Hadis, “haber” manasına gelen “tahdis” masdarından isimdir. Hadis, Resûl-i Ekrem(sas)’in sözleridir. Hadis, Peygamberimiz(sas)’in davranışlarıdır. Söylediği bu sözlerin günlük hayatına geçirmesi, uygulamasıdır. Hadis sünnet demektir. Sünnettir hadis. Hadis, -sahabe ve tabiînin Peygamberimiz(sas)’in yaşayışını ve sözlerini bizlere bildiren- sözleri, rivayetleridir. Hadis, Peygamberimiz(sas)’in ve Kur’an’ın ışığında bir hayat tarzı belirlememizdir. Kısacası; hadis, Peygamberimiz(sas)’in sözlerini, davranışlarını, ve tasviplerini veya tasvip etmediklerini ifade eden bir terimdir. Ve hadisleri tesbit, nakil ve anlamaya yönelik olan ilmin de adıdır.
Resûlullah(sas) buyurdu ki vb. diye başlayan bu hayatımıza da yön veren bu sözler nasıl dinlenmelidir? Bu mübarek sözleri dinlemenin de bir adabı var mıdır? Evet vardır. Hadisleri dinleme adabını yüzyıllar ötesinden dört büyük mezhep imamlarımızdan olan İmam Mâlik’ten öğrenmeye ne dersiniz?
Tam adı “Ebû Abdillâh Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebî Âmir el- Yemenî” dir. Mâlik b. Enes veya İmam Mâlik isimleriyle tanınır. O genel kanaate göre h.93/m.712’de Vâdilkurâ’nın Zülmerve köyünde doğdu. Ailesi, daha sonra Akik mevkiine, oradan da Medine’ye giderek orada yerleşti. Medine’nin o kutsallığı onu da etkisi altına aldı ve o kutsallığı koklaya koklaya büyüdü İmam Mâlik. Bu yüzden midir bilinmez gençliğinden itibaren hadis-i şerîflere gereken hürmette ve saygıda son derece titiz ve dikkatliydi.
Bir gün, Tâbiîn Devri Mekke fukahasından (fıkıh alimlerinden), müctehid (ictihad eden, Kur’an ve hadislerden gerektiğinde hüküm çıkaran) ve muhaddis (hadis ilminin alimi) olan Amr b. Dînâr, ders halkasında oturmuş, hadis rivayet etmekteydi. Talebeleri de onu ayakta dinlemekte, bir kısmı da anlattıklarını ayakta yazmaya çalışmaktaydı. Bu durumu gören İmam Mâlik, dersine katılmayıp gitti. Yolda kendisine Amr b. Dînâr’ın anlattıklarından bize de anlat diye talepte bulunan bir kişiye onun o günkü dersine katılmadığını söyledi. O kişi şaşırdı ve “niçin?” diye sordu. İmam Mâlik: “Amr b. Dînâr hadis rivayet ediyor, ayakta duran öğrenciler onu dinleyip yazıyorlardı. Ben Peygamberimiz(sas)’in hadislerinin ayakta dinlenmesini ve yazılmasını uygun bulmuyorum. Peygamber(sas)’in hadisleri ona hürmeten oturarak saygıyla dinlenmeli ve yazılmalıdır.” diye cevaplandırarak bu konudaki hassasiyetini, edebini ve saygısını belirtti. Onun bu hassaslığında Medine’nin manevi ikliminin yanı sıra hocalarının da etkisi olduğu muhakkaktır. Özellikle de Zührî’nin. Zührî, hadis hususunda son derece dikkatli ve hassas olup, hadiste bir güvenlik kodu olan isnad zincirini ilk uygulayanlardandı.
İmam Mâlik Hazretleri’nin hadisleri dinlemede gösterdiği titizlik sırf bu örnekle sınırlı değil. Yine bir gün hocası Ebü’z-Zinâd Abdullah b. Zekvân hadis rivayet ederken gördü ancak dersine katılmadı. Bunu fark eden hocası onunla başka bir yerde karşılaştığında:
-“Mâlik, o gün dersime niçin katılmadın?” diye sorması üzerine, verdiği cevap oldukça manidardır İmam Mâlik’in:
-“Yer dardı. Ayakta durmam gerekiyordu. Ben de Peygamber(sas)’in hadislerini ayakta dinlemeyi saygısızlık olarak atfettiğim için, ayakta dinlemek istemedim.”
Yüzlerce yıl ötesinden günümüze yöneltilen mühim bir ikaz: Peygamberimiz(sas)’in hadisleri ayakta dinlenmemelidir.
Yeni yorum ekle