beyaz nurun parıldar.
Vahdet-gehimde her şeb sensin enîs-i rûhum
Yalnız kaldığım her gece ruhumun dostusun sen.
Tenhâ seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver
Seninle yalnız kalmak kavuşmanın getirdiği bir lezzettir.
Mi'râcım oldu cânân, rü'yâde iltifâtın
Yükselişim oldu rüyamdaki alâkan ey sevgili!
Lûtfet cemâl-i pâkin bî-dâr iken de göster
Lütfeyle de o temiz yüzünü uyanıkken de göster.
Olsam gubâr-ı pâyın Mevlâya yol bulurdum
Ayağının tozu olsaydım, Mevlâ’ya bir yol bulurdum.
Derdim Habîbinin ben pâ-mâliyim ser-â-ser
Derdim ki ben sevdiğinin ayakları altında baştan başa çiğnendim.
Ma'şûk-i bî-rakibin müştâkıyım ki ben de
Sevilmede rakipsiz olan Mevlâ’yı ben de çok arzuluyorum.
Pây-i sa'âdetinden vardır mübârek izler
Saadetli ayaklarından mübarek izler vardır
Ben hâkisâr-ı aşkı dûr etme devletinden
Aşk devletinin toprağından uzak eyleme beni!
Senden budur İlâhî maksûd-ı abd-ı ahkar
Ey Allah’ım! Senden pek âciz ve değersiz bir kul olmayı isterim.
Boynum bükük yüzümde ağardı seyyiâtım
Günahlarım, yüzümden belli olur; boynum büküktür.
Takbil ederdi pâyın gözler yaşım mükerrer
Gözyaşlarım durmadan öperdi ayağını.
Mahbûb-ı müctebâsın sultân-ı enbiyâsın
Seçilmiş bir sevgili, nebîlerin sultanısın.
Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefî-i mahşer
Âşıkların rehberisin sen ey mahşer gününün şefaatçisi!
Sîret ne söyleyim ben, meddâh-ı Kibriyâsın
Sen Yüce Allah tarafından övülensin, Sîret ne desin ki
Tavsîfe muktedir mi mehtâb-ı germ-i ahter
Bahtın kızgın mehtabının seni vasıflandırmaya gücü yeter mi?
Hüseyin Sîret ÖZSEVER
Yeni yorum ekle