Şâmî

Hayatı:Dımaşk’ınSâlihiye semtinde dünyaya geldi. Hayatına dair fazla bilgi yoktur. Şemseddin eş-Şâmî 14 Şâban 942’de (7 Şubat 1536) Kahire’de vefat etti.[2]

 Tahsili: Mısır’a giderek Kahire’deki Berkûkıyye Medresesi’nde müderrislik yaptı. Eserlerindeki bilgilerden, kendisinden “şeyhimiz” diye söz ettiği Süyûtî başta olmak üzere Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî[3], Şâhin b. Abdullah el-Halvetî, Şücâüddin Ömer b. Abdullah el-Halvetî, Muhammed eş-Şâmî gibi âlimlerle Mısır’ı ziyaret eden ulemâdan faydalandığı anlaşılmaktadır.[4] Döneminin önemli âlimlerinden sayılır ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.

 İlmî Kişiliği:Şâmî’nin ilim sahibi ve faziletli bir kişi olup zâhidâne bir hayatı benimsediği, teklif edilen görev ve ihsanları kabul etmediği, çevresinde bulunan herkese yardım etmeye çalıştığı belirtilmektedir. Hiç evlenmemiş ve tamamen ilimle meşgul olmuştur.[5]

 Siyerciliği: Şâmî’ninsiyerciliğini, kaleme aldığı eserlerde görmek mümkündür. Özellikle, “Sübülü’l-Hüdâve’r-Reşâd fî Sîretiħayri’l-İbâd(es-Sîretü’ş-Şâmiyye)” adlı eseri siyerciliği hakkında bilgi vermektedir.  Eserde, ayetlerin dışında hadis, tefsir, fıkıh, tasavvuf, kelam gibi neredeyse bütün İslâm ilimlerine ait metin örneklerine rastlanılabilir. Hadislerin sayıca çokluğu, Hz Muhammed’in (s.a.s) sünnetine dair neredeyse tüm hadislerin bu kitapta toplanmış olabileceğini düşündürüyor. Kitapta İslâm öncesi ve sonrası şiirine ait birçok örnek vardır. Eser sahibinin çok yönlü ilmî kişiliği ve zihnî yapısı bu ilmî türün çeşitliliğine sebep olmuştur. Çünkü yazar, bir muhaddis olduğu gibi bir tarihçidir; bir mutasavvıf olduğu gibi bir kelamcıdır da. Dilbilimciliği ise kitabının her satırında kendini göstermektedir. Zira bölümlerin sonuna koyduğu tembihlerin genişliği dildeki maharetini gösteriyor.[6]

Eserleri: 1.Sübülü’l-Hüdâve’r-Reşâd fî Sîretihayri’l-İbâd (es-Sîretü’ş-Şâmiyye). Hz. Peygamber’in siyer ve megāzîsiyle ilgili en hacimli ve en kapsamlı eserlerden biri olup hadis, siyer, fıkıh, lugat, ensâb ve tabakât kitaplarından oluşan 300’den fazla kaynaktan yararlanılarak kaleme alınmıştır.  Rasûl-i Ekrem’in gazve ve seriyyelerinden ahlâkına, hilye, şemâil ve hasâisindenmûcizelerine, ailesi ve akrabalarından devlet başkanlığına, ibadet ve davranışlarından sahip olduğu çeşitli eşyaya kadar bütün hayatının anlatıldığı eser yüzden fazla ana başlık ve bin civarında alt başlıktan oluşmaktadır. Mevzû hadisleri eserine almadığını kaydeden, olayları anlatırken Kur’an âyetlerini ve esbâb-ı nüzûlü dikkate alan Şâmî, her bölümün sonunda âyet, hadis ve şiirlerde yer alan garîb kelimeleri açıklar. Bazen tartışmalı ve birbiriyle çelişkili görünen rivayetleri uzlaştırmaya çalışır. Rasûl-i Ekrem’in doğum tarihiyle ilgili ayrıntılı bilgi verir ve daha sonra düzenlenmeye başlanan mevlid törenlerinin geçmişte ve kendi zamanındaki durumuna temas eder. Ona göre Rasûlullah’ın dünyaya gelmesinden dolayı sevinmek, onun doğum gününde fakirlere yardımda bulunmak, ona dair şiirler okumak, kısacası mevlid kutlamaları güzel bir gelenektir (Şâmî, I, 439-454). Mustafa Abdülvâhid ve arkadaşları tarafından neşredilen eser (I-XII, Kahire 1407-1417/ 1986-1997),Türkçe’ye çevrilmiştir (Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem Külliyatı, trc. Halil İbrahim Kaçar v.dğr., I-XIII, İstanbul 2003-2004). Nûreddin el-Halebî[7], İnsânü’l-Uyûn fî Sîreti’l-Emîni’l-Me’mûn adlı eserini;Şâmî’nin kitabıyla İbnSeyyidünnâs[8]’ınUyûnü’l-Eser’ini ihtisar ederek meydana getirmiştir.

Şâmî’nin bu eseri, İslâm âleminde siyer alanında kabul gören dört meşhur eserden biridir. Diğer üçü ise, İbnHişâm[9]’ın (ö. 218-833) es-Sîretü’n-Nebeviyye’si, İbnSeyyidinnâs’ın (ö. 734-1334) Uyûnü’l-Eser’i ve Ali b. Burhaneddin Halebî’nin (ö. 1044–1634) İnsânü’l-Uyûn’udur.[10]

 Ayrıca Siyer araştırmacısı Kasım Şulul bu eser ve diğer bir grup eser hakkında şu değerlendirmeyi yapmaktadır. “Siyerin ifade ettiği mana; hadis şerhlerinde, fıkhu’l- hadîste ve er-Ravdu’l-Unuf fî Şerhi’s-Sireti’n-Nebeviyye li İbnHişam (Süheylî), Şerh es-Sîretu’n-NebeviyyeRivâyetuİbnHişam (EbûZerr b. Muhammed b. Mes’ud el-Huşenî), Sübülü’l-Hüdâve’r-Reşâd fî Sîretihayri’l-İbâd(eş-Şâmî), Zâdu’l-Me’âd (İbnKayyim el-Cevziyye), Şerh ale’l-Mevâhibi’l-Ledünniyye (Zürkânî) gibi pek çok eserde, usûlî; yani esaslı ve yöntemli bir şekilde değerlendirilmiş ve işlenmiştir.”[11]

 Diğer bir değerlendirmede şöyledir. “Fıkhu’s-sîre, siyere dair yeni bir çalışma alanı olarak görülebilir. Oysa -eserleri yukarıda zikredilen- Süheylî, Ebû Zer el-Huşenî,  eş-Şâmî, İbnKayyim el-Cevziyye ve Zürkânî gibi pek çok büyük ilim adamının yaptıkları çalışmalar, -adı konmamış olsa dahi- tam manasıyla bir fıkhu’s-sîredir.”[12]

 

Kitabında olayları ve diğer tüm içerikleri kronolojik ve mantıkî bir sistem içerisinde sıralamaya çalışmış olan yazar, diğer siyer müelliflerine uyarak 1. ciltte Hz. Peygamber’in yaratılışını, nesebini, atalarını, doğumundan önce yaşanan bazı mucizevî hadiseleri, doğduğu yer olan Mekke’nin faziletlerini ve Hz. Peygamber’in isimlerini ele almıştır.  Buna ilaveten Hz. Peygamber’in Âdem’den önceki varlığının nasıllığı, Muhammedî gerçekliğin ne olduğu, anne babasının mümin olarak ahirete göçtükleri ve mevlit törenlerinin meşruluğu hususlarını kitabına alıp etraflıca tartışması, siyer yazıcılığında yeni denilebilecek bir yaklaşım izlediğini gösteriyor. Müellif, 2. ve 3. ciltlerde Hz. Muhammed’in (sav) fiziki özellikleri ile bîsetine değindikten sonra mîrâc mucizesini, Medine’nin faziletlerini ve isimlerini detaylıca inceleyip Medine’ye yapılan hicret vakasını ele almış; 4, 5 ve 6. ciltleri Hz. Peygamber döneminde yapılan savaşlara ve savaş ile ilgili hususlara ayırmıştır. Eserin 7 ve 8. ciltlerinde Hz. Peygamber’in bazı ruhî özellikleri ile giyim-kuşamı, yeme–içmesi, oturup-kalkması ve buna benzer bazı şahsî özellikleri anlatılmıştır. 10 ve 11. ciltleri Hz. Peygamber’in mucizelerine ayıran müellif, 11 ve 12. ciltlerde Hz. Peygamber’in vefatını-öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmelerle beraber- ele alarak kitabını sona erdirmiştir. Eseri neşredenler, değişik başlıkta indeksleri içeren 13. ve 14. ciltleri kitaba ilave etmişlerdir.[13]

2. Ezvâcü’n-Nebî: Hz. Peygamber’in evlilik hayatı, hanımları ve çocuklarına dair olan eserin tamamına yakın kısmı Sübülü’l-Hüdâ’nın “Hz. Peygamber’in Hanımları” (XII, 13-162) bölümünden oluşmaktadır. Sadece altıncı ve yedinci bölümlere bazı küçük ilâveler yapılmış, diğer bazı bölümlere de Rasûl-i Ekrem’in hanımlarının faziletiyle ilgili rivayetler eklenmiştir (Ezvâcü’n-Nebî, s. 188-192, 205, 211, 226-227) (nşr. Muhammed Nizâmeddin el-Füteyyih, Medine 1413/ 1992).[14]

 

 



[1]Hakkında yapılmış çalışmalar: İbrahim Barca, “Çeviri Eleştiriciliğine Uygulamalı Bir Örnek Olarak Eş-Şâmî’nin–“Sübülü’l-Hudâve’r-Reşâd fî Sîretihayri’l-İbâd”- adlı eserinin Türkçe Çevirisinin Eleştirisi”, Şarkiyat. Mecmuası Sayı 24 (2014-1) 1-32.

[2]Mustafa Sabri Küçükaşcı,DİA,c.38, s. 330.

[3] Bkz.Ali Erdoğdu, Siyer-i Nebi Dergisi, Sayı 22, s. 58-60.

[4]Mustafa Sabri Küçükaşcı,DİA,c.38, s. 330.

[5]Mustafa Sabri Küçükaşcı,DİA,c.38, s. 330.

[6]İbrahim Barca, Şarkiyat Mecmuası Sayı 24 (2014-1) s. 16.

[7] Bkz.Ali Erdoğdu, Siyer-i Nebi Dergisi, Sayı 26, s. 60-61.

[8] Bkz.Ali Erdoğdu, Siyer-i Nebi Dergisi, Sayı 19, s. 60-61.

[9]Bkz Ali Erdoğdu, Siyer-i Nebi Dergisi, Sayı 11, s. 58-59.

[10]Mefail Hızlı, ”Siyer”, İslâm Ansiklopedisi, VII, 210.

[11] Kasım Şulul, “Siyer Araştırmalarına Dair Tespitler”, Siyer-i Nebi Dergisi, Sayı 26, s. 41.

[12] Kasım Şulul, “Siyer Araştırmalarına Dair Tespitler”, Siyer-i Nebi Dergisi, Sayı 26, s. 41.

[13]İbrahim Barca, Şarkiyat Mecmuası Sayı 24 (2014-1) s. 15-16.

[14] Eserleri için bkz. Mustafa Sabri Küçükaşcı,DİA,c.38, s. 330-331.

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.