Lât

İslam öncesi Arap toplumundaki putlardan biri

İslam öncesi Arap toplumunda çok tanrıcılık hakimdi. Üstün bir varlık olrak görülen Allah ile insanlar arasında aracılık işlevi yüklenmiş olan ikinci derecedeki tanrılardan biri de Lât adındaki puttur. Arapça'da özellikle arpa, nadiren de buğday ununu su veya yağla karıştırmaya "lette's-sevîk", bu işi yapana da "lât" denilmektedir. Rivayetlere göre, bu şekilde hazırladığı yemeği Taifteki bir kayanın yanında orayı ziyarete gelenlere ikram etmeyi adet haline getiren bir kişi Lât diye adlandırılmış, ölünce de kabri ziyaret yeri haline gelmiş ve kendisine tapınılmıştır. Bu kişinin Sakifli olduğu ve Amr b. Lu hay tarafından putlaştırıld ğı veya Amr b. Luhayy'in kendisi olduğu da nakledilmektedir.

İslam öncesi Arap toplumunda Menat ve Uzza ile birlikte Lât en çok saygı gören putlardandı. Lât, Semûd kavminin soyundan gelen Sakîfliler'in putu idi. Bulunduğu çevreye göre farklı şekiller alıyor., Taif’te kare biçiminde beyaz bir taşla, Tedmür'de gerçek bir kraliçe heykeliyle, hatta kıllı vücutlu, buruşuk aslan burunlu, yırtıcı kuş kanatlı ve ayaklı , elinde yılan olan bir kadın şeklinde tasvir ediliyor, Helenistik etkiyle Astarte gibi bir deniz veya Athena gibi bir savaş ilahesi haline dönüşüyordu. Hicaz'da bulunan Lât sadece, altında hediyelerin muhafaza edildiği bir çukur bulunan dört köşe, nakışlı, beyaz bir kaya parçası şeklinde tasvir ediliyordu. Buraya Lat’ın bekçiliğini yapan Sakif kabilesinden Attab b. Malik oğulları, tıpkı Kabe gibi üzerinde örtü bulunan ve "beytü'r-rabbe" denilen bir bina yapmışlardı, ayrıca mabedin görevlileri ve bekçileri vardı. Kureyşle birlikte bütün Arapların tazim ettiği Lat'a ait Hicazın değişik yerlerinde sunaklar mevcuttu; bunlardan biri de Nahle'de bulunuyordu. Sakifliler'in her seferden dönüşte öncelikle ziyaret ettikleri bu mabede gelenler sadece kurban takdimiyle yetinmiyor, tavaf da yapıyorlardı. Lat'ın tapınağının bulunduğu vadideMekke'deki Harem'e tekabül eden kutsal bir bölge vardı ve burada ağaç kesmek ve avlanmak yasaktı. Kureyşliler ile Sakifliler arasındaki rekabet ve düş­manlık sebebiyle Taif’teki beyaz taş Hacerülesved’in karşılığı kabul edilmiş ve Taif bir tür hac mekanı olmuştur. Uzzateyn (iki Uzza) diye adlandırılan Lat ve Menat Uzza'nın kızları olarak kabul edilmiştir.

Hz. Peygmaber’in emriyle Lât’ın sunağı yıkılmış ve oradaki altın ile değerli taşlardan oluşan hazine Ebu Süfyan'a verilmiştir. Kur an-ı Kerim'de Lat ismi Uzza ve Menat ile birlikte anılmaktadır. Hadislerde Lât ve Uzza’ya tapılıncaya kadar kıyametin kopmayacağı bildirilmektedir.