1-
Efendim! Varsın diye âleme mânâ gelir
Yürürsün, ardın sıra dağ gelir, deryâ gelir
Hû çeker her seherde kumrular, güvercinler
Nazenîn gülzârına bülbül-i şeydâ gelir
Kerbelâ çöllerinde tutuşup yansa da can
Sonunda nefesinden bir bâd-ı sabâ gelir
Erenler meclisine ismini anmak için
Âşık-ı sâdıkların, Mecnûn u Leylâ gelir
Şefkatli nazarlarla çerağlar uyandırsan
Bîçâre öksüzlerin yurduna ziyâ gelir
Âdemin hicrân ile yüreği kebap olsa
Ellerini uzatsan, cânına şifâ gelir
Efendim! Ahlâkını övmeye Hak katından
Nûn gelir, Yâsîn gelir, Sûre-i Tâhâ gelir…
2-
Efendim! Dertlilere seninle dermân gelir
Âleme nizâm için bir kutlu fermân gelir
Bağrı yanık çöllere rahmet olup yağarsın
Kuruyup kadîd olmuş şu cihâna can gelir
A güzeller güzeli eşin yok, benzerin yok
Yûsuf bile daima hüsnüne hayran gelir
İzinden Ebû Bekr-i Sıddîk ile Ömerler
İki nûrun sahibi can dostu Osman gelir
Aliyyü’l-Murtazâ’yı sal cihad meydânına
Şükür ki, Hayber’lere bir şâh-ı merdân gelir
Bir vakit boş bırakmaz bu gazâ sahrâsını
Elbette koç yiğitler, uğruna kurban gelir
Efendim! Ben aşkına pervâne kesilmişim
İş bu yüzden sözlerim hep la’l ü mercan gelir...
3-
Efendim! Ne vakit ki senden bir nazar gelir
Kara kışlar tükenir, ruhlara bahar gelir
Yüreciği hasretin yangınıyla tutuşmuş
Bencileyin garibe sen gibi nigâr gelir
Her kalesi yıkılmış bîçare öksüzlere
Ellerinle kurduğun bir muhkem hisar gelir
Sensin cihan mülkünün sultanı, padişahı
Feth-i mübînin için göklerden karar gelir
Bu sevdanın uğruna divâne kesilmiştir
Gayrıya dönüp bakmak âriflere ar gelir
Kitâb-ı kâmuslara sığmaz iken melâli
Ah onların dilinden daima ikrâr gelir
Efendim! Sen bir kerîm elçisin ki, cihana
Seninle yağmur gelir, kar gelir, rüzgâr gelir...
4-
Efendim! Senin sevgin cihana kâfî gelir
Kevserinden sunmaya bir nice sâkî gelir
Na’tını yazmak için ömürler fedâ kılar
Hâfız-ı Şirazîler, yanında Sa’dî gelir
Horasan diyarından hem Ahmed Yesevîler
Yûnus Emre ve dahi Bektaş-ı Velî gelir
Sadreddin Konevîler, Mevlânâ Celâleddin
Hem Hoca Nâsiruddîn, Evrân-ı Âhî gelir
Kapında kıtmîr imiş kelâma can verenler
Öteden Molla Câmî, beriden Bâkî gelir
Bir asr-ı Saadet ki, duramam imrenmeden
Yâdıma âti için her vakit mazi gelir
Efendim! Sen Habîb-i Hüdâ’sın, Mustafâ’sın
Server-i Enbiyâsın, kim sana âsi gelir?..