Tarihe mühür vuran Sultan

Kanunî Sultan Süleyman Han, onuncu Osmanlı padişahı olup 75. İslâm halifesidir. Babası Yavuz Sultan Selim Han, annesi Hafsa Vâlide Sultan’dır. 1495 senesinde Trabzon’da dünyaya geldi. Küçük yaştan itibaren iyi bir terbiye ve tahsil ile yetiştirildi. Manisa vâlisi iken, babası Sultan Selim Han’ın vefât etmesi üzerine 30 Eylül 1520 tarihinde tahta çıkmıştır. Padişahlığı sırasındaki on üç sefere bizzat kendisi iştirak etmiş ve bu seferler başarı ile sonuçlanmıştır. Kanunî Sultan Süleyman Han’ın çıktığı seferler şunlardır:

At sırtında tükenen bir hayat

Babası Sultan Selim Han’dan devraldığı 6.557.000 km2’lik Osmanlı topraklarını 14.893.000 km2’ye çıkarmıştır. 1520-1566 yılları arasında kırk altı sene saltanat sürmüştür. Saltanatı boyunca devamlı çıktığı seferler onu epeyce yormuş ve son günlerinde otağından çıkamaz olmuştur. Sultan Süleyman Han 7 Eylül 1566 tarihinde Zigetvar seferinde iken vefât etmiştir. Devrin Sadrazamı Sokollu Mehmed Paşa ordunun dağılmaması için padişahın vefat haberini gizlemiştir. Zigetvar seferi başarı ile sonuçlanınca Şehzâde Selim’e (Sultan II. Selim Han) bir mektupla babasının vefât ettiğini ve İstanbul’a gelerek tahta çıkmasını bildirmiştir.  Siyâsi değeri ve ehemmiyeti nedeniyle Sultan Süleyman Han’a, batılı tarihçiler tarafından Muhteşem veya Kanunî denilmiştir. Kanunî Sultan Süleyman, şiirle de meşgûl olmuş ve şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanmıştır. O’nun yazdığı şu beyit çok meşhûrdur;

Sultan Süleyman Han’ın erkek çocukları; Sultan II.Selim, Bâyezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihângir, Mustafa.

Kız çocukları; Mihrimâh Sultan, Râziye Sultan’dır.

Muhteşem Süleyman’ın türbesi

Kanunî Sultan Süleyman Türbesi, Süleymaniye Camii’nin kıble tarafındaki bahçe içinde yer almaktadır. Sultan I.Süleyman Han’ın oğlu II.Selim Han’ın emri ile inşasına başlanılan türbe, 1566 senesinde meşhur Mimar Koca Sinan tarafından inşa edilmiştir. Türbe sekizgen plânlı olup kesme taştan inşa edilmiştir. Etrafını çepeçevre dolanan revaklı ve içte sekiz sütuna oturan iç kubbesiyle o güne kadar yapılmış türbelerden çok farklı bir tarzda inşa edilmiş ve daha sonra da hiç tekrarlanmamıştır. Türbenin giriş kapısı üstünde Hacerü’l-Esved’den bir parça vardır.

Türbenin iç mekânı 16.yüzyıla ait İznik çini panolarla kaplanmıştır. Bu panonun üzerinde yer alan çini yazı kuşağında Besmele-i şerif ile başlayan Bakara sûresinden Âyet el-Kürsi’yi ihtiva eden 255. ve 256. âyet-i kerîmeler yazılmıştır. Kubbe pandantiflerinde ise Allah, Muhammed, Ebû Bekr, Ömer, Osman, Alî, Hasan ve Hüseyin isimleri görülmektedir.

Türbede kimler medfun?

Türbede Kanunî Sultan Süleyman Han, yirminci Osmanlı padişahı Sultan II.Süleyman Han (vefât: 22 Haziran 1691), yirmibirinci Osmanlı padişahı Sultan II.Ahmed Han (vefât: 6 Şubat 1695), Kanunî’nin kızı Mihrimâh Sultan (vefât:1522),Sultan İbrahim’in üçüncü hasekisi Sâliha Dilaşûb Vâlide Sultan (vefât:1689), Sultan II.Ahmed’in Râbia Sultan’dan doğan kızı Asiye Sultan (vefât:1695),Sultan II.Ahmed Han’ın hanımı Râbia Sultan (vefât:1712) olmak üzere toplam yedi sanduka vardır.

Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretleri

Kabri Kanunî Türbesi’nin giriş kapısı yanındadır. Nakşîbendiyye yoluna mensup şeyhlerdendir. 1813 senesinde Gümüşhâne’nin Emirler mahallesinde doğdu. 13 Mayıs 1893 tarihinde İstanbul’da vefât etti. Ramûz el-Ehadîs (Hadisler Deryâsı)  adlı eseri pek meşhurdur.

Kanuni Türbesi haziresindeki diğer kabirler

Süleymaniye Camii’nin kıble tarafında yer alan hazirede Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde yaşamış pek çok zatın kabri bulunmaktadır. Bunlardan bazısı şunlardır; Çerkez Hasan tarafından öldürülen Serasker Hüseyin Avnî Paşa, Sultan II.Mustafa’nın kızı Safiye SultanKaptân-ı Deryâ Kayserili Ahmed PaşaSadrâzam Ali PaşaMaarif Nâzırı Kemâl Paşa,  Gümüşhânevi Dergâhı Şeyh Efendileri, son dönem Allah dostlarından Mehmed Zâhid (Kotku) Efendi, eski Başbakan ve Cumhurbaşkanlarından merhum Turgut Özal’ın annesi Hâfize Özal, Turgut Özal’ın kardeşi Yusuf Bozkurt Özal.

Hürrem Sultan Türbesi

Türbe, Kanunî Sultan Süleyman Türbesi’nin yanında yer almaktadır. Hürrem Sultan, Sultan II.Selim’in annesidir. Batılı tarihçiler tarafından Roxelana, Roza, Rossa, Rosanne, Ruziac ve La Rossa, Türk tarihçileri tarafından ise HasekiHaseki Hürrem Sultan ve Hürrem Sultan adları ile anılır. Hürrem Sultan, Ukrayna asıllıdır. 15 Nisan 1558 tarihinde İstanbul’da vefât etmiştir. Türbe 1559 yılında Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Dışta sekizgen, içte onaltıgen plânlıdır. Kesme taştan inşa edilen türbeyi dışta silindirik bir kasnakla, içte ise duvarlara oturan çift kubbe örter.

Girişin önünde üç gözlü revak yer almaktadır. Her cephede, altta bir, üstte bir pencere vardır. Türbenin giriş kapısının iki yanında dışarda, birbirine benzer çini panolar vardır. Bunların üzerinde Lâ İlâhe İllâllah Muhammedu’r-Resûlullah / Subhânallah ve’l-hamdulillâh yazısı göze çarpmaktadır. Türbede 16.yüzyıla ait çiniler yer almaktadır. Türbede Hürrem Sultan’dan başka şu zatların kabirleri bulunmaktadır: Sultan II.Selim’in oğlu ve Kanunî Sultan Süleyman Han’ın torunu Şehzâde Mehmed, Kanunî’nin kızkardeşi Hatice Sultan’ın 1582’de vefât eden kızı Hanım Sultan.

Kanunî Türbesindeki cennet taşı Hâcerü’l-Esved

Vaktiyle bu mübârek cennet taşı Kanunî zamanında bir hadımağası tarafından Mekke’den İstanbul’a getirilmiş ve teberrüken türbenin giriş cephesindeki kemerin kilit taşına yerleştirilmiştir. Söz konusu Hacerü’l-Esved parçası Mevlevî Sikkesi şeklindedir. Ka’be’nin köşesinde yer alan Hacerü’l-Esved’in (cennetten gelen mübarek taş) tamiri sırasında kırılan parçalar İstanbul’a getirilmiş bir parçası türbenin diğer dört parça ise yine Kadırga’daki Sokollu Mehmed Paşa Camii’nin muhtelif yerlerine koyulmuştur.

El-Hacerü’l-Esved terkibi Arapça’da “siyah taş” anlamına gelmektedir. Hacerü’l-Esved semavî bir taş olup değerinden dolayı yalnız “Hacer” (taş) denildiği de olur. Bazılarının beyanına göre yanardağdan fışkıran lavlar çeşidinden bir bazalit parçası olup noktalı küçük billurlarla örtülüdür. Siyaha yakın kırmızımsı esmer renktedir. Dış yüzü, ziyaret eden milyonlarca hacının el sürmesi nedeniyle aşınıp parlamıştır. Hazret-i İbrahim Peygamber (a.s.) onu Ebû Kubeys Dağı’ndan getirip tavâfın başladığı yeri belli eden bir nişan olmak üzere halen bulunduğu yere koymuştur. Yumurta şeklinde olup 30 cm. çapındadır. Hacerü’l-Esved yerden 1,5 metre yüksekliktedir. Kâ’be-i Şerif’in kapısına yakın olan köşesindedir.

Hacerü’l-Esved hakkında Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bir çok Hadis-i Şerifleri vardır. Enes bin Mâlik’in (r.a.) rivayetine göre Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Hacerü’l-Esved Cennet’tendir. Kardan daha beyazdı. Müşriklerin günâhlarından dolayı siyahlaştı.” Yine İbni Abbas (r.a.) Resûlullah Efendimizden naklediyor: “Hacerü’l-Esved Cennet taşlarındandır. Yeryüzünde ondan başka cennet parçası yoktur. Su gibi beyazdı. Şayet câhiliyye pislikleri bulaşmamış olsaydı, musibetzede dokununca iyileşirdi.”

Diğer bir Hadîs-i Şerif’te ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Hacerü’l-Esved, Cennet yakutlarından beyaz bir yakuttur. Ancak, müşriklerin hatalarından dolayı siyahlaştı. Kıyâmet günü Uhud Dağı gibi yaratılır da dünyada kendini öpen ve istilam (geriden selâmlayan) eden şâhid olur

 

Doğan Pur keşke anlaşılsa bu koskoca mazi, dedi.

Kaynak: Dünyabizim 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.