Yeşil Kubbedeki o minik kubbe neden?

Durmak bize yakışmaz, diyerek Mekke ve Medine şehirlerindeki araştırmalarımıza, Lebbeyk nidaları eşliğinde devam ediyoruz.

Mekke-i Mükerreme’deki kutsal mekânlarda ve bilhassa Harem sınırları içersindeki alanlarda fotoğraf çekmek, Suud hükümeti tarafından her ne kadar yasaklanmış da olsa; biz bu halden zerre kadar etkilenmiyor ve dunyabizim.com sitemizdeki haberlerimize devam ediyoruz. Şimdi de rotamızı Medine-i Münevvere’ye çeviriyor ve kalpten; sevgi ve muhabbetle “Esselatu vesselamu aleyke ya Rasullullah” diyerek müsaade alıyor ve araştırmalarımıza başlıyoruz.

Neccaroğulları'ndan Sehl ve Suheyl’in nasibi

Peygamber, devesi yapılacak olan Mescid’i Nebevi mahalline oturunca, tarlanın sahibi olan Neccaroğulları’ndan Sehl ve Suheyl bir dinar dahi kabul etmeksizin Efendimiz s.a.s.’e ve Sahabe-i Kiram’a bu arsayı hediye etmek istemişlerdi. Lakin kimsenin hakkını yerde bırakmayan Efendiler Efendisi s.a.s. Sehl ve Suheyl’nin hakkını, Hazreti EbubekirEfendilerimizle beraber dinar ile ödemişlerdi. Şimdilerde biz de Medine-i Münevvere’ye gittiğimizde ilk uğrak mekânımız da Mescid-i Nebevi’de Fahri Kâinat Efendimiz s.a.s.’in yanı başı oluyor. Oraya vardığımızda ellerimizden tutup bizi Asr-ı Saadet günlerine götüren Efendimiz s.a.s, o günlerin her anına bizleri de şahit tutuyor. Ta ki vakit ezanı Abdulaziz El Buhari’nin yanık sesiyle semayı şenlendirene kadar…

Ahh bu rehberler yok mu?

Medine-i Münevvere’ye geliyorsanız sahiden de sizin en kaliteli rehberlerle, hocalarla bu beldeleri tanımanız daha sağlıklı olacaktır. Tabii bunun yanı sıra sizlerin de oldukça donanımlı bilgilerle mübarek topraklara gelmeniz; feyizli atmosferin içine çok çabuk dâhil olmanıza vesile olacaktır. Sabah 6 sularında Yeşil Kubbe avlusunda rehber, kafilesine Mescid-i Nebevi’yi anlatıyor, anlatıyor ama nasıl anlatıyor; duymak, görmek lazım. Bu hal dikkatimizi çekti ve biz de dinlemeye başladık. Oldukça çiğ bir dil ile kafilesini ayakta uyutan rehbere, bir soru da biz sorduk. Şaşırdı, afalladı ve “hanımefendi bu kafileye ait değilsiniz” diyerek bizi -tabiri caizse- postaladı. Şimdi rehberimize sorduğumuz soruyu Allah’ın izniyle; ilmimiz, bilgimiz yettiğince biz açıklayalım.

Yeşil Kubbe üzerinde minik Kubbe’nin hikmeti?

Peygamber Efendimiz s.a.s. Efendimizin kabr-i saadetlerinin bulunduğu kısmın üzerine ilk kubbeyi Memlük Sultanı Kalavun yaptırmıştır. Emir büyük yerden gelince kubbe inşâsı için vira bismillah denilmiş. Lakin ferasetli ecdadımız, Nebiler Nebisi’nin kabr-i şerifinin üzerinde bu kubbeyi nasıl inşâ edeceklerini günlerce düşünmüşler. “Biz nasıl olur da Efendimiz s.a.s.’in üzerinde çalışabiliriz; bu çalışmamız Ona s.a.s. ve halifelerine karşı saygısızlık olur” diyerek, düşünmüş, düşünmüşlerdir. Nihayet aralarında anlaşarak, “madem bu kubbe illa ki inşâ edilecek, o zaman her bir inşaat malzemesinin adını değiştirerek kubbeyi inşâ edene dek, tek bir dünya kelamı konuşmamaya yemin edelim demişlerdir. Çivinin adı: Allah-u Ekber, çekicin adı: Sübhanallah, tahtanın adı: Sallallahu ala seyyidina Muhammed, çamurun, liflerin her birinin adını Allah’a ve Peygamberine ait övgü sözleri ile eşleştirmişlerdir.

Bu ne güzel bir incelik, zarifliktir; Ya Rabbim!

Hicrî 9. asrın sonlarına doğru ise Sultan Kayıtbay, yıpranan Kubbeyi inşâ ettirmek istemiş. Bu kez bir ferasetli düşünce de Kayıtbay Sultanımızdan gelmiş ve Peygamber Efendimiz s.a.s.’in kabr-i şerifi ile sema arasındaki bağı kubbeyle kesmemek adına, kabr-i saadetlerinin üzerine minik bir kubbe daha yaptırmıştır. Bu kubbe oldukça büyük genişliktedir ve güvercinlerin girmemesi için çok ince bir telle kapatılmıştır.  Bu açıklığın sayesinde Efendimiz s.a.s.’in kabr-i şerifine; kara gecenin yıldız ve dolunay ışığı, bereketiyle yağan yağmurun damlaları, kavurucu güneşin sıcaklığı ve hasretle esip savrulan rüzgârın esintileri ve seher vaktinin melekleri girip Efendimiz s.a.s.’e ulaşmaktadır. Şimdilerde ise sık sık Medine-i Münevvere’nin ikindi yağmurları Hücre-i Saadet’i şenlendirmektedir. Beyaz mermerler üzerinde ayaklarınızın yanıp, başınızın ıslanabilmesi duası ile…

Hatice Tüfekci, “tefekkürle Kubbetül Hadra’yı izleyin” diyerek yazdı.

KAYNAK: dunyabizim.com

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.