“Vay başıma gelenler! Keşke falanı dost edinmeseydim.” (Furkan 25/28)
Ukbe b. Ebî Muayt Hz. Peygamber’in meclisine gelip giden birisiydi. Vahiy geldikten sonra müşrik liderler, kendileri inanmadıkları gibi içlerinden iman edebilecekleri de engelliyorlardı. Ancak çeşitli menfaatleri gereği Muhammed’le aralarındaki bağı koparıp atmıyor ayrıca şahsına duydukları sevgiden de vazgeçemiyorlardı.
Ukbe b. Ebî Muayt bir gün Hz. Muhammed’i yemeğe davet etmişti. Rasûlullah (s.a.s) davete icabet etmiş ancak şehadet kelimelerini söylemedikçe yemeklere el sürmeyeceğini belirtmişti. Ukbe de o anda, misafirinin geri çevrilmemesi için şehadet kelimelerini söyleyivermişti.
Olayı duyan Ukbe b. Ebî Muayt’ın arkadaşı Ubeyy b. Halef çok kızdı. Onu “Sen bizim yolumuzdan çıktın.” diye itham üstüne itham etti. Ukbe olayın, misafiri geri çevirmekten duyduğu utanç sebebiyle cereyan ettiğini söyleyince Ubeyy bu fırsatı kaçırmadı ve daha büyük bir hakarete malzeme olarak kullandı.
Yapılan teklif dudak uçuklatacak cinstendi.
Ubeyy, arkadaşından Allah Elçisi’ne vurmasını ve O’nun yüzüne tükürmesini istemekteydi. Bunu yapana kadar da kendisinden razı olmayacağını söyleyerek onu tehdit etti.
Sosyal baskı ve dışlanma korkusu altında kalan Ukbe b. Ebî Muayt, tıyneti de müsait olmalı ki Allah Elçisi Kabe’de secdede iken boynuna bastırdı ve ashabının bakmaya kıyamadığı mübarek yüzüne tükürdü.
Bu olay Kur’an-ı Kerim’deki Furkan suresi 27-30 ayetlerinin nüzul sebebi olarak zikredilmektedir. Ayet-i kerimeler o günden bugüne değişmeyenleri ve onların ahiretteki ahvallerini nasıl da gözler önüne seriyor:
“O gün zalim, parmaklarını ısırarak şöyle diyecek: ‘Keşke peygamberlerle beraber hakka giden yola girseydim. Eyvah bana! Keşke falanı dost edinmeseydim. Vallahi, bana Kur’an geldi ama onu hatırlamaktan o beni uzaklaştırdı.’ Şeytan insanı hep böyle yüzüstü bırakır. Peygamber de diyecek ki: Rabbim! Şüphesiz kavmim bu Kur’an’ı ihmal edip terk etti.”
O, bir kez tükürdü ama tarihe geçen bu olay sebebiyle onun yüzüne binlerce, milyonlarca kez tükürülüyor. O ve onun gibiler elbette dünyada da cezalarını buldular. Ancak asıl hüsran ahirette yakalarına yapışacak.
Onların arkadaşlıkları ikisini de cehenneme yuvarladı. Onlar Kur’an’a yüz vermeyip onu terk etmeyi marifet addettiler. Birbirilerini bile bile ateşe ittiler. Aslında terk edilen kendileriydi, bilemediler.
Allah (c.c), dostluklarını şeytanlık üzerine değil, takva üzerine kuranlardan eylesin. Kur’an-ı Kerim’e sahip çıkan ve Peygamberiyle birlikte yol tutanlardan eylesin. Âmin.
Yeni yorum ekle