Muharrem Haram Aylardandır, Hürmet İster

Hürmet ve tazime layık aylardan birisi de Muharrem'dir. Haram aylar olarak anılan 4 aydan biridir Muharrem. Yani bu ay hürmetine Müslümanlar yaşayışına daha çok dikkat etmeli, ibadet ve taatını arttırmalı, Allah tealanın haram kıldıklarına karşı daha bir hassas olmalı.

Rasulullah Efendimiz Hazretleri Muharrem ayında, Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret etmekle emrolunmuştu. Bu hicretin nihayetinde İslam kuvvet ve kudrete, iman metanete, müminler hidayet ve hürriyyete kavuştular. İman ve İslam'ın bu vesile ile parlayan nuru, hergün biraz daha genişleyip yayılarak yeryüzüne dağılmaya başladı ve kıyamete kadar da aynı şekilde parıldayacak ve asla sönmeyecek.

Muharrem ayının, yılın ilk ayı olmasının sırrı ve hikmetinden arifler haber vermişlerdir. Hicri takvime göre ayların sonuncusu olan Zilhicce'de İslam'ın erkanından biri olan hac farizasını ifa eden müminler, tertemiz olarak sene başı olan Muharrem'e girerler. Allahu Teala'nın hürmet ve tazim olunmasını emrettiği bu mübarek ayda, Müslümanlar Rablerinin sevmediği ve haram kıldığı kötülüklerden, günahlardan, isyan ve nisyanlardan kaçınarak günahsızlıklarını ve temizliklerini muhafaza ederler. Muharrem bu bakımdan, mevcut hali korumak adına tabir-i caizse bir emniyet sübabıdır.

Muharrem ayında oruca azimet etmeli

Bu mübarek ayda Allah'a ibadet ve taati çoğaltmak; oruç, namaz, sadaka, yardım gibi amellerin yanı sıra tevhid, tesbih, tehlil ve tekbirini artırmak, tefekkürde bulunmak, kendisine bahş ve ihsan buyurulan sayısız nimetlere karşı şükür tavsiye olunur. Resulullah Efendimiz'in sünneti üzere Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günlerinde oruç tutmak da bu ayda tavsiye edilir.

Sevgili Peygamberimiz Efendimiz de Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutarlardı. Bazı yıllar, Muharrem'in birinci gününden onuncu gününe -onuncu gün de dahil olmak üzere- kadar oruç tuttukları rivayet edilir. On gün süreyle orucu tutmaya takat getiremeyenlerin hiç olmazsa dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutmaları tavsiye edilir. Resulullah Efendimiz, “Her kim, Aşura günü Allah rızası için oruç tutarsa, Hakk Teala'dan o kişinin geçmiş bir yıl içindeki günahlarının af ve mağfiret olunması için rica ve niyaz ederim.” buyurmuşlardır. Bu sebeple Muharrem ayında mümkün mertebe oruca gayret etmelidir.

Ashab-ı kiram ve tabiin hazeratı, aşura günü oruç tutarlar ve çocuklarına da oruç tuttururlarmış. Hatta neredeyse oruç tutmaları için zor kullanırlarmış. Peygamber Efendimiz de Hz. Hasan ve Hz. Hüseyn'e de Muharrem'de aşura günü oruç tuttururlarmış. Bazı Hakk velileri de, aşura günü vahşi hayvanların ve kuşların da hiçbir şey yemediklerini ve adeta oruç tuttuklarını müşahede buyurduklarını haber vermişlerdir.

Bir başka hadis-i şerifte de “Her kim, Muharrem'in onuncu günü olan aşura günü, nafakası üzerine vacip olan ehl-i iyali için evine getirdiği yiyecekleri adetinden ziyade eylese, Allah celle celalühu o kimsenin evinde ertesi yıla kadar bereket ihsan ve inayet buyurur ve o ev halkı o bir yıl içinde bereket-i İlahiyeye nail olur.” buyurulmaktadır.

Süfyan bin Uyeyne Hazretleri bu hadis-i şerife uyarak amel edermiş. Bu ameline aldığı karşılığı şöyle ifade edermiş: “Ben, elli yıldır aşura günü ev halkının rızıklarını genişlettim ve bunu elli yıl tecrübe ettim ve tam elli yıldır evimde bereketten gayrı bir şey görmedim. Rızık ve geçim darlığı çekmedim. Öyle bir bereket hasıl oldu ki, arttı, hiç eksilmedi.”

Allah, Muharrem'in onuncu günü olan aşura gününde Hz. Adem aleyhisselamın tövbesini kabul etmiştir. O halde biz de günahlarımızdan dönemli, tevbe ve istiğfarda bulunmalı, hatalarımızın affı için niyaz etmeliyiz. Ettiğimiz tevbede sabit kadem olmalı, bir daha günaha dönmemek için gayretimizi sürdürmeliyiz. Zira, tövbe ile arınanları Allah azze ve celle sever.

Ahmed Sadreddin yazdı

Kaynak: Dünya Bizim

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.