Bedir, Uhud gazvelerine ve diğer gazvelere katıldı. Bu savaşlarda Kureyş’in ileri gelen silâhşorlarını öldürdü. Uhud Gazvesi’nin en çetin safhalarında Hz. Peygamber’in yanında bulundu. Zor durumda kalanların yardımına koştu. Müslümanların büyük sıkıntılara düştüğü bu savaşta paniğe kapılmayıp Hz. Peygamber’in etrafında toplanan otuz sahâbîden ve ölüm biatı yapan sekiz kişiden biri de Ebû Dücâne idi. Muhtemelen savaşın başında Hz. Peygamber elindeki kılıcı göstererek onu kendisinden kimin almak istediğini sordu. Bunun üzerine herkes elini uzatarak kılıcı almak istedi. Fakat, “Bunun hakkını kim verir?” deyince herkes elini geri çekti. Ebû Dücâne ise onun hakkının ne olduğunu sordu. “Kırılıncaya kadar düşmana çalmak” cevabını alınca, “Onun hakkını ben veririm yâ Resûlellah!” diyerek kılıcı aldı ve bundan duyduğu sevinci dile getiren irticâlî şiirler söyleyerek düşman saflarına daldı. Bu olaydan sonra kendisine “iki kılıçlı” anlamında “zü’s-seyfeyn” lakabı verildi. Bu gazvede Hz. Peygamber’in dişinin kırıldığı ve etrafının sarıldığı bir sırada Ebû Dücâne vücuduyla bir kalkan gibi onu korudu. Kendisini öldürmeye ant içen Abdullah b. Humeyd’i karşılayıp öldürdü. Hz. Peygamber ona, “Allahım! Hareşe’nin oğlundan ben nasıl razı isem sen de razı ol” diye dua etti.
Ebû Dücâne Yemâme’de Müseylimetülkezzâb’ın katlinde Abdullah b. Zeyd b. Âsım ile beraber bulundu ve burada şehid düştü.