Hicretin 4. yılında Adal ve Kâre kabileleri Hz. Peygamber’e bir heyet göndererek İslamiyet’i kabul ettiklerini söylemiş ve kendilerine İslam’ı öğretecek muallimler göndermesini istemişlerdi. Asıl niyetleri ise Müslümanlardan intikam almak ve gönderilecek kişileri Bedir ve Uhud’da yakınları öldürülen Mekkeli müşriklere satmaktı. Hz. Peygamber onların isteklerini kabul ederek on kişilik bir heyeti kendileriyle birlikte gönderdi. Bu heyet İslam’ı kabul ettiğini söyleyen kabilelere dini öğretecek ve onlardan zekât toplayacaktı. Mersed b. Ebu Mersed veya Asım b. Sabit'in başkanlığındaki heyette Halid b. Bükeyr, Hubeyb b. Ad'i, Zeyd b. Desine, Abdullah b. Tarık ve Muattib b. Ubeyd'in bulunduğu kaydedilmektedir. Heyet Recî suyu yanında konakladığı sırada 100 kişilik bir birlik tarafından saldırıya uğradı. Çıkan çatışmada Mersed, Asım, Halid ve Muattib şehid olunca Hubeyb, Zeyd ve Abdullah öldürülmeyeceklerine dair söz aldıktan sonra çıktıkları tepeden inerek teslim oldular. Mekke'ye götürülmek üzere yola çıkarılan bu üç sahabiden Abdullah bağlı olduğu ipten kurtulup kılıcını çekerek mücadeleye giriştiyse de taşa tutularak şehid edildi. Hubeyb ve Zeyd Mekke’ye götürülerek müşriklere satıldı. Tüm baskı ve işkencelere rağmen dininden dönmeyen bu iki sahabi de Harem sınırları dışında olan Ten’îm’e götürülerek orada şehit edildiler. Rasûl-i Ekrem olayın yaşandığı gece durumdan haberdar oldu. Hem Bi’rimaûne hem de Rec’î hadisesi dolayısıyla büyük üzüntü duyan Hz. Peygamber, kırk gün süreyle sabah namazlarında buna sebep olan kabilelere beddua etmiştir. Bakara suresinin 204-207. ayetlerinin, Rec'î Vak’ası hakkında nazil olduğu rivayet edilir.