Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra İslâm’a girdi ve ensardan bir grup hanımla birlikte Resûlullah’ın yanına giderek Allah’a ortak koşmamak, haktan ayrılmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek ve çocukları öldürmemek üzere ona biat etti. Ardından Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi ve bir rivayete göre muhacir kadınlarına imamlık yaptı. Hicretin 2. yılında (624) Resûl-i Ekrem, Bedir Gazvesi için Medine’den ayrılırken Ümmü Varaka ondan savaşa katılmayı, hastalara bakıp yaralıları tedavi etmeyi, Allah nasip ederse şehid olmayı istemiş, Hz. Peygamber ona evinde kalmasını söyleyerek Allah’ın kendisine şehitlik nasip edeceğini bildirmiştir. Resûlullah, Ümmü Varaka’ya değer verir, zaman zaman bazı müslümanlarla birlikte onun ziyaretine giderdi. Varlıklı olduğu anlaşılan Ümmü Varaka’nın biri kadın iki kölesi vardı. Hz. Ömer döneminde, vefatından sonra bu kölelerin âzat edileceğini duyurdu. Onlar da bir an önce hürriyetlerine kavuşmak amacıyla Ümmü Varaka’yı boğarak öldürdüler ve Medine’den kaçtılar. Hz. Ömer’in emriyle yakalanıp getirilen köleler yapılan soruşturma neticesinde suçlu bulunarak idam edildiler. Bir rivayete göre Hz. Peygamber, Ümmü Varaka’nın farz namazlarda kendi ev halkına imamlık yapmasına izin vermiş, ezan okuyup kāmet getirecek bir müezzin görevlendirmiştir. Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde (634-644) Medine’de köleleri tarafından şehid edildiği bilinmektedir