Putperestlik


Çok tanrılı dinlerde tanrıyı sembolize eden figürlere put, bunlara tapınma eylemine ise putperestlik denir. İslam kaynaklarında insan suretindeki putun karşılığı vesen (ç.evsân) kelimesiyle ifade edilir. Bunlara tapan, ta’zimde bulunan kimselere de abedetü’i-evsân denir.   Yine İslam kaynaklarında putperestliğin tarihi Hz. Nuh dönemine dayandırılır. Hûd, Âd, Semûd kavimleri bu geleneği sürdürmüştür. Hz. İbrahim’in babası Âzer de put yapıp satarak geçimini temin eden biri olarak tanıtılır. Hz. Musa’nın vahiy almak üzere Tûr Dağına çıkmasının ardından kavmi altın buzağıya tapmaya kalkmıştır.

Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilen Kabe tevhid inancının sembolüydü. Ancak daha sonra Hicaz bölgesinde de putperestlik temayülleri görülmeye başlandı. Araplar civardaki putperest kültürlerden etkilendiler. Allah’ın varlığını kabul etmekle beraber putların Allah ile aralarında bir arabuluculuk işlevi gördüğüne ve kendilerini Allah’a yaklaştıracağına dair bir inanca kapıldılar.  Putlar, heykeller ve dikili taşlar gibi nesnelere tapınmaya başladılar. Putperestliği Arabistan’a getiren  kişinin Amr b. Luhay olduğu söylenir. Ağır bir hastalığa yakalanan Amr b. Luhay, şifa bulmak maksadıyla gittiği Suriye’de yöre halkının putlara taptığını görünce buradan aldığı bazı putları Mekke’ye götürerek Kâbe’nin çevresine dikti. Zamanla Mekke halkı Kabe’ye olduğu gibi bu putlara da saygı göstermeye başladı. Kabe’yle beraber putları da tavaf ederlerdi. Putlara hediyeler sunar, onlar adına kurban keserlerdi. Kendisine kurban kesilen putların başında Lât, Menât, Uzzâ, İsâf, Nâile ve Hübel geliyordu. Bazı Araplar ekinlerinden ve hayvanlarından bir kısmını Allah ile putlar arasında bölüştürür, "Şu Allah'ın, şu da putları­mızın payı" derlerdi. Allah için ayırdıklarını misafirlere ve fakirlere ikram eder, putlara ayırdıklarını da onların huzurunda yapılacak ziyafetlerde birlikte yerlerdi.

Kur'an-ı Kerim putperestliği şirk, Allah'a ortak koşanları da müşrik olarak nitelendirmiştir.