Ebediyyen sevecek cân onu cânân olarak
Şart-ı peymân olarak, hüccet-i îmân olarak
Tanırım ben yalınız Hazret-i Fahr'ür-Rusülü
Gönül iklîmine şâhenşeh-i zişân olarak
Yeter âyetleri Kur’ân'ın eğer lâzımsa
Rif'at-i zâtının i'lâmına burhân olarak
Öyle bir menbâ-ı ihsân ü keremdir ki ona
Katre hâlinde giden gelmede ummân olarak
Yüz süren südde-i dergâhına, bir zerre iken
Feyz alıp dönmede hurşîd-i dırahşân olarak
Cah lâzımsa eğer âşık-ı hasret-keşine
Elverir kulluğu her vechile unvân olarak
Koklayan bastığı me’mûn ü mübârek hâki
Nefhasından yitirir kendini sekrân olarak
Kalır Allâh, onu hoşnûd kılandan hoşnûd
Affı kâfildir onun müjde-i gufrân olarak
Yâr-ı gar eyledi Sıddîk'ı seçip hicrette
Nesl-i Hâşim var iken mazhar-i rüchân olarak
Saldı ün her yana Faruk, ona îmân getirip
Farık-ı hikmet-i mektûme-i Furkân olarak
"Feseyekfîkehümullah"* ile Zinnûreyn'i
Kıldı ma'rüf-i cihan, Câmi-i Kur'ân olarak
Buldu şan, yattı firaşında Aliyy’ül-Kerrâr
Şeh-i merdân olarak, Hayder-i meydân olarak
Hatemiyyetle edip kadrini i'lân ebeden
Onu gösterdi Huda âleme sultân olarak
"Ahmediyyet"le giren çille-i "mim"i mecde
"Ahadiyyet"te erer izzete pinhân olarak
Gösterir Hakk'ı gören gözlere âyine gibi
Rûh-i nevvarı tecellîgeh-i Sübhân olarak
Zâr ü giryân uyuyup, rûyunu rü'yâda gören
Uyanır neşve-i dîdar ile handân olarak
Şeb-i Mi'racda sîmasını seyretti diye,
Kapanır yerlere gök, secde-i şükrân olarak
Can atar her gece Rûh'ül-Kudüs, ihrâma girip
Harem-i muhterem-i kûyuna mihmân olarak
Bir gören bir daha görsem diye, Allâh Allâh
Şaşırır aklını ruhsârına hayrân olarak
Âteş-i aşkına bin kerre yanıp İbrahîm
Görse eylerdi fedâ kendini kurbân olarak
Tatmayan Kevser-i in'amını İblîs gibi
Yanacak hasret ü hirman ile atşân olarak
İltifatından uzak düşmesi eyvâh! eyvâh!
İki dünyada yeter gâfile hüsrân olarak
Onun anlattığı tevhîd-i hakîkî bir gün
Saracak âlemi bir seyl-i hurûşân olarak
Onun öğrettiği irfân inanın kâfidir
Beşerin derd-i derûnîsine dermân olarak
Bize dünyada emânet bırakıp gittiği dîn
Duracak haşre kadar koskoca bünyân olarak
"Ya Muhammed! Bana kıl merhamet" avâzı gelir
Her seher sine-i pür-sûzdan efgân olarak
Bulurum belki deyip yollara düşsem gözüme,
Görünür hâr-ı mugaylân bile reyhân olarak
Sözlerim düre döner, feyz bulup kıymet alır,
Onu medh eyler isem peyrev-i Hassân olarak
Âdem evlâdının ondan daha mümtâzı Kemâl
Dehre bî-şüphe ayak basmamış insân olarak