Kudüs’ün fethinde Mescid-i Aksa’da okunan ilk hutbe
Mahmut Şevket Serik
Miladi 2 Ekim 1187/Hicri 27 Recep 583 tarihinde Cuma günü Selahaddin-i Eyyubi Kudüs’ü fethederek Mescid-i Aksa’ya giriyordu. O gün Cuma namazı kılmak mümkün olmadı. Çünkü Haçlılar, Mescid’in mihrabını depo hâline getirmişler, batısına heykelleri koymak için ek binalar, hatta ihtiyaçlarını gidermek için tuvaletler yapmışlardı. Selahaddin-i Eyyubi derhâl yapılan bu ek binanın yıkılmasını emretti. Kubbenin ortasında altından yapılmış bir haç vardı. Müslümanlardan bir grup bunu indirdiler.
Mescid-i Aksa yıllardır hasret kaldığı Müslümanlar’ın tekbir ve Kelime-i Tevhid sesleriyle çınlıyordu. Ayrıca Mescid’in üzerine patrik ve rahiplerin, Avrupa’dan gelen kralları karşılama ve ikramda bulunmaları için özel bir bölüm yaptırılmıştı. Selahaddin-i Eyyubi bunun da yıkılmasını emretti ve bizzat Mescid’i kendisi süpürmeye başladı. Mescid’in ve Hacer-i Muallak’ın (Müslüman âlemi bu kaya parçası üzerinden Hz. Muhammed (s.a.v)’in Mi’rac’a yükseldiğine inanırlar.) süpürülmesinden sonra defalarca yıkanmasını emretti. Son olarak da gülsuyu ile kendisi yıkadı, tütsüler yakıldı, içeriye misk gibi kokular yayıldı. Sonra da Mescid’in içi en seçkin sergilerle döşendi ve tahta bir de minber yapıldı. Artık Mescid, içerisinde Cuma namazı kılınmasına hazırdı. Hz. Davud’un mihrabı, şehrin girişinde, valilerin oturduğu surların içindeydi. Selahaddin-i Eyyubi orası için bir imam, iki müezzin ve bir bekçi görevlendirdi. Salihlerin uğrak yeri ve gönül ehli olanların ziyaretgâhı olan bu yer, yeniden hizmete açıldı ve canlandırıldı. Bütün mescid’lerin imarı için emir verdi.
Ertesi Cuma, herkes Cuma namazı için heyecanla beklemeye başlamıştı. Bütün âlim ve hatipler hazır bulunuyorlardı ki her biri, burada hutbe okuma şerefine nail olmayı arzu ediyorlardı. Namaz vakti yaklaştı ve Selahaddin-i Eyyubi, Ali El-Kuraşi’ye (Hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimi, vâ’iz. Künyesi Ebü’l-Meâlî olup ismi Ali bin Muhammed’dir. Kâdı’l-kudât (Başkadı) Zekîyüddîn’in oğludur.) hutbeyi okumasını ve namazı kıldırmasını emretti. Bu büyük âlim, minbere çıkarak kahraman İslâm askerlerine içinden geldiği gibi dillere destan olan hutbesini okumaya başladı.
Mescid-i Aksa’da okunan ilk hutbe
Yardımıyla İslâm’ı aziz, kahrıyla şirki zelil kılan; hadiseleri emriyle değiştiren, lütfuyla nimetini arttıran, hazırladığı tuzakla kâfirlerin hilelerini boşa çıkaran Allah’a hamd ü senalar olsun. O Allah ki günleri, (hadiseleri) insanların lehine ve aleyhine delaletiyle takdir etti. Mükâfatı fazlıyla müttakilere (Allahü Teâlâ’dan korkup haramlardan, dinde yasak edilen şeylerden sakınan) verdi, kullarını gölgesinde barındırdı ve dini olan İslâm’ı bütün dinlerden üstün ve yüce kıldı. Allah, kullarının üzerine yegâne hâkimdir, O’nun hükmü engellenemez. O’nun Hâlık olduğu zahirdir, bu tartışılamaz. Dilediğini emreder, emrinden çıkılamaz. İstediğine hükmeder. O’nun hükmüne karşı müdafaa olamaz. Zafer ve hâkimiyeti veren, dostlarını aziz kılan, dinine yardım eden kimselere yardım eden, Beyt-i Makdis’i şirkin pisliğinden temizleyen, Allah’a hamd ederim. Kalbimle, dilimle, gizli ve aşikâr olarak hamd ederim Allah’a…
Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. O’nun şeriki olamaz. O, Ehad’dir. Her şey ona muhtaç, O hiç kimseye muhtaç değildir. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. Kalbi tevhid ile temizlenen ve Rabbi’nin rızasına nail olan kulun şehadeti gibi şehadet ederim ki O’na hiçbir şey denk ve mümasil olamaz. Şahadet ederim ki Muhammed, (s.a.v) O’nun kulu ve elçisidir. O öyle bir Resul ki bütün şüpheleri kaldırdı, şirki ve müşrik düzenleri iptal etti. Hile, iftira ve düzenbazları silip süpürdü. O Resul ki Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya bir gecede yürüdü. Oradan en yüce göklere yükseldi. Sidretü’l Münteha’ya vardı. Varılacak cennetler oradadır. Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. O’nu kaplayanın iç yüzünü akıllar anlayamaz. O’nun gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı.
Salât ve selam olsun, iman öncüsü Resullah’ın ilk hâlifesi Ebu Bekr es-Sıddık’a (r.a), bu evi, ilk defa Haçlı egemenliğinden kurtaran Emiru’l Mü’min Hattab oğlu Ömer’e selam olsun. Kur’an’ın camii Osman-ı Zi-n’nureyn’e (r.a), putları kıran ve şirki yok eden Ebu Talip oğlu Ali’ye (r.a), bütün ehli beyte ve ashaba; onlara en güzel biçimde tâbi olanlara salât ile selam olsun.
Ey insanlar! Gayelerin en yücesi olan Allah rızasına ulaştığınız için müjdeler olsun, sizlere. Vardığınız o yüce makama, müjdeler olsun. Yaklaşık yüz yıldan sonra Beyti Maktis’in müşriklerin elinde zelil olmaktan çıkıp İslâm’daki yüce makamına kavuşmasına müjdeler olsun. Uzun aradan sonra buraya uzanan şirkin yolları kapandığı için müjdeler olsun. Mescid-i Aksa, üzerine tesis edildiği Tevhid ve takva direkleriyle yeniden yükseldi, müjdeler olsun.
Ey müminler! Burası babanız İbrahim’im vatanıdır, Peygamber’imizin (s.a.v) Miraç durağıdır, İslâm’ın başlangıcında, namazda kendisine yönelinilen ilk kıbledir. Burası Allah’ın yüce kitabı Kur’anda zikredilen mukaddes beldedir. Resulllah’ın, içerisinde meleklere namaz kıldırdığı yerdir. Burası, Meryem’in rahmine konulan, Allah’ın keremiyle ve nübüvvetle şereflenen Allah’ın Resulü ve kulu Hz. İsa’nın beldesidir. Allah, onu kulluğundan hiçbir zaman uzaklaştırmadı. Kitabında onun için şöyle buyurur. “Mesih Allah’a kul olmaktan asla çekinmedi.” (Nisa 172) “Allah; Meryem oğlu mesihdir, diyenler küfre girmişlerdir.” (Maide 12)
Burası ilk kıble, ikinci mescid, üçüncü haremdir. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den sonra Allah’a yakınlık için hicret edilecek ilk yerdir. Allah, kulları arasında sizi seçmemiş olsaydı bu fazileti kazanamazdınız. Ne mutlu size, Resullah’ın (s.a.v) mucizesi, Bedr’in vakıaları, Hz. Sıddık’ın idealleri, Hz. Ömer’in fetihleri, Hz. Osman’ın orduları, Hz. Ali’nin atılımları, Hz. Hâlid’in hücumları sizinle yeniden gerçekleşti! Allah’ın nebisi Muhammed (s.a.v), sizi en güzel övgü ile övdü. Düşmanın içine dalarak gösterdiğiniz kahramanlığa karşılık ecrini verdi. O’na yakınlaşmak için döktüğünüz kanları kabul etti. Size mutlu insanların karargâhı olan cennetini verdi.
Allah’ın rahmeti sizinle olsun. Verdiği bu nimetin kadrini bilin. O’na gerektiği gibi şükrünüzü ifade edin, bu büyük zaferi size vermesi, bu hizmete sizi aday kılması büyük bir nimettir. Bu fetih göklerin kapılarını açan, zulmetleri (karanlık) nuruyla aydınlatan, melekleri sevindiren, Resuller’in yüzünü güldüren bir fetihtir. Şu ahir zamanda Beyt-il Makdis’i fetheden orduda yer almanız, nübüvvetten uzun müddet sonra iman sancağını kılıçlarınızla dalgalandırmak ne büyük bir nimettir!
Ey insanlar, Allah’a hamd edin. O, İsrailoğullarını kovarak sizi, zafere ulaştırdı. Sizi geçmiş ümmetlerin düştüğü perişan vaziyetten kurtararak muvaffak kıldı. Sizi dağınıkken birleştirdi. Sizi hayallerden kurtararak hakikate erdirdi. Mübarek olsun, Allah yanındakilere sizi övdü. Sizleri nefsinizin askeri iken kendisine erler yaptı. Beyt-il Makdis’e uzanan şirkin ve batıl düşüncelerin yollarını kapatarak Tevhid sancağını dalgalandırdığınız için Allah’ın melekleri sizleri tebrik etmeye geldi. Şu anda gökteki bütün melekler sizleri kutlayarak sizin için istiğfar ediyorlar.
Allah’ın rahmeti sizinle olsun. Verdiği büyük hediyeyi, muhafaza edin. Allah’tan korkun. Kim, Allah’ın sağlam ipine yapışırsa selamettedir ve O’nun koruması altındadır. Nefsinize uymaktan sakının! Boş şeylere dalmayın. Eski perişan vaziyetinize dönmeyin. Düşmana fırsat vermeyin. Bu fırsatı değerlendirin. Boğazınıza götürdüğünüz şeyi geri atmayın. Allah yolunda O’na yaraşır şekilde cihad edin. Allah’ın rızası için nefsinizi feda edin. Ey Allah’ın kulları! Zira O, sizi kullarının en hayırlısı kıldı. Şeytanın sizleri zillete ve azgınlığa düşürmesinden sakının. Şeytan bu zaferi demir kılıçlarınız, küheylan atlarınız ve zor yiğitleriniz sayesinde kazandığınızı telkin eder size. Hayır, asla! Allah’a yemin olsun ki zafer, ancak O’ndandır. O Aziz’dir, O Hâkimdir.
Ey Allah’ın kulları! Bu büyük fetihle şereflendikten sonra Allah’ın yasakladıklarına yaklaşmayın. Allah sağlam ipini elinize tutuşturdu, bu eşsiz kazançtan sonra isyanlara dalmayın, yoksa kendilerine kuvvet verdikten sonra ahitlerini bozan münafıkların durumuna düşersiniz. “Onlara ayetlerimizi verdik de onlardan sıyrılıp çıktılar, şeytana tabi oldular, böylece azgınlardan oldular.”
Cihad! Cihad! Cihad! İbadetlerin en efdali, adetlerinizin en şereflisidir. Allah’ın dinine yardım edin ki Allah da size yardım etsin. Allah için cihadı unutmayın ki Allah da sizi unutmasın. Allah’ın nimetlerine şükredin ki Allah da ihsanını arttırsın. Yaraları sarmakta cömert olun, düşmanlarınızın toparlanmasına fırsat vermeyin. Allah’ı ve Resulü’nü gazaplandıran yerleri Tevhid ile temizleyin. Küfrün dallarını kesin, kökünü kurutun. Gerçekten günler, İslâm’ın ve Muhammed (s.a.v) milletinin intikamını almaya çağırıyor. Allahüekber, Allah en büyüktür ve ne büyüktür. Müslümanları fetih ve zaferle galip, kâfirleri ise zilletle kahretti.
Allah’ın rahmeti sizinle olsun. İyi biliniz ki bu bir fırsattır, değerlendirin; ağınızı kaçırmayın. Bu zaferin önemi büyüktür, gücünüzü ona seferber edin, onlara karşı daima en muazzam silahlarla kendinizi donatın. Zira işler sonuna, kazanç ürüne göredir. Allah düşmanlarınızı perişan edip sizi muzaffer kıldı, oysa onlar sayıca sizden daha fazlaydılar. Onlardan bir kişi sizden yirmi kişiye nasıl karşı gelebilir? Fakat siz karşı koyabilirsiniz. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Eğer sizden sabreden yirmi kişi olursa iki yüz kâfiri yener.” (Enfal 65) Allah bize yardım etti, O’nun emirlerine sarılmak, yasaklarından kaçınmak boynumuzun borcudur. Ey Müslümanlar topluluğu! Allah katından gönderdiği yardımıyla bizi güçlendirdi. “Eğer Allah, size yardım ederse artık sizi yenecek kuvvet yoktur eğer sizi yüzüstü bırakırsa ondan sonra artık size yardım edecek kim var?..” (Al-i İmran 160)
Yazımızın başında da açıkladığımız gibi Selahaddin-i Eyyubi Kudüs’ü bir Cuma günü fethetmiş, ancak Cuma namazı kılmaya Mescid-i Aksa hazır olmadığından namaz kılınamamış, Mescid-i Aksa hazırlanarak ertesi hafta, Cuma namazı kılınmıştır. Bugün de Mescid-i Aksa’da kılınan Cuma namazı gibi tarihi bir benzerlik olarak, 02/07/2020 tarihinde yani 86 yıl sonra Ayasofya Camii ibadete açılmış, Cuma namazı kılmak için hazırlıklar yapılarak 24/07/2020 tarihinde ilk Cuma namazı kılınmıştır.
Kaynak: dünyabizim.com