İslam’ın İlk Okulu: Erkam (ra)’ın Evi
Saliha KIZILKAYA
İslâm’ın eğitime verdiği önem; ilk emrin “Oku!” olmasından tutun da ilk savaş esirlerinin okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılmalarına kadar geniş bir yelpaze içerisinde örneklendirilebilinir. Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyette geçen bilmeye yönelik iltifatlar, bir Müslüman için eğitimin ehemmiyetini açıkça ortaya koyar. Nitekim Allah Resûlü bisetin ilk günlerinden itibaren bu önemi dikkate almış, gerek bizzat gerekse elçileri vasıtasıyla Müslümanların eğitimini üstlenmiştir.
Peygamber (sas) vahye muhatap olduğu günlerde, halkı ekseri putperest olan Mekke’de yaşıyordu. Her ne kadar geçmiş zamanlarda ilahî emre muhatap olmuş Yahudi ve Hıristiyanları barındırsa da Hz. Peygamber(sas)’in, içinde yaşadığı toplumu hak dine daveti hiç kolay olmamıştı. Allah Resûlü “Bundan böyle en yakın aşiretini uyar…”[1] âyetinin nazil olmasıyla yakın çevresinde olanlardan başlayarak akrabalarını; “Sana emir olunan şeyi artık açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir.”[2] âyetinin nüzulü ile de tüm Mekke halkını İslâm’a davet etti.
Ancak o güne kadar kendisini “emin” sıfatıyla anan putperestler, atalarının ilahlarını terk etmeyi istemedikleri; Yahudi ve Hıristiyanlar da son peygamber kendi dindaşları arasından gelmediği için Hz. Muhammed(sas)’in peygamberliğini reddediyorlardı. İslâm davetini kabul etmek istemeyenler, -amcası olacak kadar yakını olsalar da- Müslüman olanlara rahat vermiyorlardı. Kâbe’de ilk defa cemaatle namaz kılma girişimi, bir şehit ile sonlanınca, Müslümanlar, henüz iki vakit olan (sabah ve ikindi) namazlarını gizli kılmaya devam etmişlerdi.
İşte bu günlerde yeni Müslüman olanlar, müntesibi oldukları dinin emirlerini öğrenme ihtiyacını taşıyorlardı. Meşhur İslâm âlimi Muhammed Hamidullah’a göre, gitgide artan işkence ve eziyetler sonucunda Resûlullah, henüz nübüvvetin 1. senesinde evini terk etti ve sahâbîlerden Erkam b. Ebi’l-Erkam el-Mahzûmî(ra)’nin Safa Tepesi’nde olan evine taşındı.
Burada Allah’tan başka ilah olmadığına iman edenlere dersler veriyor, din hakkında bilgi almak isteyen kimseler ile görüşüyor, bir avuç Müslüman’dan müteşekkil cemaatle, namaz kılıyordu. Müslümanlar namaz vakti girdiğinde Dâru’l-Erkam’da değiller ise birer ikişer Mekke vadilerine dağılıyor ve o zamanlar iki rekât olan namazlarını nöbetleşe eda ediyorlardı. Sahabe, ibadetleri ifanın hayatî tehlike taşıdığı o günlerde bile namazlarını eda etmekten geri durmamıştı.
İslâm’a davet için bu evin seçilmesinde, Harem’e yakınlığı sebebiyle Peygamber(sas)’in Kâbe’yi ziyarete gelenlerle fazla dikkat çekmeden görüşebilmesini mümkün kılması ve henüz 16 yaşlarında olan Erkam(ra)’ın çok genç olması sebebiyle onun evinde toplanıldığından şüphe edilmeyeceği düşüncesi etkin olmuştur. Ayrıca Erkam (ra) Haşimoğulları ile kavgalı olan Mahzumoğulları ailesinden idi. Müslümanların orada toplandığını tahmin etseler de Haşimoğulları eve yaklaşmaya cesaret edemezlerdi. Bu cümle de problem var mı?
Erkam(ra)’ın evinde Allah’ın vahyi ile her gün buluşan Müslümanlar, disiplinli bir eğitimden geçiyorlardı. Nazil olmuş âyetleri, Allah Resûlü’nden öğreniyorlar, kaydediyorlar ve ezberliyorlardı. Peygamber (sas), sahabeye İslâm’ın temel öğretisini anlatıyor ve izah ediyordu. Peygamber(sas)’in buradaki çalışmaları sonucunda birçok kimse Müslüman oldu. Ömer (ra) de bisetin 6. senesinde İslâmiyet’i burada kabul etmişti.
Sahabenin, Erkam(ra)’ın evinde uzun zaman gizlice devam eden eğitim maksatlı buluşmaları, Ömer(ra)’in kız kardeşi Fatıma (ra) vesilesi ile Müslüman olması üzerine sona erdi. Ömer (ra) müminleri Kâbe’de namaz kılmaya teşvik etti ve onların Kâbe’ye kadar muhafızlığını yaptı. O günden sonra sahabîler ibadetlerini açıkça yerine getirmişler ve Müslüman olduklarını gizlemez hale gelmişlerdir.
İslâm’ın ilk okulu olan Erkam(ra)’ın evi 1946’lara kadar ayakta kalmıştır. Fakat giderek artan hacı sayısı sebebiyle Kâbe avlusunun genişletilmesi projesi dâhilinde yıkılmıştır.
Allah, müminlere evini en zor zamanlarda açan Erkam b. Ebi’l-Erkam’dan razı olsun.
[1] Şuâra, 26/ 214.
[2] Hicr, 15/94.