İbn Atâullah El-İskenderî (k.s.) nasıl sohbet ederdi? El-Ḥikemü’l-ʿAtâʾiyye adlı eseriyle tanınan sûfî, İbn Atâullah El-İskenderî Hazretleri’nin sohbetini istifadenize sunuyoruz.
İslam düşmanları tek vücut olup Medine’ye saldırdıklarında Abbâd, Muhammed aleyhisselâm’ın hemen yanı başında, düşmanlarının karşısındadır. Günlerce süren Hendek Savaşı’nda açlık ve susuzluğa, şiddetli soğuğa rağmen her gece Efendimizin çadırı başında nöbet tutmuş, Peygamberinin güvenliğini sağlamıştır.
“Âişe annemiz, Allah’ın sevgilisinin sevgilisi idi.” Yani o, Hz. Ali’nin ifadesi ile “Haliletü Rasûlillah/Rasûlullah’ın Sevgilisi” idi. Hz. Hatice annemizden sonra, Efendimiz’in (sas) dünyasında bambaşka bir yeri olan bir annemiz idi.
Peygamberlerin gönderiliş amacı yalnızca Allah’ın âyetlerini insanlara tebliğ etmek değil, aynı zamanda bu âyetlerin nasıl uygulamaya geçirileceğini onlara bizzat yaşayarak göstermek, hayat olayları karşısında ne tür tavırlar göstermeleri gerektiği konusunda onlara örneklik etmektir.
“Yıllarımızı birlikte geçirdiğimiz, çok yakından tanıdığımız ve her şeyini bildiğimiz bir yakınımızla ilgili malumatı terazinin bir kefesine, Rasûlullah Efendimiz’le ilgili zihnimizde bulunan malumatı da terazinin diğer kefesine koysak, acaba hangisi ağır basardı?”
Yüce Allah’ın kıyâmet günü kullarını özellikle şefâat gibi bir vesileyle affedip onlara Cennet’i bahşetmesi, aslında şefâat edicilere bir ikrâm ve onların kadrini yüceltmekten ibârettir. Çünkü her türlü şefâatin ancak Allah’ın izniyle geçerli olabilmesi, aslında bütün şefâatin yine doğrudan Allah’a âit olduğunu gösterir.