Kur’ân-ı Kerîm’in kırk altıncı sûresi. Ahkaf, lugatta “uzun, meyilli ve yüksekçe kum yığını” mânasına gelen hıkfın çoğulu olup, “eğri büğrü kum tepeleri” demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de Âd kavmi’nin, Hz. Hûd tarafından imana davet edildikleri sırada yaşadıkları yerin adı olarak geçer.
Ahkaf sûresi, adını yirmi birinci âyette geçen ahkaf kelimesinden almıştır; “hâ-mîm” ile başlayan ve Mushaf’ta ardarda dizilmiş bulunan yedi sûrenin sonuncusudur. Mekke devrinde Câsiye sûresinden sonra nâzil olmuştur. Otuz beş âyettir. Ahkaf sûresinde, Hz. Peygamber’e kavminden gördüğü eza ve cefaya, diğer büyük peygamberler (ülü’l-azm*) gibi katlanması tavsiye edilir. Sûre, küfrün sonunun yakın olduğunu, inananların mutlaka başarıya ulaşacaklarını haber veren âyetlerle sona erer.