Süheyli
SÜHEYLÎ
Abdurrahman b. Abdullah Ebu’l-Kasım Abdurrahman b. Abdillah b. Ahmed el-Has’amî es-Süheylî el-Malekî (ö. 581/1185),
er-Ravzü’l-ünüf adlı eseriyle tanınan alim.
Hayatı: Süheylî, 508’de ((M.1114) Endülüs’ün güneyindeki Maleka’ya (Malaga) bağlı Süheyl’de doğdu. Ataları Suriye veya Filistin’den Endülüs’e göç ederek Süheyl’e yerleşmiştir. İlim ve Hitabette meşhur olan bir aileye mensuptur.[1] Süheylî, 26 Şaban 581’de (22 Kasım 1185) Merakeş’te vefat etti ve Babürrab dışındaki Cebbanetüşşüyh adlı mezarlığa defnedildi.[2]
Tahsili: Süheylî, ilk eğitimini aile çevresinden aldı. Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Dönemin meşhur hocalarından kıraat, nahiv, fıkıh, hadis, tefsir, Arap Dili ve Edebiyatı okudu. Çağdaşı olan İbn Kurkül ile hadis ve usulü konusunda karşılıklı fikir alışverişinde bulundular.[3] İlim tahsili için birçok seyahatlerde bulundu. Endülüs’ün ilim merkezi olan şehirlerine giderek buralardaki hocalardan istifade etti. Süheylî, sırasıyla Kurtuba, İşbîliye ve Gırnata’ya gidip buralardaki âlimlerin derslerine katıldı.[4]
Hocalığı ve Görevleri: Süheylî, 542’de (1147) ilim yolculuklarından Maleka’ya döndü. Burada ders okutmaya ve uzun eğitim hayatı boyunca tutmuş olduğu notlarını düzenleyerek eserlerini yazmaya başladı. Özellikle Maleka’daki ders halkası ve burada yapılan tartışmalar Endülüs ilim ve fikir hayatında önemli izler bıraktı. Zamanında pek çok âlimin yetişmesine katkıda bulundu. Daha sonra alanlarında meşhur olan birçok öğrenci yetiştirdi. Bunlar kıraat, hadis, biyografi, tarih, nahiv, alanlarında bilinirler. Bunlar içinde öne çıkanlar; er Ravzü’l-ünüf’ü kendisinden dinleyen Ahmed b. Yezdî, ondan bazı hadis kitaplarının yanı sıra bu eseri okuyan Muhyiddin İbnü’l-Arabî ve er-Ravzü’l-ünüf’ü birlikte tashih ettikleri İbn Dihye el-Kelbî sayılabilir.[5]
İlmî Kişiliği: Süheylî kıraat, tefsir, hadis, fıkıh, usul, kelam, ahbar, nahiv, ensab, siyer ile Arap Dili ve Edebiyatı alanında söz sahibiydi. Zaman zaman tenkitlere maruz kalmakla birlikte çeşitli konulardaki ilmî meselelere getirmiş olduğu aklî ve naklî delillere dayalı çözümler, hem kendi döneminde hem de sonraki dönemlerde âlimler yanında itibar görmüştür. Bilimsel ufku geniş, kültürlü, parlak fikirli, dil konusunda mahir, kendine has üslubuyla meseleleri çözerken isabetli hükümler veren Süheylî özellikle nahiv, fıkıh ve tefsir alanlarında yoğunlaşmıştır. Arap Dili ve Edebiyatı konusunda Endülüs ve Mağribli âlimlerin görüşlerine daha çok önem vermiştir.[6]
Hakkında Söylenenler: İlmî açıdan hafızası ve zekâsı ile öne çıkan Süheylî, ahlâkî yönden de takvası, iffeti, kanaatkârlığı, zühdü ve vefası ile övülmüştür.[7] İbnü’z-Zübeyr şöyle anlatıyor: “Süheylî, tefsîr ve hadîs ilminde hafız, hadîs-i şerîfleri rivâyet edenleri tanımakta mahir, kelâm ve usûl ilminde âlim, târih ve neseb ilminde çok kuvvetli; diğer ilimlerde de ilmi pek çok olup, büyük bir âlim idi. Ma’rifetteki (Allah Teâlâ’yı tanımaktaki), yani evliyalık yolundaki derecesi çok yüksek idi. Zekâsı çok kuvvetli idi. Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmek ve diğer ilimlerde talebe yetiştirmek husûsunda zamanında bulunanlardan ileri olup, her tarafta onun büyüklüğü konuşulur, onun güzel hâlleri anlatılırdı.”[8]
Siyerciliği: Araştırmacı Güllü Yıldız, yaptığı çalışmada bu konuda şu tespiti yapmaktadır. “Süheylî, bu eseri telif etmekteki gayesini, kendisinden önce İbn İshâk tarafından telif edilen ve İbn Hişâm’ın tehzib ettiği es-Sîre’de yer verilen garîb kelimeleri, kapalı kalan i’rabları, belirsiz olan nesepleri, işaret edilmesi gereken fıkhî meseleleri, tamamlanması mümkün olan eksik kalmış bilgileri, ilminin ve anlayışının elverdiğince açıklamak şeklinde tarif etmiştir.”[9]
Eserleri. Süheylî, daha erken yaşlarda gözlerini kaybetmiş olmasına rağmen çok velud bir âlimdir. Başta İslamî ilimler olmak üzere dil ve nahiv alanında çok değerli eserler telif etmiştir.[10] Ancak burada siyer ve tarih alanında kaleme aldığı eserlerine yer verilecektir.
- er-Ravzü’l-ünüf[11] fi şerhi’sSireti’n-nebeviyye li’bni Hişam: İbn Hişam’ın eserine yazılan dört şerh içerisinde en kapsamlı olanıdır. Kendisinden önce siyer alanında İslam dünyasında yapılan bütün çalışmalardan faydalanan Süheyli, İbn Hişam’ın kitabını esas almakla birlikte esere aldığı bazı şiirlerin dil yanlışlarını ve vezinlerini düzeltmiş, bazılarının nisbet edilen kişilere ait olmadığını belirtmiş, bir kısmının kaynağını ve ravilerini tesbit etmiş, bazen de Hz. Peygamber’in amcası Ebû Talib’e nisbet edilen şiir gibi ( er-Ravzü’l-ünüf, II, 226-228) yeni şiirler eklemiş, nadir rivayetleri kayıt altına almış ve bugün mevcut olmayan eserlerden önemli iktibaslarda bulunmuştur. Siyer ilminin kurucusu olan İbn İshak’ın eserinde yer almayıp İbn Hişam tarafından zikredilen rivayetleri de kitabına almış olması eserinin değerini arttıran özelliklerdendir. İbn Kesir, Hz. Peygamber’in siretine dair önemli bir kısmı daha önce hiç bilinmeyen bazı hususların Süheylî tarafından kaydedildiğini belirtir (el-Bidaye, XII, 339).
Süheylî’nin ayet, hadis ve siyer ilmi bakımından çok önemli gördüğü şiirlerdeki garib kelimeleri açıklarken verdiği bilgiler Arap Dili ve Edebiyatına olan vukufunu göstermektedir. Bazı tarihî bilgileri esere ilave etmesi, fıkhî hükümler çıkarması, gündelik olaylara ayrıntılı biçimde yer vermesi, birtakım kelimelerin okunuşunu belirtmesi, Farsça ve İbranice gibi Arapça dışındaki dillerde karşılıklarını vermesi, şahısların neseplerine ve Rasûl-i Ekrem’in vefatından sonraki hayatlarına atıflarda bulunması, coğrafi yerleri tesbite önem vermesi İbn Hişam’ın eserine yaptığı önemli katkılardır. İlk defa Kahire’de basılan eserin (I-II, 1332) Abdurrahman el-Vekil (I-VII, Kahire 1387-1390/1967-1970) ve Taha Abdürrauf Sa’d (1-IV. Kahire 1398/1978; Beyrut 1989) tarafından tahkikli neşirleri yapılmıştır. er Ravzü’l-ünüf’ün çok sayıda şerh, haşiye ve muhtasarı bulunmaktadır. Moğultay b. Kılıç’ın (ö. 762/1361) tenkit ve tashih amacıyla” ez-Zehrü’l-bâsim fî Sîreti (siyeri) Ebi’l-Ķâsım” adıyla yazmış olduğu kitap, âlimler arasında büyük ilgi görmüştür. Moğultay b. Kılıç’ın çağdaşlarından Ebû’l Berekât Muhammed b. Abdürrahim, ez Zehrü’l-basim’i sadece Süheylî’ye yapılan itirazları bir araya getirmek suretiyle kısaltmıştır. Bedreddin İbn Cemâa’nın Nurü’r Ravz’ı, er-Ravzü’l-ünüf’ün muhtasarı olup bir nüshası Leknev’de Mümtazü’l-ulema Seyyid Muhammed Taki Kütüphanesi’nde (Hadisü Ehli’s-sünne ve’l-cemaa, nr. 75), mikrofilmi ise Kahire’deki Ma’hedü’l-mahtutati’l-Arabiyye’de (film, nr. 3076) bulunmaktadır (Abdülcevad Halef, s. 264-265). Eserin diğer muhtasarları arasında Zehebî’nin Muhtaşaru Kitabi’r-Ravzi’l ünüfi’l-basim fi’s-sireti’n-nebeviyyeti’ş-şerife (nşr. Abdülaziz Harfüş, Beyrut 1426/2005), gibi birçok şerhleri bulunmaktadır.[12]
[1] Güllü Yıldız, Abdurrahman es-Süheylî (581/1185) ve Siyer Şerhi, Marmara ÜSBE, Yüksek Lisans Tezi- İstanbul 2010, s.34.
[10] Bk. Güllü Yıldız, Abdurrahman es-Süheylî (581/1185) ve Siyer Şerhi, Marmara ÜSBE, Yüksek Lisans Tezi- İstanbul 2010.