Aslen Habeşistanlı ve Kureyş eşrafından Cübeyr b. Mut‘im’in kölesidir. Vahşî’nin Mekke’ye nasıl geldiği bilinmemektedir. Cübeyr b. Mut‘im Uhud Savaşı hazırlıkları sırasında Vahşî’ye, Bedir’de amcası Tuayme’yi öldüren Hamza’yı öldürdüğü takdirde kendisini hürriyetine kavuşturacağını vaad etmişti. Bedir’de katledilen Hâris b. Âmir’in kızı da Vahşî’nin âzat edilmesi için Hz. Muhammed, Ali veya Hamza’dan birini öldürmesini istiyordu. Hamza’nın organlarından yapacağı gerdanlıkla Mekke’ye döneceğini söyleyen Ebû Süfyân’ın karısı Hind bint Utbe ise Bedir’de babasını, kardeşini ve amcasını öldüren Hamza’yı ortadan kaldıracak kişiye bütün takılarıyla birlikte on altın vereceğini bildirdi.
Vahşî, Uhud Savaşı için müşrik ordusuyla birlikte Mekke’den yola çıktı. Kureyş ordusundaki kölelerden Vahşî ile Suâb dışındakiler geri hizmette görevlendirilmişti. Uhud’da çatışmalar başladıktan sonra Vahşî bazan bir kayanın, bazan bir ağacın arkasına saklanarak, bazan da açıktan açığa Hamza’yı gözetliyordu. Hz. Hamza’nın bir kayanın arkasında Sibâ‘ b. Abdüluzzâ ile çarpışıp onu öldürdükten sonra kendisinin bulunduğu yere yaklaştığını görünce mızrağını fırlatarak onu şehid etti; ardından yanına giderek ciğerini söktü ve Hind’e götürdü. Bunun üzerine Hind bütün takılarını Vahşî’ye verdi, bunların yerine Hamza’nın ve diğer şehidlerin organlarını gerdanlık ve halhal olarak taktı. Bu savaşta tam galibiyet elde edemeyen müşrikler Hamza’nın öldürülmesiyle bir ölçüde intikam duygularını tatmin etmişti. Vahşî Cübeyr b. Mut‘im tarafından âzat edildi; Hind de takılarının yanında onu on altınla ödüllendirdi. Vahşî daha sonra müslüman olunca hürriyetine kavuşabilmek için Hamza’yı öldürmekten başka çaresinin bulunmadığını ve Uhud’a sadece bunun için katıldığını söylemiştir.
Uhud’daki galibiyet haberini Mekke’ye ilk ulaştıran kişi olduğu kaydedilen Vahşî, Hacûn’da bir tepeye çıkarak Mekke müşriklerine savaş hakkında bilgi verdi. Ardından Mekke’de yaşamaya devam etti. Hendek Gazvesi’ne de katıldı ve bu savaşta harbesiyle Tufeyl b. Nu‘mân el-Ensârî’yi şehid etti. Mekke’nin fethinden sonra Tâif’e kaçtı. Zira kendisi, Hz. Peygamber’e ve müslümanlara karşı düşmanlıklarıyla tanınan on kadar kişiyle birlikte umumi affın dışında bırakılmıştı. Vahşî, Tâifliler’in Medine’ye heyet göndermeye karar vermesinin ardından Dımaşk’a, Yemen’e veya başka bir yere gitmeyi düşündü. Bu arada kendisine Hz. Muhammed’in İslâm’a girenleri affettiği bildirilince Medine’ye gitmeye karar verdi. Sakīf heyetiyle birlikte yahut yalnız olarak Medine’ye giden Vahşî, Mescid-i Nebevî’de Resûl-i Ekrem’in huzurunda müslüman oldu. Vahşî, Resûlullah’ın huzuruna çıktığında veya onun kendisine haber gönderip İslâm’a girmesini istediğinde Vahşî günahkâr olduğunu söyleyerek tereddütlerini ifade edince Resûl-i Ekrem, “Kim tövbe edip iyi davranışlarda bulunursa şüphesiz o kişi tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner” âyetini okumuştur (el-Furkān 25/71). Bunun üzerine Vahşî, “Ey Allah’ın resulü! Ben neredeyse küfre denk bir günah işledim. Allah bunu da hasenata çevirir mi?” diye sormuş, Resûlullah da, “Allah kendisine ortak koşulması dışında bütün günahları dilediği kimse için bağışlar” âyetiyle (en-Nisâ 4/116) cevap vermiştir. Bununla da tatmin olmayan Vahşî, “Burada Allah’ın dilediğini affedeceği bildiriliyor, beni bağışlamayı diler mi dilemez mi bilmiyorum” deyince, Hz. Peygamber, “Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayan, çok esirgeyendir” âyetini okuyarak (ez-Zümer 39/53) Vahşî’nin bütün endişelerini gidermiş, bunun ardından Vahşî İslâm’a girmiştir. Bu sırada Vahşî’den amcasını nasıl şehid ettiğini anlatmasını isteyen Resûlullah onu dinlerken büyük bir teessüre kapıldı. Bununla birlikte Vahşî’yi cezalandırmadı. Sadece amcasının katledilişini hatırlamak istemediğinden gözüne görünmemesini istedi.
Bu görüşmeden sonra Vahşî Medine’den ayrıldı. 12 (633) yılında Hâlid b. Velîd kumandasında Yemâme Savaşı’na katıldı ve peygamberlik iddiasında bulunan Müseylimetülkezzâb’ı harbesiyle öldürdü. Ardından Hâlid b. Velîd ile Yermük Savaşı’na iştirak etti ve Dımaşk’ın fethinde bulundu. Bir süre Dımaşk’ta yaşadı, Humus’un fethine katıldı ve buraya yerleşti. Ölümüne kadar Humus’ta yaşadı. Hemen bütün kaynaklarda Vahşî’nin Hz. Osman devrinde (644-656) vefat ettiği kaydedilir.